Güncelleme Tarihi:
Erkekler konusunda bu kadar çok laf edip bu kadar beceriksiz olmayı nasıl başarıyorsun?
Çok laf ettiğim için!
Kitapta tek gecelik aşk yaşadığın geceyi anlatmışşın...
Aslında o da olmadı. Sonra hemen sevgili olduk. Ben tam bir, ‘Şimdi biz neyiz’ kızıyım. Bir başladı mı artık birbirimizden tiksinene kadar devam ediyor. Valla, yakışıklı bir adam gördüğüm zaman bile onu damatlıkla hayal ediyorum. Sabah kalktığında benden kurtulmasının imkânı var mı?
O gece erkek arkadaşını üzerinde zıplayan bir tavşana benzetmişsin kitapta. Bu ne demek Allah aşkına ya...
Ya o bir terim. Hani ‘tavşan gibi’ derler ya.
Ne bileyim, derler mi?
Tabii. Sabah gözümü bir açtım, üstümde bir adam. Allahım ben n’apıyorum böyle! Tavşan gibi devam ediyor.
Niye yahu, kadınların böyle bir fantezisi falan mı var?
Yok ya hiçbir kadının böyle bir fantezisi olacağını sanmam. Tam tersi. o kadar hızlı, atik erkekleri istemeyiz.
Bir şey soracağım: Şalter nerede attı da seksten bu kadar kolay bahseder hale geldin?
Ne diyorum yahu? Tek söylediğim, kadınlar da seks yapıyor. Seks sadece erkeğe has, erkeğin üzerinden espri yapabileceği, konuşacağı, böbürleneceği bir şey değil ki.
Bu hikâyeleri baban okuduğunda mesela, tepkisi ne oluyor?
En nefret ettiğim soru... Aynı soruyu bir erkeğe soramıyorsunuz ama. Kadın olunca, “Anası ne dedi, babası ne dedi...” 17 yaşında zaten üniversite okumak için evden ayrılmışım. Üstüne ikinciyi okumuşum. Bir mesleğim olmuş. Ailemden ayrı şehirde, ayrı ülkede bile yaşamışım. Ama hâlâ sevgilim var diye babamın bana tepki vermesini bekliyorlar.
Kızma bak ama sormam lazım: Yazdıkların ne kadarı gerçek, ne kadarı üfürük?
Hemen hemen hepsi gerçek. Bazen kimin kim olduğu anlaşılmasın diye sadece isimlerle oynuyorum o kadar.
Hayatına giren adamlar kitaplarının karakterleri oluyor. Peki bunu bile bile seninle birlikte olan var mıdır?
Uzun ilişkiler yaşadığım için geçen yıla kadar başıma gelmemişti.
Kitaba girmek için sana sokulan var mıdır dersin?
Bu sene sırf bunun için bana yaklaştığını hissettiğim insanlar oldu.
Paso erkek yazıyorsun. Çözebildin mi bari selamlık kısmını?
Ay çözülmeyecek ne tarafınız var... Dümdüz şeylersiniz. Alt metin yok, bir kelimenin altında 49 anlam yok. Kabullenemediğim, daha doğrusu kabullenemediğimiz bu kadar düz olmanız!
Madem bu kadar düzüz, sen niye dikiş tutturamıyorsun da evde kaldın?
N’oluyo biliyor musun, başta her şey çok güzel başlıyor. Sonra iş ciddiye biniyor, paniğe kapılıyorum. Ya hata yapıyorsam, ya doğru insan değilse... Elleri fazla mı büyük ne bunun? Ya ben ondan önce ölürsem? Çocuklar ser sefil bir hayat sürerse... Acaba beni aldatıyor mu? Beni neden sevdi şimdi bu adam? Sonra bakıyorum aynı panik onda da var. Tabii herif büyük ihtimalle çocukları düşünmüyordur. Daha çok, ‘Papaz her gün pilav yemeye hazır mı?’ derdinde...
Çok komikmiş, eee...
İşte onu fark ettiğim an canavara dönüşüyorum. Vay sen nasıl benden emin olmazsın... Sonra kavgalar, ‘birbirimize uygun değilmişiz’ aydınlanması... Tam ‘bitsin de kurtulalım finaline’ giriyoruz, bu sefer bende başlıyor bir pişmanlık. Ne istediğimi bilmiyorum, ah bi bilsem Hakanım...
