Güncelleme Tarihi:
Başparmaktan uzun ayak parmakları. Süleyman Efendi’nin haline şükredeceği nasır noktaları. Pedikür biliminin çaresiz kaldığı, fetişistleri fetişistliğine pişman eden ayaklar. Bu realitelerin hiçbiri, tatilde ayak fotolarını paylaşma dürtüsü ile savaşamıyor. Öğünler de farklı değil. Beslenmekten daha büyük ihtiyaç o tabağı paylaşmak. Çocuğunun seçilmiş insan olduğunu Facebook albümleri ile bağırmak annelik içgüdüsünün kendisinden daha biyolojik.
Ayakları, yemekleri, mekânları, sadece ‘zekânıza âşık olan kadınların’ görmekle başedebileceği göğüs kıllarını, bir çöp torbasının hak etmediği kadar büzülen dudakları herkese gösteriyoruz. Burnumuza haksızlık etmeyi göze aldığımız selfie’leri sanal beğenilerle sübvanse ediyoruz.
Çünkü dünya artık kendi ilgi budalalığından gurur duyan insanoğlunun etrafında dönüyor. Ama yolun daha çok başı. İnternetin kültürleri tekilleştirmesine, gezegendaşlarımızla senkronize delirmeye yeni alışıyoruz. Ancak alarm veren bir konu mevcut. Davranış bozukluğumuzun çapı oranında tehlike de yaratıyor yeni hayat. Katil de üretebiliyor, kötüyü de tetikliyor.
KENDİ CİNAYET FİLMİNİN YÖNETMENİ
ABD’nin Virginia eyaletinde Vester Lee Flanagan adında bir adam, aralarında husumet olduğunu öne sürerek eski iş arkadaşlarını öldürdü. Bu haber için Obama şunu söyledi: “Böyle olayları duyduğum veya okuduğum her an kalbim acıyor.” ABD’de her gün yüzlerce kişi ölüyor ve öldürülüyor, dünyada ise binlercesi... ABD Başkanı her biri için açıklama yayınlamıyor. Obama’nın beyanatının nedeni ne peki? Anlatayım.
Flanagan, pırlanta gibi iki genç gazeteciyi öldürmeyi kafaya koydu. Özellikle kameraman, onu İK’ya şikâyet etmek gibi bir hata işlemişti! Çok detaylı bir plan yaptı. Dışarıda düzenli yayın yaptıkları saati biliyordu. Onları tam o anda, canlı yayın sırasında öldürdü. İnsanların bir cinayeti canlı izlemesinin korkunçluğu onu tatmin etmedi. Görüntü, vefat eden kameramanın kadrajı kadardı. Çok fazla konvansiyoneldi. Artık herkesin yayıncı haline geldiği evrenimizde insanlar vahşeti onun gözünden görmeliydi. Cinayet işlerken akıllı telefonu ile her şeyi kendi bakış açısından kaydetti. O 56 saniyelik videoyu Facebook ve Twitter hesabından dünyaya izletti. Bu hesaplar bir hafta önce açılmış ve planın kusursuz işleyeceğinden emin olmak için bazı örnek videolar test edilmişti.
YAPTIĞINI YAYMA GÜDÜSÜ
Columbia Üniversitesi psikiyatristi profesör Jeffrey Lieberman’a göre, Flanagan’ın amacı intikamdan çok görülmekti: “Sosyal medyaya bir cinayeti işlemek için girmekten bahsediyoruz. Bu kültürümüzün tüm karakteristik noktalarına temas ediyor. Silahlara kolay ulaşım ve sosyal medya ile eylemi yayma gücü.”
St. John Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Raymond DiGiuseppe de özellikle şiddete eğilimli olanların mesajlarını mümkün olduğu kadar fazla kişiye yaymak istediklerinin altını çiziyor. Hatta profesöre göre, tanımadığınız kişilerle paylaşma güdüsü eylemin kendisinden daha güçlü bir hal alabiliyor.
Suçlular üzerinde yaptığı çalışmalarıyla tanınan Loyola Üniversitesi psikoloğu Jim Garbarino, bu kişilerin narsist bir karakter geliştirdiğini, dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşündüklerini, suçu sosyal medyada paylaşmanın davranışsal açıdan tutarlı olduğunu belirtiyor. Garbarino’ya göre hissettikleri şu: “Dünyanın merkezinde ben varım ve bana karşı duran kim varsa korkunç bir hata yapmıştır.”
Bu tanımlar tanıdık geldi mi? Evet, herkesin kendi filminin yönetmeni, senaristi ve aktörü olduğu sosyal medya dijital evreninde egolar, yaralar ve düşman yel değirmenleriyle baş etmek daha mümkün. Dijital ilgi budalalığı bizim kötü insanlar olduğumuz anlamına gelmiyor. Sosyolojik bir akıntı içinde sürüklenen ruhlarız. Ancak kendimizi üst paragraftaki tanımlardan çok da uzak tutmayalım. Sonuçta bir kaza anında ilk refleksin yardım değil kayıt olmasına yol açan yayıncı soğukkanlılığı edinmiş iyi kalpli insanlarız.
Uzun lafın kısası; kavimler göçü ölçeğinde terapiye gitmek zamanı geldi gibi. Tek sorun ayak fotosunu Instagram’a koymayan o psikiyatristi bulmakta.