Gülnur Ünal: Bir ilişkiden çıkınca önce ruhunuzu dinlendirin

◊ Kitabınızdan bahsedeceğiz ama önce sizi konuşalım. Aile ve ilişki mentoru olduğunuzu biliyorum. Bize öncelikle mesleki alanınızdan bahseder misiniz?

- Bilgi Üniversitesi’nde Televizyon Programcılığı ve Yayıncılığı lisans eğitimi aldım. Sonra Bahçeşehir Üniversitesi’nde Halkla İlişkiler ve Pazarlama İletişimi alanında yüksek lisans yaptım. Bir süre medya sektöründe çalıştım. Fakat çocukluğumdan beri insan ilişkileri benim için büyük bir merak konusuydu. Bu nedenle Amerika’da Kaliforniya Üniversitesi’ne bağlı olarak yürütülen psikoloji ve iletişim alanlarında eğitim programları tamamladım. Özel eğitim kurumlarında aile eğitimi programlarına katıldım. Yanı sıra farklı spritüel eğitimlere katıldım. Şu anda da Zen Budizm öğretisindeki yolculuğum devam ediyor.

◊ Pandemiden yeni çıktık. O sürecin ekonomik ve sosyolojik etkileri halen devam ediyor. Pandeminin ailelere etkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

- Pandemi hepimizde bir şok duygusu uyandırdı. Koşturmalı bir yaşantımız vardı, büyük şehirlerde yaşayanlara “dur!” uyarısı geldi. Hayat koşturmasında kendimize ve etrafımızdakilere bakmayı unuttuk. Değil ailece kaliteli vakit geçirmek, akşam yemeklerinde bile buluşamaz olduk. Pandemi bence bize bunu fark ettirdi. İletişimi kesmiştik. Uzun dönem sokağa çıkma yasakları vaktin değerini anlamamızı sağladı, ailemizle yeniden ilişki kurmaya başladık. Elbette bu süreçte yara alanlar oldu, ama zaten o ilişkilerin aksamalarının üzeri örtüldüğü için yapaylaşmıştı, toparlayabilen oldu, vazgeçen oldu. Sonuç itibariyle daha dürüst bir mecraya ilerledi diye düşünüyorum. Yaşam alışkanlıklarımız değişti, hepimiz evde kaliteli vakit geçirebileceğimizi, istersek yaratıcılığımızın işlediğini fark ettik.

HEPİMİZ BİR DÜNYAYIZ

◊ Kişisel gelişim yolculuğu, birkaç seminer ve kitapla tamamlanabilecek bir seyir mi izler?

- Kesinlikle böyle bir seyir değil. Kişisel gelişim hayat boyu devam eden bir seyir. Birkaç seminerle ya da sertifikayla insanların hayatına dokunmanın sağlıklı olduğunu düşünmüyorum.

◊ Sizin kitabınızı yazarkenki motivasyonunuz neydi?

- Benim bu kitaptaki en büyük motivasyonum, kitapta da yazdığım gibi herkesin hak ettiği yaşantıyı yaratmaya hakkı olduğunu bilmesi. Kolay anlaşılır, her bireye hitap edebilecek bir kitap olması için özen gösterdim.

Benim için önemli olan ülkemiz insanına, özellikle de genç kadınlara dokunup kendilerini keşfetmelerini sağlamak. Toplumsal fayda ancak bireylerin değişimi ve gelişimiyle olur. Hepimiz bir dünyayız ve ancak kendimizi geliştirirsek, herkesin ağzına pelesenk olmuş olan “Dünya daha iyi bir yer olmalı”yı yaratabiliriz.

◊ Kitabınızda doğru iletişime dair bilgiler var. İlişkilerin altın bir formülü olabilir mi?

- Bu formül kesinlikle direkt ve samimi iletişim kurmaktır. Karşı tarafı yargılamadan, eleştirmeden, sadece kendi duygularımızı ifade edebilmek altın değerinde. Yaşanan herhangi bir durumla ilgili ne hissettiğinizi karşı tarafa dürüst bir şekilde ifade ettiğinizde ilişkinin boyutu birdenbire değişiyor. Empatinin gerçek manada yapılabilmesi için herhangi bir yargının olmaması gerekir. Kendimizi karşımızdakinin yerine koyabilmemizin yöntemi nötr olmaktır. Ancak bu şekilde anlayabiliriz bir diğerini. Ve diğerini anladığımızda da farklı fikirlerin birbirini deneyimlemesinden başka bir durum kalmaz, sorun çatışmadan çıkar çünkü. Altın formül mantıklı bir pürüzsüzlüktür.

◊ İçimizdeki sınırsız gücü uyandırabileceğimizi anlatıyorsunuz. Rutinin içinde yaşam kavgası verirken, sizce bunu yapabilmek lüks değil mi?

- Hiç lüks değil. Sadece arınmaya ve sadeleşmeye karar vermemiz gerekiyor. Arınma diyorum, çünkü çocukluktan itibaren bize öğretilenlerin dışına çıkmamamız tembihlendi. Durmaksızın kalıplaşmış bilgiler dayatıldı. Zihnimiz koşullandı. Öncelikle değişebileceğimize, farklı bir bilinç alanına geçebileceğimize inanmalıyız. Kendimizi bu yolculuğa öylesine adamalıyız ki eskiyi unutmaya cesaretle adım atalım.

Evet, bildiklerimizi unutacağız, zihnin hiç bilmediği alanlara ilerleyeceğiz. Dönüşüm ancak adanarak elde edilir. Bu cesaretle yürürken gücümüzü nasıl geri kazandığımızı gözlemledikçe yeni bir kimliğe ulaştığımızı göreceğiz. Hayatımıza bambaşka bir noktadan bakarken gerçek hayallerimiz kendini göstermeye başlayacak.

EN ÖNEMLİ İLİŞKİMİZ KENDİMİZLE OLANDIR

◊ Kitabınızın ilk bölümünde “Bitti diye üzülme, yaşandı diye sevin” yazıyor. Kalbi kırık bir âşıktan ne istediğini bilen yenilenmiş birinin filizlenmesi mümkün mü gerçekten?

- Gerçekten mümkün ama ne zaman mümkün; bir ilişki bittikten sonra o ilişkide yaşananlardan kendi payımıza düşen farkındalıkları alarak. Kitabımda da dediğim gibi ilişkiler iç dünyamızın yansımasıdır ve hayattaki en önemli ilişkimiz kendimizle olan ilişkimizdir. Kendimizi en çok başkasında tanırız, ilişkiler ruhumuz için gelişim alanıdır. Bir ilişkiden çıktığımızda önce ruhumuzu dinlendirmeliyiz, çünkü ruhun da dinlenmeye ihtiyacı var.