Güncelleme Tarihi:
* Sizi hepimiz voleyboldaki başarılarınızla tanıyoruz, ama çocukluğunuza dair pek fazla bilgiye sahip değiliz. Nasıl bir çocukluk yaşadınız?
Yugoslavya göçmeni yedi çocuklu bir ailenin altıncı kızı olarak dünyaya geldim. Aile apartmanında yaşadığımız için çocukluğum çoğunlukla kardeşlerim ve kuzenlerimle beraber evde ve sokakta aklımıza gelen her türlü oyunu oynayarak geçti. Akşam yemeği saatlerinde annemin “Yemek hazır hadi artık eve gel” dediğini hâlâ duyar gibiyim.
* Gördüğümüz kadarıyla voleybol sizin için bir spor dalı olmaktan öte, adeta yaşam biçiminiz haline gelmiş... Bu nasıl oldu?
İlk başladığım dönemde tamamen boş zamanlarımı değerlendirebildiğim, eğlenceli bir hobi bulduğuma seviniyordum. İlk günden bugüne geldiğimde şunu görüyorum ki, o gün keyif için gittiğim voleybol bana kişiliğimi verdi, beni güçlü yaptı, özgüven sahibi olmamı sağladı, yavaş yavaş hayatımın merkezi haline geldi.
* Peki, A Milli Voleybol Takımı'na kaptanlık yapmak nasıl bir duygu? Ne gibi sorumlulukları var?
Kaptan olmanın getirdiği çok fazla sorumluluk var. Herkese eşit mesafede olabilmek, takım içinde bir problem varsa onu görüp çözebilmek, oyuncuyla antrenör arasında, yönetimle oyuncular arasında köprü olabilmek, bir olumsuzluk varsa onu düzeltmek için uğraşmak gerekiyor. Çok fazla mesai istiyor. Kendinizden sorumlusunuz ama takımdaki olan bitenden ve diğer arkadaşlarınızdan da sorumlusunuz. Şahsen takım arkadaşlarıma yardımcı olmaktan çok keyif alıyorum.
Tabii ki olimpiyatların ertelenmesi haberini ilk aldığımda büyük üzüntü yaşadım ama hepimizin sağlığı söz konusu olunca böyle bir karar alınması gerekliydi. Bu kararın devamında liglerimiz iptal edildi. Yıllardır maç, turnuva temposundan dolayı ailemizle çok az vakit geçirip pek dinlenemiyorduk, bu dönem onu telafi etmemizi sağladı.
* Pandemi süreciniz nasıl geçiyor? Antrenman yapabildiniz mi?
Pandemi süreci bana; evde çok fazla vakit geçirmediğimi ve bunu çok özlediğimi fark ettirdi. Bol bol kendimi dinleme zamanım oldu. Kendimce yeni yeni şeyler keşfetmeye başladım. Ev temizliğinde ve yemek yapmakta yetenekli olduğumu fark ettim. Antrenmanlarımızı sezonun iptal edilmesi üzerine yaklaşık üç ay evde sürdürmeye devam ettik. Yeni sezon için kulüp olarak çalışmalara 8 Temmuz’da tekrar başladık.
Benim de bir parçası olduğum “Aynı Çatı Altında, Umutla Yarına” projesiyle P&G, COVID-19 pandemisinden olumsuz etkilenen 40 bin aileye, yarınlarına umutla bakmalarına destek olmak için “Umut 2020 Hijyen Paketi”nden yolladı. Son zamanlarda çok ihtiyaç duyduğumuz en temel hijyen ürünlerini kapsayan bu paketler, salgın sürecindeki gizli kahramanlarımıza ve ailelerine destek olmak için çok önemli bir katkı. İnsanların yarınlarına dair umutlarını kaybetmemesi gerekiyor çünkü umut; bizi canlı tutan, hayal etmemizi sağlayan ve bir şeyler başarmak istiyorsak başvuracağımız en önemli motivasyonumuz. Bu nedenle asla pes etmeden yarına umutla bakmalıyız. Evet, zor günlerden geçiyoruz ama yarının ne getireceğini de bilmiyoruz. Bugünümüz kötü geçebilir fakat biz umudumuzu korursak, umut bizim hayallerimizi besler. Bu nedenle bu projeyi çok önemsiyor, insanların hiçbir zaman umutlarını kaybetmemesini diliyorum.
* Gelecekten umudunuz nedir? Sizi sevenlere neler söylemek istersiniz?
Öncelikle umudum bir an önce pandemi sürecinin son bulması ve COVID-19 için aşının bulunması. Sonrasında da herkese sağlıklı günler diliyorum.