Güncelleme Tarihi:
Oscar'ın habercisi olarak ünlenen ve bu yıl 39'uncu kez düzenlenen Toronto Film Festivali, yarın akşamki açılış galasıyla başlayacak ve 14 Eylül'de sona erecek. Festival, birçok ünlü sinema sanatçısını ağırlayacak. 285 uzun ve 108 kısa metrajlı filmin gösterileceği organizasyona Türkiye'den iki film katılıyor. Nuri Bilge Ceylan'ın 'Kış Uykusu' filmi Ustalar kategorisinde gösterime girecek. Yönetmen Salih Karaarslan'ın 16 dakikalık 'Dondurma' adlı filmi ise kısa metrajlı filmler bölümünde yer alacak. Festivalde en çok merak edilen, en çok konuşulan 9 filmi derledik.
Yönetmen ve senaristliğini Oscar adayı Noah Baumbach'ın yaptığı film, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali'nde yapacak. Oyuncu kadrosu epey sağlam: Ben Stiller, Naomi Watts, Amanda Seyfried ve son dönemde adını sıkça duyduğumuz Adam Driver. Yan rollerde ise Charles Grodin, Adam Horovitz ve Maria Dizia'yı izleyeceğiz. Hayatları birbirine karışmış çiftlerin hikayesini anlatan filmin Türkiye sinemalarında 2015'te gösterime girmesi bekleniyor.
'The Fall' ve 'Real Street' gibi farklı türlerde filmlerin senaryosunu yazan Dan Gilroy'un ilk uzun metrajlı filmi... Los Angeles'ın suç dünyasına giren Lou Bloom adındaki genç bir adamın öyküsünü anlatıyor.
'Sigara İçtiğiniz İçin Teşekkürler' ve 'Juno' gibi komedi filmlerinin yönetmeni Jason Reitman, yeni filminde yine mizahını konuşturuyor. Chad Kultgen’in aynı adlı romanından uyarlanan film, lise çağında pornografiyi, internetin rahatlığı ile keşfeden bir nesli ve onların ebevyenleriyle yaşadıkları çatışmayı konu ediniyor. Dram türündeki filmin yönetmenliğini Jason Reitman üstleniyor. Oyuncu kadrosunda Adam Sandler, Jennifer Garner ve Ansel Elgort var.
Festivalin açılış filmi The Judge'ın yönetmen koltuğunda David Dobkin oturuyor. Başrollerde ise Robert Downey Jr., Robert Duvall ve Vera Farmiga var. Dobkin 15 yıl önce 'Clay Pigeons' filmiyle de Toronto Film Festivali'nde yer almıştı. 'The Judge' ise 10 Ekim'de vizyona girecek. Avukat Hank Palmer (Robert Downey Jr) annesinin cenazesine katılmak için, yıllar sonra doğup büyüdüğü şehre gider. Annesinin ölümüyle ilgili gerçeği sonradan öğrenir: Bir cinayete kurban gitmiştir. İşin tuhaf yanı da bütün kanıtlar Hank'in babası, Alzheimer hastası yargıç Joseph Palmer'ı işaret etmektedir.
Bekar bir anne olan Maggie, 12 yaşındaki oğlu Oliver ile Brooklyn’e taşınır. Uzun saatler mesai yapmak zorunda kalan Maggie’nin oğlunu komşusu Vincent’a emanet etmekten başka şansı yoktur. Fakat Vincent, alkole ve kumara düşkünlüğü ile bilinen emekli, huysuz bir adamdır. Günler geçtikçe Vincent ve Oliver arasında sıra dışı bir ilişki doğar. Zira Vincent, striptiz barlara, yarış pistleri gibi günlük aktivitelerine Oliver’ı da dahil eder! Vincent bu genç adamın ‘büyümesine’ yardımcı olurken, Oliver da Vincent’ta kimsenin görmediği bir tarafı ortaya çıkaracaktır: Yufka yürekli bir ihtiyar. Başrolde Bill Murray var. Melissa McCarthy ve küçük oyuncu Jaeden Lieberher yan rollerde. Filmin yönetmenliği ve senaristliği ise Theodore Melfi’ye ait. 24 Ekim’de vizyonda.
Dünyanın en ünlü bilim adamlarından Stephen Hawking'in hayatına odaklanan film, 1960'lı yıllardan başlayarak Hawking'in aşk ve öğretim hayatını anlatıyor. Kasımda ABD'de vizyona girecek yapıtın Oscar adaylığına kesin gözüyle bakılıyor. Filmde ünlü fizikçiyi "Sefiller" filmindeki rolüyle adını duyuran Eddie Redmayne canlandırıyor. Jane Wilde karakterine ise Felicity Jones hayat veriyor.
Tüm zamanların en ünlü tiyatro eserlerinden August Strindberg imzalı Miss Julie (Matmazel Julie), Liv Ullmann’ın yönetmenliğinde ve Jessica Chastain, Colin Farrell ve Samantha Morton’lı kadrosuyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Film, İsveçli bir kontun mutfağında geçiyor ve erkek egemen sistem ile toplumsal cinsiyet rollerinin arasındaki sorunsalları üç karakter üzerinden masaya yatırıyor.
Yönetmenliğini Philippe Falardeau, yapımcılığını Oscar ödüllü yönetmen Ron Howard‘ın yaptığı, başrollerde Reese Witherspoon, Corey Stoll, Sarah Baker, Thad Luckinbill ve Travis Smith’in paylaştığı The Good Lie, 3 Ekim‘de gösterime girecek. Sudanlı birkaç mülteciyi Amerika’daki evine alan açık sözlü bir kadının hikayesi anlatılıyor.