Güncelleme Tarihi:
Gökhan Türkmen, konserlerinde hangi olmazsa olmaz şarkıları söylüyor?
“Aşk Lazım” şarkısı ile başlarız ya da bitiririz. Çok uzun zamandır böyle gidiyor. “Aşktır”, “Çatı Katı” ve “Lafügüzaf” şarkılarını da söylüyoruz.
“Lafügüzaf” şarkısını neden çok seviyorsunuz?
Ben yaptım çünkü. Yaptığım en iyi şarkılardan biri olduğunu söyleyebilirim. Bence çok değerli bir parça. “Çatı Katı” şarkısından çok daha iyi bir parça. Şu ana kadar yaptığım şarkılarda ilk 3’e koyarım.
Önceliği sanat olan bir sanatçı olarak Gülşen’in tercih ettiği sahne performanslarını, estetik açıdan iyi buluyor musunuz?
Yakından izlemedim. Sadece magazinden gördüğüm kadarıyla kötü gözüküyor. Bu durum, görmeden ve şahit olmadan yorum yapabileceğim bir konu değil. Ben, hiçbir konuya sadece haberlerden dolayı oturup ahkam kesmem. Bu konuyla ilgili de hiçbir zaman yorum yapmadım. Ama magazinde köpürtülen mevzuya göre bir tuhaflık var. Ama bu tuhaflığın alt metni de çok net. O yüzden kalkıp bir şey de diyemiyorum. Orada iş biraz karışık. Ne çok iyi diyebilirim, ne çok kötü diyebilirim. Şahit olmadığım bir konuyla ilgili çok yorum yapamam. Keşke oturup izleyebilseydim. Birisinin gazına gelip abi çok kötü diyebilirsiniz. İzlemeden, tanışmadan, tanık olmadan kimseyle ilgili bu piyasada yorum yapılmamalı. Bence Gülşen’in yapmak istediği bir şey var. Yapmak istediği şeyin de bir şekilde arkasındayız. Çünkü ne yapmak istediğini biliyoruz. Ama çok benlik hareketler değil.
Mesela Songül Öden’i çok beğeniyorum. Bence çok başarılı bir oyuncu. Benim karşımda nasıl olur bilemem. Sadece başarılı bulduğumu söylüyorum. Damla Sönmez de olabilir. O da çok iyi bir oyuncu. “Euphoria” projesinde yer alan Zendaya’yı da çok beğeniyorum.
Bazı şarkılarınız, yaşanmışlıklar üzerine mi yazıldı? Eğer öyleyse eşiniz bu duruma bozuluyor mu?
Sinem, benim 20 yıllık arkadaşım. O yüzden benim her şeyimi bildiği için gizli saklımız hiçbir zaman olmadı. İlişkimiz başlamadan önce 2-3 yıl bir uzaklığımız oldu. O dönem yaşadığım bir şeyi bilmez. Beraber olmaya başladığım zaman benim bir şarkımı çok seviyordu. Ben de başkasına yazdığım ve o kişiyi de tanıdığı için söyleme gereği duydum. Kendimi kötü hissettim. Bunu ona söylediğim zaman “Neden söyledin ki bunu dedi?” Ben de “Bir şey olur, bir yerden duyarsın. Benden duymanı istediğim için söyledim.” dedim. Benim böyle şeylerde gizlim saklım yoktur. Hatta tam tersi çok önemserim öyle şeyleri. Bir de dediğim gibi çok eski arkadaşım olduğu için böyle şeyleri sıkıntı yapmam. Bunu bir kadının bilmiyor olması, çok saçma olur. Her şarkı için kendi kendime gelin güvey olamam. Bir yaşa kadar kendi kendine gelin güvey oluyorsun. Bu işler öyle olmuyor. Tabii ki, bir şey yaşıyorsun. Yaşadığın şeyi de karşındaki kişi akıllı bir kadın ise birine yazdığını düşünüyordur.
Dürüstlük sizin için birini kırmaktan daha mı ön planda?
Dürüstlük, hiçbir zaman kırmaz. Oturup sağlıklı düşününce kırılmadığını anlarsın. Çünkü daha sonra kırılma ihtimalin, ondan daha fazla olur. İster istemez iyi ki dürüst olmuş dersin.
20 yıla yakın süredir müzik sektörünün içinde hiç paylaşmadığınız vefasızlık ya da hayal kırıklığı yaşamışsınızdır. Hangi sanatçı ile hangi hikaye sizde çok etki bıraktı?
