Güncelleme Tarihi:
Kardeşten yakın duruyorlar
Soho House’da buluşmak üzere sözleşiyoruz. İçeri, çekim için giydikleri takım elbiselerle giriyorlar. Jilet gibiler...
Çok uzun zamandır arkadaşlar. Bu enerjileri sizi anında içine çekiyor. Kendilerini sıkmadan, güldürme çabası harcamadan sohbete başlıyorlar.
Bu da onları daha sıcak ve komik yapıyor. Birinin lafını diğeri tamamlıyor. Bazen konuşmadan, sadece bakarak anlaşıyorlar. Kardeş değiller ama birbirlerine kardeşten daha yakın duruyorlar.
Onlarla sohbet ederken karşımda Türkiye’nin en çok izlenen filmlerinin iki starı değil de, sanki 40 yıldır tanıdığım iki arkadaşım varmış gibi hissediyorum. Gişeleri ne kadar garanti görülse de onlar yeni filmleri için çok heyecanlı. Öte yandan “En çok bu sefer güldüreceğiz” diyecek kadar da iddialılar...
Projesini yayımlatmak için kapı kapı dolaşan adamlarken şimdi bir filminiz yedi milyona yakın gişe yapıyor. Sizin için her şeyin değiştiği anı hatırlıyor musunuz?
Murat Cemcir: ‘Çalgı Çengi’nin ilk filmi gişede 60 bin yaptı. Sonra internette patladı. O ana kadar hiç pes etmedik. Bir ara ‘Meslek Hikâyeleri’ diye bir belgesel yapacaktık. Bütün kanalları gezdik, kimse yüzümüze bakmadı. Altı ay sonra Cem Bey (Aydın) aradı ve “İşinizi yapmak istiyorum” dedi. O an her şey değişti. Ahmet’in “Projede olsam mı, olmasam mı” dediği bir an vardı. Göz göze geldik. O “Tamam” dedikten sonra gerisi geldi.
Aradan yedi sene geçti. Ne umdunuz, ne buldunuz?
Ahmet Kural: Beklediğimizden fazlası oldu tabii. Mesela saçlarımız beyazladı (gülüyor). Daha fazla sorumluluğumuz oldu. İnsanların beklentinin yükselmesi motivasyonumuzu artırdı.
DAHA DÜZGÜN İNSANLAR OLDUK
Şöhret, hayatınızı nasıl etkiledi?
Ahmet Kural: Kısıtlama başladı. Sizi olmadığınız biri göstermeye çalışanlar olduğu için daha sağlamcı oluyorsunuz. Biz de daha düzgün, ayakları yere basan insanlar olduk.
Murat Cemcir: Eskiden belki daha serseriydik. Şöhret dediğimiz şey, bizi adam etti.
Filmler hatırı sayılır hasılat elde etti. Yatlar, katlar geldi mi?
Murat Cemcir: Hepsinin tadını almak istedik; güzel evlerde de oturduk, arabalara da bindik... Fakat bir süre sonra hayatın pek de öyle olmadığını anlıyorsun. Para öyle bir şey ki hiç olmadığında çok olsun istiyorsun, olduğu zaman da “Aslında o kadar da değerli değilmiş” diyorsun.
Egolarınız tavan yaptı mı?
Murat Cemcir: Biz ‘ego’nun başına ‘l’ harfi ekledik; egoları lego yaptık. Oynadık bol bol...
Size bir dönem burun kıvıran adamlarla bugün ilişkiniz nasıl?
Murat Cemcir: Seni adam yerine koymayan insanlarla, sen güçlü olduğunda karşı karşıya gelip de “Bana bunu yapmıştın” duygusuna girdiğin an, şöhretin seni ele geçirdiği andır. Orada karşındakinin gözlerinin içine bakıp gülümseyerek elini sıktığında emin ol, hayat sana daha fazlasını veriyor.
SİSTEM İÇİNE ÇEKMEYE ÇALIŞIYOR
Çapkınlık hikâyelerine gelirsek... Gece kulübünden üç kızla çıktığınızı görüyoruz magazin eklerinde...
Ahmet Kural: Hepsi gerçekten yalan, saçma, kırıcı ve üzücü... Ama artık onları da takmamayı öğrendik. Neredeyse her hafta başka biriyle, sanki üç aydır yaşıyormuşum gibi haberlerim çıkıyor. İnan, isimlerini ilk defa gördüğüm insanlar. Aynı arkadaşımızla, hem Murat, hem ben beraberiz gibi yazılıyor. Bunlar bizi rencide etmek için yapılan haberler...
Murat Cemcir: Sistem seni içine çekmeye çalışıyor. Sen de o durumdan etkilenirsen o sistemin içerisinde kalmış oluyorsun. Biz de bir süre sonra bu durumla eğlenmeye başladık.
Birinizin hayatına giren kadın diğerinin onayını almak zorunda mıdır?
Ahmet Kural: Ben Murat’ın hayatındaki kadını sevmezsem fitne karıştırırım. Her türlü şeyi yapar, ayırırım.
Murat Cemcir: Ben çaktırmam ama o süreçte kızı eritirim, yok ederim!
Hayatınıza girecek kadın komik mi, cool mu olmalı?
Ahmet Kural: Fark etmez (gülüyor).
Murat Cemcir: Hem cool hem komik olursa hemen evlenirim. Hiç düşünmem.