Peki Puccam, çok âşık oldun diyelim. Yani mutlu bir birlikteliğin var... O zaman bize ne anlatacaksın?
İlişkilerim mutlu geçiyor zaten. Mesele sonu. Âşık olduğum zaman ‘She-ra ve Heman’ olalım istiyorum. Başta onlara da güzel geliyor, sonra bu ekip çalışmasından yan çiziveriyorlar.
Kadınların bu ülkede yaşadıkları malum... Senin de erkek şiddeti gördüğün oldu mu?
Oldu. Anlatmak zor. Çocukluğunda şiddet görmüş kadınlar daha iyi bilir bunu. Çok utanç verici ama bu normalmiş gibi geliyor sana o sırada. Hatta, “Benim yüzümden” diyorsun.
Ne kadar maruz kaldın buna?
Dört sene sürdü ilişkimiz. Son iki senesi böyle geçti. Kavgayla başlıyordu, bir anda büyüyordu. Sonrasında özürler, ağlamalar, “Ben hastayım” yakarışları... Ayy bir de böyle bir durum var: Öfkesini hastalık gibi bahane edip, bunun için bir şey yapmadan, ha bire ‘ben hastayım’ olayına sığınması.
ÇEKİME BAŞLADIKLARINI MURAT BOZ'UN INSTAGRAM'INDAN ÖĞRENDİM
Sinema filmi hikâyesine gelelim. O projenin içinde varolmadığına dair bir tweet attın ortalık karıştı. Çekimler sırasında orada değil miydin?
Yok değildim. Çekime başladıklarını Murat Boz’un Instagram hesabından öğrendim. Aaa bi baktım adam, “çekimin bilmem kaçıncı” günü diye fotoğraf atmış!
O filmdeki kız ve hikâye ne kadar sensin?
Özeti benim hikâyem aslında. Ama karakterlerin hayatımda olanlarla uzaktan yakından alakası yok.
Kandırılmış mı hissettin?
Kandırılmış değil de, “Neden yani?” dedim. Milyonlarca kitap var, her şeyini değiştireceksen, beni uzak tutacaksan, neden benim günlüğümü alıyorsun. İsimleri Ayşe, Metin falan yapıp çıkabilirmiş.
İzlediğinde ne hissettiniz?
Ya bakma, tripli tripli konuşuyorum ama çok başarılı bir komedi aslında. Çok güldüm, her sahnede gülüyorsun.
ANNEMLE TELEVİZYONDA BENİ GÖRÜNCE GÖRÜŞTÜK
GÖRÜŞMEK DENİRSE TABİİ!
Kitabında ‘eğlenceli Pucca’nın hayatındaki dramları da okuyoruz. En başa sararsak. Anne-baba nasıl tanışıyor?
Öyle büyük büyük bir aşk hikâyeleri yok. Annem evinden bıkmış, babam da ‘artık askerlik bitti, işim de var; sırada evlilik’ kafasında. Evleniyorlar işte.
Sonra yolunda gitmeyen ne?
Annem depresyona giriyor. 27 yaşında anne olmayı kabullenemiyor. Hayatı kaçırdığını düşünüp, çekip gidiyor.
Peki neden anne ve üvey babayla büyüdün?
Babam iş için yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Okulumuz da vardı, boşanmanın hayatımızı değiştirmemesini istedi. Annemin evlendiğini bile babama iki sene sonra söyledik biz. Aslında bu boşanma sürecinde, en büyük fedakârlığı hep çocuklar yapıyor.
Peki annen sonra nasıl yeniden hayatını girdi?
Gezi olayları sırasında, televizyon kanalının bir tanesi kocaman fotoğrafımı koyup, ‘kışkırtanlar’ gibisinden bir haber yaptı. Onu görmüş! Ardından takip etmiş süreci, Gezi’ye polisler girdiği sırada ya bir şey olduysa diye korkmuş. Sonra ulaştı bize, öyle görüşmeye başladık. Görüşme denilirse tabii...
Bu yaşadıkların ortaya nasıl bir kadın çıkardı sence?
Güvensiz, korkak ve sürekli biri tarafından kurtarılmayı bekleyen birini...