Güncelleme Tarihi:
Eşinize dostunuza yabancı bir şehri tarif ederken kurduğunuz cümleleri hatırlayın: “Bir ana caddeleri var, aynı bizim İstiklal”, “Filanca diye bir bar var. Oranın Lucca’sı...” Bir İstanbulluyu dünyanın neresine koyarsanız koyun; herkesin bakımlı ve şık, her şeyin hip ve seksi olduğu, ağzına kadar dolu, ‘buluşma noktası’ diye tabir edilen bir bar/restoran/kulüp gördü mü size aynı tepkiyi verir: “Aynı bizim Lucca!”
Bulunduğu yer, kentin belki de en stratejik köşesi. Üstelik, tarihten bugüne, yıllardır. 40’lardan 60’lara dek, yine aynı köşede, Bebek’in ilk modern apartmanın altında, mahallelinin buluştuğu bir lokantamsı bir lokal olduğunu anlatıyor Cem Mirap. Biraz ‘fıtratında var’ durumu yani.
Yıl 2004. New York’ta yaşayan, arada İstanbul’a geldikçe Niştantaşı’nda, Bebek’te yaşayan/takılan içimizdeki New Yorklulardan biri Cem Mirap, her ‘kendi burda/aklı orda’ kent insanı gibi gide gele bir eksiklik batıyor gözüne. Neden İstanbul’un da, tıpkı New York’taki gini, tüm gün yaşayan, mahallesinin bir parçası olmuş, gündüz eşofmanla gece takım elbiseyle gidilecek, yemeği de müziği de kuvvetli bir ‘buluşma noktası’ yok? Böylece bir ‘neden ama neden?’ sorusunun cevabı olarak Lucca doğuyor. “Beyoğlu mu Bebek mi?” diye arada kalan Mirap’ın bir zamanlar banka olan o köşeyi görmesiyle ‘New York rüyası’ gerçek oluyor: Modern bistro, kokteyller, önünde arabalar ve motorlar, günün her saati ritim ve haraket, gündüzü de gecesi de canlı, hep canlı!
KİM, NEREDE NEDEN OTURUR?
Ve kısa sürede Lucca Bebek’le; Bebek Lucca’yla özdeşleşiyor; iki ‘marka’ birbirini sırtlayarak bir statü sembolüne, yaşam tarzı markasına dönüşüyor.
Bebek’te üç-beş tur atandan değil ‘hakiki mahalleli’den bahsediyoruz tabii. Tanıtalım: Bebek sınırları içinde oturan, güne ‘Kahve’de menemen simitle başlayan, gündüz magazin kalabalığını en ‘sportif’ haliyle koşarak ya da yürüyerek (Şeyda Çoşkun’la değil tek başına) yaran ve akşam üstünden itibaren Lucca’da sosyalleşen (Pek tabii ki ana caddeye bakan değil yan sokağa bakan kısımda)!
‘Kim, nerede oturur?’ mevzusunu parantez içinde bırakmayalım, biraz masalar arası dolaşalım: Dışarda, ana caddeye bakan kısım, şehrin en güçlü aynı zamanda Hello!’ya, Şamdan’a en iyi malzeme veren masalara sahip. Cemiyetin botokslu nabzını burada tutmak mümkün. Malum, o masaların ve kahramanlarının magazin kültürümüzdeki yeri ayrı: Kaya Çilingiroğlu, meşhur ‘Feraye/Ferrari’ gafını burada, elinde içkisiyle eğlenirken düşürdüğünü hatırlatalım! Girişte solda, kaldırımın biraz aşağısında kalan, yan dar sokağa bakan kısımsa üstü başı rahat, tamamen kendi kafasında! Barın etrafı müzmin bekarlarla; DJ’in başıysa genç ve hip parti insanlarıyla dolu.
SATSUMA VOTKANIN DOĞUŞU, ROZENİN YÜKSELİŞİ
Lucca palazlandıkça şehrin sadece gece hayatının değil gastronomik sahnesinin de rengi, tadı değişiyor! Bar ekibinin başındaki Cevat Yıldırım’ın elinden çıkan satsuma votka kısa sürede tüm İstanbul’a yayılıyor; görünür masalarda açılan bir şişe roze şarabın, “Oğlum çok sıcak bu. İki parça da buz koy içine” ricasının üzerine memlekette buzlu roze kadeh patlaması yaşanıyor! Mutfakta Willy Moya’nın, Pelin Çakar’ın yarattığı tapaslar, minik tabaklar kısa sürece “Ufak iyidir” akımını yaratıyor. Asıl gizli kahramanı saymadan defteri kapamalım: Lucca’nın tam karşı kaldırımına geçip, gece boyunca durmadan dans eden, figürleriyle kulüp çocuklarına taş çıkaran sokak çocuğu delikanlı genç!
İKİ LOKMA ARASI SANATIN BAŞLADIĞI YER
Restoranın içinde sergi açmanın, iki lokma arası, çatala dolamalık sanat işini ciddiye almanın arkasında Lucca var. ‘Lucca Art’ başlığı altında Burhan Doğançay, Sıtkı Kösemen gibi mühim isimlerin işleri sergilenmiş Lucca duvarlarında. Ömer Karacan’ın Rio karnavalından çektiği fotoğraflar, Mert İçgören’in şahane kareler Lucca Art arşivinden renkli birkaç başlık.