Ahmet Kural: İkiz olursa tadından yenmez, efsane olur. Düşünsene çocuklarımız da ikiz olur.
Hanginize kadınların ilgisi daha fazla?
Ahmet Kural: Genelde başta bana da daha çok ilgi gösteriyorlar ama tanıdıkça ilgileri Murat’a yöneliyor. Herhalde daha olgun olduğu için!
TOPLUMUN GİTTİĞİ YER BİR OTOKONTROL GELİŞTİRMEMİZİ SAĞLADI
Mizahınızın alametifarikası ne?
Murat Cemcir: Bizim için birinci kural; samimiyet. Ben, Ahmet ya da Selçuk’la (Aydemir, filmin senaristi, yönetmeni) bu kadar yakın arkadaş olmasam, sadece setten sete görüşsek, bu kadar başarılı olacağımızı zannetmiyorum. Bir de şu var; bizden önce seyircinin zekâsı hep aşağılanmış. Oysa seyircinin zekâsını yüceltmek
lazım...
YANLIŞ BİR ŞAKADA HAYATINIZ BİTER
Güldürmek sizin ‘ulvi görev’iniz mi?
Ahmet Kural: Güldürmeyi vatani görev gibi görüyoruz. Bunu “Bize öyle bir görev verildi” anlamında söylemiyorum. Ama yapacak başka bir şeyimiz yok. Bunu en iyi şekilde yapmamız gerekiyor.
Murat Cemcir: Bu coğrafya üzerinde çok fazla oyun oynanıyor. Her anlamda; siyasi, politik, ekonomik... Toplumun da bir şekilde ayakta kalması, motive olması lazım. O noktada devreye biz giriyoruz. Eğer bir dizi yaparak insanın hayatından bir akşamını ya da film yaparak parasını, üç saatini alıyorsak bir zahmet onu mutlu etmek zorundayız.
Ülkenin bu karanlık döneminde güldürmek zor mu?
Ahmet Kural: Kolay demek saçma olur. Ama tabii ihtiyaçları olduğu için insanlar gülmeye aç. Biz de görevimizi yapıyoruz, ürünümüzü ortaya koyuyoruz.
Murat Cemcir: Çok dikkat etmek, doğru notalara basmak lazım. Herkes o kadar hassas ki... Yanlış bir şaka yaptığınız an, hayatınız biter.
Bu yüzden kendinizi frenlediğiniz oluyor mu?
Murat Cemcir: Toplumun gittiği yer bir otokontrol geliştirmemize neden oldu.
Ahmet Kural: Bunun tam anlamı; insanları rencide etmemek. ‘İşler Güçler’e şimdi bakıp “Bunları nasıl yapmışız” diyoruz. Yaşananlar insanların psikolojisini, otomatik olarak da bizi etkiliyor. Silah göstermiyoruz. Küfrü olabildiğince azalttık. Bir şekilde ortama ayak uyduruyoruz.
Sizin mizahınızda muhalefet olmamasının sebebi korku mu?
Murat Cemcir: Biri A, diğeri B partisine inanır. Biz de hem A’ya hem B’ye inananlara bir şey anlatıyoruz. Dolayısıyla kesinlikle taraf olmamamız gerekiyor. Mesela futbolla ilgili de böyle... Şaka yapmıyoruz.
Ahmet çita, ben koalayım!
Yıllardır birliktesiniz, birbirinize tahammül edemediğiniz anlar oluyor mu?
Ahmet Kural: Yanımda böyle bir adam var diye her gün şükrediyorum. Bir yandan her gün de kızıyorum ona.
Neden kızıyorsunuz mesela?
Ahmet Kural: Çünkü adam uyanmıyor!
Murat Cemcir: Ahmet çita, ben koalayım, öyle düşünelim. Ya da tavşanla kaplumbağa gibi... Ahmet’in sabırsızlığı beni çileden çıkartıyor.
Ahmet Kural: Hakan, gerçekten bu çok sakin ya... Uçağa giderken bir insan adı anons edilene kadar bekler mi?
Bir ortama girdiğinizde sizden hep etraftakileri güldürmeniz mi bekleniyor?
Ahmet Kural: Maalesef. Girer girmez iki cümle şov sonra sohbet...
Murat Cemcir: Geçen bakkala kraker almaya girdim. “Abi selam kraker alacağım” dedim. Bakkal gülerek; “Vay Murat abi” dedi. Ben yeni uyanmışım, işletim sistemim henüz çalışmaya başlamamış. Sonra yüzüme baktı baktı; “Abi hiç komik değilsin sen ya” dedi. Bu beklenti bizi bazen yoruyor.
Peki bu güldüren adamların iç dünyasında neler var?
Ahmet Kural: Ben biraz takıntılı ve duygusalım. Her türlü şeye moralim bozulur. İnsanların yalan söylediklerini, riyakârlıklarını görünce üzülüyorum. Onun dışında işimi yapıyor, ailemle ilgileniyorum. Spora başladım, haftanın beş günü gidiyorum. Yeni uğraşımı buldum.
Murat Cemcir: Ben bir tık daha neşeliyim. Ama çevremdeki herkesin hayatlarına baktığımda çok üzülüyorum. Mesela yılbaşı gecesi olan ya da Ankara’da olan olay, hepsi bizi mahvediyor. “Bir şey yapmam lazım” diyorum; örneğin daha komik bir film... Dizi yapmayı düşünmüyorduk ama artık onu yapmaya da karar verdik.