Güncelleme Tarihi:
Oyununuz ‘10-11-12’ metropol insanının birbiriyle ilişki kuramayışını anlatıyor. Ne oldu da ilişkilerimiz koptu, komşuluk duygularımızı kaybettik?
Ezgi Mola: Yapılar ve yeni nesil konutlar insani ilişkilerimizi değiştirdi. Oyunda da bu mesafe ve soğukluğu net bir şekilde görüyoruz.
Size bu durum ne kadar yansıyor?
Ezgi Mola: Ben komşuculuğu ve esnafla iletişim kurmayı seviyorum. Mesela rahatlıkla anahtarımı bırakabiliyorum onlara ya da komşu kızının arkadaşlarıyla yaptığı pijama partisine katılıp birlikte muhabbet edebiliyorum. Bana böyle şeyler güven veriyor. Ama şimdilerde sokaktan bir alarm sesi geldiğinde kimse penceresini açıp bakmıyor bile...
Bu tepkisizliğin sebebi ne?
Ezgi Mola: Daha kopuğuz ya da bazı şeyleri normalleştirdik. Ama alarma gelene kadar hayatta normalleştirdiğimiz daha neler neler var! Ben olaylara karşı olumlu ya da olumsuz tepki verilmesi gerektiğini düşünüyorum. “Ben de buradayım ve hâlâ nefes alıyorum” demek gerek.
Enis Arıkan: İnsanların artık bir şey yapmaya halleri de kalmıyor. Saatlerce çalışıyor, trafiğe maruz kalıyorlar. E, ne oluyor? Telefonlara bağımlı hale geliniyor. Çok fazla yorulmadan insanların hayatlarını gözlemliyoruz...
Yalnızlaştık mı yani?
Ezgi Mola: Yalnız olduğumuzu hissetmediğimiz garip bir yalnızlık içindeyiz aslında. Akıllı telefonlar bizlere yalnız olduğumuzu unutturur oldu. Üç saati sadece o telefona bakarak geçirebiliyoruz, ortaya tercih edilmiş bir yalnızlık çıkıyor. Mesela ‘Her’ filmi bu durumu çok güzel anlatıyordu.
STATÜ ATLAMAYA ÇALIŞAN İNSANDAN KORKUYORUM
Ezgi’nin karakteri beyaz yakalı bir iş kadını. Onun için rezidansta yaşamak bir statü sembolü... Size göre nedir statü?
Ezgi Mola: Oynadığım karakter “Ben bu rezidansta bu parayı ödeyip oturuyorsam o çöpü kapıda görmek istemiyorum ve burada oturmaktan gurur duyuyorum” diyen bir kadın. Benim kişisel olarak en korktuğum şey statü atlamaya çalışan ve kendini olduğundan farklı göstermeye çalışan insan.
Enis Arıkan: “Statü nedir?” sorusunun cevabı bende yok...
Ezgi Mola: Sana anlatayım mı Enis?
Enis Arıkan: Buyurun...
Ezgi Mola: Şu anda bulunduğun konuma statü diyebiliriz... ‘Benim en korktuğum insan tipi’ dediğimde anlatmak istediğim de, bir yerde karşılaştığın birinin sana hayatına dair çizdiği resimle, mesela gittiği evin alakası olmaması...
Enis Arıkan: Bu dertler Ezgi’de hiç yoktur. Ama bende biraz olabilir...
Ezgi Mola: Saçmalama ya ne alaka... Bak sakın espri diye böyle şeyler söyleme! Röportajdayız! (Gülüyor)
- İki karakter de görmedikleri komşuları hakkında sadece kapı önüne bıraktığı çöplere bakarak bir karakter analizi yapıyor...
Enis Arıkan: Bu etiketleme durumunu hiç sevmediğimizi söylesek de aslında hepimizin başkası hakkında bir fikri oluyor. Görmediğimiz biriyle ilgili kafamızda bir şeyler çiziyoruz. Sonra önyargılarımız devreye giriyor... Oyunda da değişen çöp poşetleri üzerinden görmediğimiz bir komşunun karakterine karar veriyoruz. Mesela insanlar bana “Sen hiç tahmin ettiğimiz gibi değilmişsin. Daha sempatiksin ve göründüğü gibi değilsin” diyorlar. Ama Ezgi gerçekten canayakındır... Bak bunu yazma artık, istersen yaz, röportajı Ezgi’yi överek geçirdim!
BİRBİRİMİZİN BÜTÜN ÖZELİNİ BİLİRİZ
Kaç yıldır arkadaşsınız?
Ezgi Mola: 15 sene oldu.
Nasıl tanıştınız?
Ezgi Mola: Konservatuvar sınavına girerken kapıda gördüm ve merhabalaştık. Enis benim bir alt sınıfımdı ama ortak derslerimiz vardı.
Enis Arıkan: Okulda iyi arkadaştık ama mezun olduktan sonra samimiyetimiz daha da arttı. Birbirimize gelip gitmeye başladık. Hatta bir dönem birlikte yaşadık. Hâlâ da birbirimizden ayrılmayız... Ne yazık ki!
Ezgi Mola: Ömrümden çaldın Enis! (Gülüyor).
Birbirinizi bu kadar özel kılan ne?
Ezgi Mola: Enis’in samimiyetsizliği ve benim samimiyetim! Birbirimizi dengeledik diye... (Gülüyor).
Enis Arıkan: Bak bu söylediklerimiz başımıza iş açacak, şaka bir yana biz birlikte çok eğleniyoruz. Aramızda fazlasıyla güven duygusu var. Sadece ikimiz birbirimizin bütün özelini biliriz. Ve ömür boyu susacağımızın da farkındayız.
Ateşle barut yan yana durmaz derler... 15 yılda hiç kıvılcım çaktığı oldu mu aranızda?
Ezgi Mola: Ne? Bizi korkutma... Çok yakın arkadaşız biz.
Çekimde ikiniz de siyahlar giyinip geldiniz, en büyük baş belanız kilolarınız mı oldu hayatta?
Ezgi Mola: Aa yok canım, ne münasebet? En barışık olduğumuz şey o. Bedenimi çok seviyorum. Onunla barışık olduğum için de çok mutluyum.
Enis Arıkan: Biz sevgiyle tüketiriz... Hiçbir zaman bir kilo fazlamız olmadı! Birlikte en iyi yaptığımız şey yemek yemek. Yapmalıyız diye diyetten bahsederiz... Haftaya başlarken önümüze bir cheescake geldiğinde onu bir gofretle taçlandırır, bunun da ödemlerimizi sökeceğine inanırız mesela!