DÜĞÜNÜNÜ YAPAN BİLE VAR
Yıllar içinde Lucca’yı evi belleme, sahiplenme, aileden görme işini ciddiye alıp düğünü burada yapan bile var. Selin Tokgözlü & Mehmet Ali Tokgözlü çiftini tanıştıralım: “Evimizden çok Lucca’da kutlama yapmış olabiliriz. Tüm özel anlarımız hep orada” diyor çift. İş, düğüne gelince de çift geleneği bozulmamış, kutlamaların en alasını yine Lucca’da vermek istemişler. Tarih, 23 Eylül 2012. Çift, gelinliğini damatlığını giydiği gibi Lucca’nın yolunu tutuyor yine: “Herkes smokinli, elbiseli; parti tadında bir düğün! Herkes için unutulmaz bir gece oldu.”
MAHALLELİ GÖZÜNDEN
BABAMIN CENAZESİNE DÜKKANI KAPATIP TAM KADRO GELDİLER
Zeynep Üner (Kreatif Direktör, Vogue Türkiye dergisi)
10 yıllık komşum Lucca. O sokakta oturduğum için başıma gelen onca şey... Gecenin bir yarısı dergiyi baskıya yollayıp perişan hallerde önünden geçerken yakalandığım yüzlerce şık moda ve reklam insanı... 7/24 kapısında bekleyen paparazziler yüzünden ünlülerin arkasında kazara kadraja karıştığım onca magazin fotoğrafı... 68 yaşındaki annemi köpek gezdirirken görüp cin tonik, ısmarlayan garsonları... Benim gibi doğma büyüme Bebekli birçok kişi için mekan kirliliği yüzünden mahallenin şu an aldığı durum kaçılası. Ama Lucca bu kadar popüler, yedi yirmidört kalabalık olmasına rağmen, bir yandan da mahallelisini gözeten, konuşlandığı bölgeyi tanımaya çalışan tek mekan. Hakkında dedikodu yapılsa da, fazla popülerliği ve crowd'u kimine antipatik de gelse benim için değişmez bir gerçek var. Babamın cenazesinde dükkanı kapayıp tam kadro cenazeye katıldılar. Ben Lucca müdavimi olduğum için değil, onlar mahalleli oldukları için. Bu arada hayatımı paylaştığım adamı da çoktan kaybettiğimi düşünürken, bir gün Lucca'da karşıma çıktı ve hiç de klişe bir karşılaşma değildi.
UZMAN DİLİNDEN
FİYAT POLİTAKASI ARSIZCA DEĞİL; AHLAKLI
Aslı Altan (Eski Safran’ın sahibi)
Cem Mirap, bu işi çok iyi biliyor. Yemeği de sağlam tutarak ve bu sektörün en önemli kısmı servise ciddiye alarak doğru olanı yaptı. Yeri avantajlı kabul ama servisi çok çok iyi. Çalışanları düzgün, herkesi tanıyor. Fiyat politikası belirleyici ve ahlaklı; arsızca değil. Günümün dörtte biri burada geçer. Günde birkaç defa uğrarım. Saatlerine göre farklı müdavimleri var. Medeni, dünya görmüş, iyi yemekten anlayan, fazla kozmopolit olmayan bir kesim. Daha belirgin bir sınıfı var. Çok tutarlı. Tarzının en iyisi ve ilk örneği. Çoğu insan aksini düşünür ama aslında rahat bir yerdir.
İLK GECESİ ORADA OLANIN AĞZINDAN
BÖYLE OLACAĞI İLK GÜNÜNDEN BELLİYDİ!
Ece Sükan (Moda yazarı)
Cem’le dostluğumuz çok eski zamanlara Ankara ve New York yıllarına dayanıyor. Lucca’yla daha fikir aşamasında tanışan biri olarak şunu söyleyebilirim: Bir tutkunun, hayalin peşinden giderek ortaya çıktığı çok açık. İnsanların sürekli gideceği bir yer olacağı sıcak ve tatlı geçen ilk gecesinden belliydi. İlk gecesi dahil, bir yıl boyunca Cem’in aynı zamanda DJ’lik yaptığını hatırlıyorum. Her haliyle samimi!
GECE GEZENİN SÖZÜNDEN
TUVALET SIRASI BİLE BAŞLI BAŞINA MESELE
Çağdaş Ertuna (Gazeteci)
Lucca zamanla o kadar popüler oldu ki, tuvalet sırası bile başlı başına bir mesele oldu. Sırada tanışanlar, kaynaşanlar oldu. Sırf mekana hakim olabilmek için tuvaletin önünü mesken tutanlar oldu. Sabırsızlar beklememek için civardaki başka mekanlara gitmeyi tercih etti. Müdavimler ise personal tuvaletini kullanmaya başladı. Bu kadar kalabalığa rağmen samimiyetini hiç kaybetmedi Lucca.