Bir sanatçı ile yaşamadım öyle bir sıkıntı. Yapımcı ile yaşadım. Onunla da sonra hallettik. “Çatı Katı” gibi klipleri silip tekrar yüklemek zorunda kaldığım bir dönem oldu. O kadar milyon tıklamadan vazgeçmiştim. Bunu da karşı taraftaki yapımcı yapamayacağımı düşünerek bana bir zarf atmıştı. Onu yapmasaydım benim olmayacaktı o eserler. Bazen camiada böyle sıkıntılar olabiliyor.
Rap müziği, bir dönem trendi midir yoksa artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası mıdır?
Her müzik türü, hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Her müzik türü, her dönem vardır. Memleketin içerisindeki müzikseverler, bir dönem rapi severler veya bir dönem popu çok severler. Rap dinleyen rap dinlemeye devam eder. Rock dinleyen rock dinlemeye devam eder. Bunu bir rekabet içerisine sokmanın ne alemi var? Ben de bunu anlamıyorum. Rock mı arabesk mi? Bunlar bambaşka temalar. Ben neden bir müzik tarzıyla rekabet içerisinde olayım? Zaten bir popçunun diğer popçuyla rekabet içerisinde olması da dünyanın en saçma şeyi. Bana göre insan sadece kendisiyle rekabet içerisinde olmalı. Ben, kimseden üstün değilim. Kimse de benden üstün değil. Rap müziği seviyorum ben. İsim vermek gerekirse Aga B dinlerim, Ezhel dinlerim, Ceza dinlerim. Emek verilen işlerin hepsini severim. Arabeski de çok severim ve dinlerim. Yalapşap yapılmış hiçbir müzik tarzı, benim için müzik ve sanat olmadığı için endüstriyel yapılan hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Bir iş, kolay olabilir. Ama kolay olduğu, bunun az uğraşılmış olduğunu göstermez. Benim de çok basit melodilerin olduğu basit şarkılarım vardır. Ama basit diye bunu iyice basitleştirmeye gerek yok. Çok arabesk bir şarkıyı, iyice arabesk yaparsanız olmaz. Biraz tezatlaştırmak, zıt şeyleri sokmak lazım. Siz sadece tek bir çizgide giderseniz zenginliğinizi gösteremez ve zengin olamazsınız.
Bir fenomen ile cover yapmak isteseniz bu hangi isim olurdu?
Hiçbiri. Fenomenle neden öyle bir şey yapayım? Fenomen ile bir şey yapmak bana bir şey katmaz, ona katar. Ama tanıdığım bir arkadaşım bu işi yapıyordur, ona destek olmak için yaparım. Kariyerimde öyle bir planlama olacağını zannetmiyorum.
Son 3-4 yıldır herkes şarkı çıkarıyor. Bu duruma nasıl bakıyorsunuz?
Herkes, her işi yapabilir. Kimsenin, kimseye bu konuda karışması mümkün değil. Ben de bir gün fenomen olabilirim. Canım öyle ister, yaparım. Her zaman bunu söylüyorum; önemli olan birisi şarkıcı olduğunu şarkı söyleyerek gösterdikten sonra verdiği demeçlerdir. Hayatının şarkıcılık kısmıyla ilgili ne düşündüğü ve nasıl yaşadığı ile alakalı. Bir şarkı çıkardı diye etrafa ben önemli bir şarkıcıyım gibi hırslar içerisine giren birisi, beni köpürtemez.
Fenomenlerin şarkı çıkarmasına sektör nasıl bakıyor?
Bilmiyorum. Sektör bu konuyla ilgili ne diyor çok araştırmadım. Ama benim gibi düşünen çok insan vardır. Ben, onların kazandıkları hiçbir şeye laf etmiyorum. Herkes, yolunu bir şekilde buluyor. Fenomenlik, bir iş alanı oldu ve bunu yapan iyi biri de gayet iyi yapıyor. Ben de bir sürü fenomen takip ediyorum. Hoşuma giden, güldüğüm bir sürü kişi var. Demek ki bu, onların kısmeti. Kimse buna kalkıp da ne biçim iş yapıyorsun diyemez. Ama nasıl yaşadığın önemli. “Kusura bakma da ben Türkiye’deki en önemli fenomenlerden biriyim.” diye yaşıyorsa ben ne takip ederim, ne gülerim. İçinde bulunduğun kariyeri nasıl yönettiğin çok önemli. Ben hala kendimle ilgili çok iyi bir sanatçı, çok iyi bir şarkıcı olarak konuşmuyorum. Sadece bir değerim var. Ben, bu değerimi biliyorum. Kendimi ezemem çünkü fazla mütevazılık da ukalalıktır. Biliyorum ne olduğum ama kalkıp da ben şundan daha iyiyim, değerim yok bu ülkede diyemem. 14 yıldır bu mesleğe ve sanata hizmet veren, bu kadar şarkı yapmış, besteci, söz yazarı, yapımcı biri olarak bunu söyleyebiliyorsam kalkıp bir fenomenin şarkı çıkardıktan sonra ben şarkıcıyım, bana böyle davranacaksınız demesi olacak iş değil.
