Güncelleme Tarihi:
1- MUKADDİME SENESİ
Okumayı çok seviyor. Günlük hayhuy içinde kitapları boşlamamak için Facebook üzerinde bir kitap kulübü kurdu. ‘A Year Of Books’ta onun listesindeki kitaplar tartışılıyor. Bu sene okudukları arasında İbni Haldun’dan ‘Mukaddime’ ve Daron Acemoğlu’nun ‘Ulusların Düşüşü’ de var. Son okuduğu Jon Gertner’den ‘Idea Factory’ (Fikir Fabrikası).
2- KILIÇTA USTA
Hakkındaki genel kanı, ilkgençliğinde sadece bilgisayar ve kodlamayla ilgilenen içine kapanık bir ‘dâhi adayı’ olduğu. Yanlış. O zaman da ‘sosyal’ bir insandı ve dijitalden başka bir dünyası vardı. Lisenin eskrim takımının kaptanıydı. En sevdiği kitap olarak Homeros’un ‘Odysseus’unu gösteriyordu.
3- ÖNCELİĞİ KARISI
2002’de Harvard’a girdi. Arkadaşlarıyla ‘The Facebook’u kurdu ve sonra da bu işe kendini vakfetmek için okulu bıraktı. Okulu bırakmadan önce biricik aşkı, Çin asıllı Priscilla Chan ile tanıştı. “Dönem ödevi yapmaktansa seninle dışarı çıkarım” dediği Chan ile şu an evli; bir çocukları var.
4- ÇİNCESİ IŞILDIYOR
“Gelecek Çincede” diyenler ile “Gelecek Facebook’un” diyenlerin yolları Zuckerberg’in hırsında kesişiyor. 2010’da kendisine Çince öğrenme hedefi koydu. O kadar ki, geçen sene Pekin’de bir üniversitede sorulu-cevaplı bir oturumda, hiç aksamadan Çince sunum yaptı.
5- BİR EL ATSANA, MARK BAŞKAN
2012’de kod yazmadan bir gün bile geçirmeme kararı aldı. Danışmanlarına göre, bu sözünü yerine fazlasıyla getiriyor. Her gün sıradan bir IT sorumlusu gibi Facebook’un aksayan yerlerinin üstünden geçiyor. O kadar ki, çalışanlar daha bir şeyin bozulduğunu anlamadan Zuckerberg onarıyor.
6- BİR ODASI BİLE YOK
Ünlü mimar Frank Gehry’nin elinden çıkma görkemli bir binası var ama koca binada kendine ait bir odası yok. Herkesin arasında, üzerinde kitaplarının, kupasının, bir dinozor maketinin ve siyah bir Facebook tişörtünün durduğu, sıradan bir masada oturuyor. Tek lüksü o sırada hangi iş üzerindeyse, ilgili kişinin kendine yakın oturması.
Facebook’u kurduğundan beri belki yüzlerce kişiyi işe aldı. Doğru pozisyonlara doğru kişileri seçmesiyle tanınıyor. Bu konuda yıllardır terk etmediği ilginç bir prensibi var: “Benim için çalışacak kişiyi tek bir koşulda işe alırım; ‘ben onun için çalışır mıydım’ diye bakarım. Bu kural yıllardır yüzümü kara çıkarmadı.”