Güncelleme Tarihi:
Güldür Güldür’de Ali Sunal’ın yeni evlenen seyirciyle yaşadığı diyalog hem stüdyoyu hem de ekranları başındakileri gülmekten yerlere yatırdı. Peki evlenince bazen istemeden bazen de mecburen hayatımızdan neleri çıkarıyoruz? Neler baştan sona değişiyor? İşin peşine düştüm. Evlilik tecrübem olmadığından bir bilene danıştım. Ofisteki ‘tecrübeli’ evli arkadaşları sorguya çektim. Güldür Güldür’de bir erkeğin gözünden değişimi dinlemiştik. Buyurun kadınların gözünden evlilikte nelerin değiştiğine…
O ESKİ HALİNDEN ESER YOK ŞİMDİ!
Bir kere her evlilik ilk yıllarında kadın ve erkeğin kendini salmasını tadacaktır. Bekarken dikkat edilen baklavalar, bin bir emekle yapılan adonisler evlenince enine doğru genişleyen göbeğe dönüşür. Birkaç yıl geçince silkelenme dönemine giriliyor. Kadın ve erkek kendini toparlamak için diyete, spora, yürüyüşlere başlıyor. Ama derseniz ki ‘O eski halinden eser yok şimdi’, siz de haklısınız… Bir daha o fit vücuda ulaşmak hayli zor görünüyor.
ÇALSIN SAZLAR OYNASIN KIZLAR?
Evlenmeden önce kendi kendinizi motive etmek için ‘Ne olacak yani, yine arkadaşlarımla gece dışarı çıkar, gezer tozarım’ diyorsanız bir yutkunup tekrar düşünün… Ben evlenenlerin yalancısıyım, çoğu kişi evlendikten sonra dışarıya çıkma planı yaparken birden fazla faktörü de göz önünde bulundurmak durumunda kalıyor. Öyle kafanıza her estiğinde çıkıp gezemiyorsunuz. ‘Eşim evde yalnız kalır mı, korkar mı, gece çok geç gelsem iyi olmaz hani’ gibi iç sesler beyninizin içinde fır dönüyor.
Eskiden hafta sonları yapılan konser etkinlikleri, dışarıda sabahlamalar, gece kulüplerinde kop kop’lar yerini evden eve çay partilerine bırakıyor maalesef. Evlendiğinizde yıllar geçtikçe yaşayacağınız en popüler 10 diyalogdan birini açıklıyorum:
-Hayatım, bugün Ahmet’lere mi çaya gidelim yoksa Ayşe’lere mi?
-Ayy, değişiklik olsun Aslı’lara gidelim. Hem yeni bebeği oldu, tebrik ederiz.
ŞİMDİ BANA KAYBOLAN YILLARIMI VERSELER...
Ve zurnanın zırt dediği yere geliyorum. Flört ettiğiniz, kalbinizin küt küt çarptığı o dövmeli, kaslı, küpeli adam başka bir evli arkadaşıyla sohbet ediyor. İşte sohbetin konusu:
-Mehmet, sen biberona kaç cc’lik mama koydun?
İzninizle üstteki soruyla yazımı zirvede noktalamak istiyorum.
Başınıza gelebilecek tüm bu ihtimallere rağmen 'Her sabah sevdiğim insanın yanında uyanmak, o yanımdayken minicik bir şeyden bile mutlu olabilmek, birlikte kar yağışını izlerken kahvemizi huzurla yudumlamak, kendimi berbat hissettiğimde başımı omzuna düşürüp ağlamak, gelecek için birlikte plan yapmanın heyecanını tatmak istiyorum' diyorsanız size mutluluklar dilerim :) Bekara yazmak kolay tabi, en güzeli yaşayıp görmek galiba…