Güncelleme Tarihi:
Centilmen imajını koruyan oyuncu, yeni erkek parfümü Elite Gentleman Untailored’ın da yüzü oldu. Düzyatan’la bu işbirliğini konuşmak için buluştuk, ama sohbeti işle sınırlı tutmadık. Geçtiğimiz günlerde nişanlandığı Neslişah Alkoçlar’la ne zaman nikah masasına oturacağından klasik otomobilini düğün masrafları yüzünden satmak zorunda kaldığı iddialarına her şeyi konuştuk.
* Avon’la işbirliğiniz sürüyor... Yeni bir anlaşma yapmışsınız.
- Evet, geçen yıl Avon kadınları arasında yapılan bir ankette “en centilmen erkek” seçildim. Anket sonuçları açıklandıktan sonra Elite Gentleman parfümünün yüzü olmam teklif edildi. Kabul ettim. Bu yıl da yeni parfümleri için anlaşma imzaladık.
* Siz de ankete katılanlarla hemfikir misiniz? “Evet, ben centilmen biriyim” diyebiliyor musunuz?
- Centilmenlik ilginç bir kavram. İnsanın kendisine söylemesi biraz garip tabii. Bir de geçen senede Avon’la “Centilmenlik nedir?” diye kadınlara sorduk. Sonra da bir kitap hazırladık. Mesela centilmenlik denince akla hep aynı şeyler gelir, kadına kapıyı açmak, sandalyesini çekmek, kapıdan çıkarken elinden tutup eşlik etmek... Oysa centilmenlik kitabında o kadar ilginç şeyler vardı ki...
* Ne gibi?
- Çok var... Tek tek saymayayım. Ama centilmenlik sadece kapı açmak, sandalye tutmak değilmiş onu öğrendim. Saygıyı yitirmemek en önemlisiymiş.
* Kitabı okuduktan sonra hareketleriniz farklılaştı mı?
- Yoo (gülüyor)... Bu kitabı okuduktan sonra özellikle “Dur ben şunları da yapayım” falan demedim. Zaten genelde dikkat etmeye çalışıyorum. Çünkü benim için insan değerlidir.
KULAK ARKASINDAN TOP ÇIKARMAYI ÖĞRENDİM
* Gelelim yeni projelere... Var mı ufukta görünen bir dizi ya da sinema filmi?
- TRT’de bir dizide oynuyorum zaten. 45’er dakikadan 8 bölümlük bir dizi yapıyoruz. Başı sonu belli bir proje. Adı da “Çırağan Baskını”... Orada sağır dilsiz bir sihirbazı oynuyorum. Abdülhamit zamanında geçen, Abdülhamit’e yapılan suikast girişimini anlatan bir hikaye. Çok keyifli çalışıyorum. Bunun dışında yeni sezon için henüz bir anlaşma yapmadım.
* Sağır, dilsiz bir adamı oynamak sizi zorladı mı?
- Aslında hiç de kolay bir şey değil. Derdinizi konuşarak anlatmaya alışmışsınız bir kere... Bir de o yıllarda henüz sağır dilsiz alfabesi yok. Canlandırdığım adam da genellikle dudak okuyarak anlıyor karşısındakini.
* Bu rol için yardım aldınız mı?
- Tabii... Hem sağır dilsizi hakkıyla oynamak hem de sihirbazlık için yardım aldım. Sanılanın aksine hiç de kolay işler değilmiş bu arada... Ama bir haftanın sonunda sihirbazlığı öğrendim. Kulak arkasında top çıkarabiliyorum artık.
* Zorlu bir rol ama oyunculuğunuza önemli katkıları olmuştur herhalde...
- İfade anlamında beni güçlendirdiği kesin. Bana göre bir oyuncu konuştuğunda değil, mimiklerini kullandığında kendisini en iyi şekilde ifade eder. Hele hiç konuşmayan bir adamı oynuyorsanız, bütün iş ifadeye kalıyor. Bu anlamda benim için güzel bir çalışma. Bir güzel yanı da ezber yapmıyorsun (gülüyor). Setteki diğer oyuncu arkadaşlar bu yüzden bana çok gıcık oluyor. Hiçbir repliğim yok diye kıskanıyorlar.