En son ne zaman o gün müzik dinlemeyi protesto edeceğiniz kadar kötü bir şarkıya denk geldiniz? Kimin şarkısıydı?
Ece Mumay’ın “Peri” şarkısı. Kusura bakmasın. Bir tane daha yaptı hatta onun gibi. Bir iş tutunca aynısından bir tane daha yapma durumunu hiç anlamıyorum, kabul de edemiyorum.
20 yıla yakın süredir bu sektördesiniz ve yeriniz var. Gökhan Türkmen mi o mu sorusunda o var mı? Varsa kim ve sizce hangisi daha iyi?
Biz Murat Dalkılıç ile yakın zamanlarda çıktık. İlk başta yakın gibi gözüktük ama aslında biraz ayrıldık. Murat sonradan kendi istediği şeyleri de yapmaya başladı. Güzel şeyler yaptı. Ama Murat ile çok yakın değiliz gibi geliyor bana. Yaptığım şarkılar daha farklı ama duygu olarak bence Mabel Matiz ile daha yakınız gibi. Ben çok severim Mabel Matiz’i. Bu nasıl ses diyen çok insana denk geldim ama bence çok rahat bir karakteri var. Şu zamanda müzik ile ilgili en önemli şey; dinlediğin kişinin birine benzemiyor olması. Mabel’in sesini kimseye benzetemezsin.
Mabel’in aksanıyla işini kolaylaştırdığını iddia ediyorlar. Doğru mu?
Bilmiyorum. Sonuç olarak ne yapıyorsa bana dokunuyor. Şarkısını dinlerken ben hüzünleniyorum, hoşuma gidiyor. O daha iyi ya da ben daha iyiyim diyemem. Yine de ayrılıyoruz. Sadece duygu ve hissiyat açısından yakın olduğumu hissediyorum. Açıkçası yaptığım müziğe eş değer olarak birisini gösteremem. Bu, benden bir tane var ukalalığı anlamında değil. Gösterebileceğim bir şey değil. Ama Mabel; duygu olarak, hissiyat olarak, verdiği emek olarak, kafa olarak birbirimize yakınız. O daha iyi ise ben daha kötü olurum. Sıkıntı yok. O, daha iyi olsun. Keşke herkes daha iyi olsa.
Müzik altyapısı olmadan klip çıkaranlar arasından oyuncuların mı yoksa fenomenlerin mi şarkı çıkarması sizi daha çok rahatsız eder?
Fenomenlerin şarkı çıkarması rahatsız eder. Oyuncular, sahne tozunu yutmuş insanlar ve ses eğitimi de aldıkları için bence vizyonları daha geniş. Bunu yapanlar, sanat içerisindeler. O yüzden fenomenlerin çıkarması daha rahatsız eder gibi geliyor. Yine söylüyorum böyle bir rahatsızlıktan bahsetmiyorum. Fenomenler de şarkı söyleyebilirler. Mankenler de şarkı söyleyebilir ve söylüyorlar zaten. Önemli olan daha sonrası. Ne diyorlar? Öğrenmek için mi şarkı söylüyorlar? Bu işi bildiklerini düşündükleri için mi yapıyorlar? Daha çok para kazanmak için mi yapıyorlar? Niçin yaptıkları çok önemli. Şarkıcılar da oyunculuk yapıyor. Ama oyuncuların şarkıcılığı, şarkıcıların oyunculuğundan daha iyi. Çünkü mevzuya daha hakimler. Sahneye daha hakim olabiliyorlar, daha vizyonlu olabiliyorlar. Şarkıcılar, şarkı söyleyebildikleri ve kendileriyle daha fazla vakit geçirdikleri için oyunculukla ilgili konulara daha az hakim olabiliyorlar. Bence oyuncuların bakış açıları daha geniş. Bir tiyatro oyuncusunun sanata bakış açısı daha geniş olabiliyor.