SİNEMADA DRAMAYA DAHA YATKINIM
* Ya sinema projesi? Sizi yeni bir filmde ne zaman izleyeceğiz?
- Teklifler geldikçe değerlendiriyorum. Ben de sinemayı çok seviyorum zaten, her yıl bir sinema filmi yapmak istiyoruk. Özellikleri yazları sinema için mutlaka vakit ayırıyorum.
* Sıcak bulduğunuz bir senaryoya rastlamadınız mı hâlâ?
- Birkaç proje var ama net olarak karar vermedim henüz. Yaz yaklaşıyor, yeni senaryolar gelmeye de başlar. Acele karar vermek istemiyorum. Henüz okuma aşamasındayım. İçime sinen bir proje olursa kabul edeceğim.
* Dizi film, sinema filmi ayrımı yapanlardan mısınız?
- Hayır, o tür bir ayrım yapmıyorum. Sadece bir öncekinden farklı roller seçmeye gayret ediyorum ki tekrara düşmeyeyim.
* Oynamak istediğiniz bir rol var mı?
- Özel bir rol yok. İnsana dokunan, içimizde hissedeceğimiz bir hikayede olmak yeterli... Bu komedi de olabilir, dram da...
* “Komedi de olur” diyorsunuz ama sizi komedi projelerinde çok izlemedik...
- Birkaç dizide oynadım aslında. Sinemada ise “Romantik Komedi” filmleri var. Açıkçası sinemada kendimi dramaya daha yatkın hissediyorum.
O OTOMOBİLİ ÇOCUĞUMA HEDİYE ETMEK İSTERİM
* Tatil planları yapıldı mı?
- Televizyona bir şey çekmiyorum. Sinema filmi olursa, ona bir ayımı ayırırım. Onun dışında bir yurtdışı seyahat yaparım, biraz da Çeşme’ye annemlerin yanına gideriz diye düyünüyorum.
* Düğünü söylemediniz...
- Evet, yaza düğün de var (gülüyor)...
* Tarih belli mi?
- Yok, henüz bir tarih belirlemedik.
* “Evet, artık imza atmaya hazırım” diyor musunuz?
- Evet, hazırım. Hazır olmasam böyle bir şeyin içinde olmazdım.
* Klasik otomobilinizi, evlilik ve düğün masrafları nedeniyle satmak zorunda kaldığınıza dair haberler çıktı...
- Yok öyle bir şey, araç garajımda duruyor, üstelik satmayı da hiç düşünmedim. O benim ilk arabam, kazandığım ilk parayla aldım. Düğün masrafları yüzünden satmak zorunda kalmışım güya... Kaçta kaçını karşılayacağım ki o aracın parasıyla (gülüyor)... Ben 10 yıldır çalışıyorum, hiç mi param yok? O otomobile üç yıl emek harcadım ben. Bindiğim zaman ellerimin titrer. Bir gün çocuğum olursa da ona hediye etmek isterim.
CANIMA TAK ETTİ TİYATRO YAPACAĞIM
* Tiyatro düşünmüyor musunuz?
- Bu yıl yapacağım artık, canıma tak etti gerçekten. Çünkü ne olursa olsun, ben tiyatro kökenliyim aslında. Televizyona iş yapmak tatmin edici, birçok noktada gururumuzu okşuyor. Daha fazla tanıyanın, sevenin oluyor. Maddi anlamda da daha kazançlı iş, ama kendini dolduramadığın bir yer televizyon. Aksine kendini tükettiğin bir alan. Kendimizi doldurmamız ve beslememiz için farklı şeyler yapmamız gerek. Benim beslendiğim yer de aslında tiyatro. O çok ayrı bir haz. Birkaç proje var gündemde. Henüz yazım aşamasında, okumak için sabırsızlanıyorum. Eylül ya da ekimde tiyatro sahnesinde olurum diye düşünüyorum.