Güncelleme Tarihi:
◊ Günümüzde hiç kimse kilosundan memnun değil gibi, sizce neden?
- Bu yeni bir fenomen değil, insan hiçbir zaman bedeninden memnun değildi. Eskiden moda ve güzellik sektörünün ikonları sosyete ve halkla gazete, dergiler ve defileler yoluyla güzellik standartlarını paylaşırlardı. Dünyanın dijitalleşmesi ve sosyal medya uygulamaları ile beraber artık herkes bir ‘influencer’ olmuş ve filtreler veya uygulamalarla bir yıldıza benzemeye çalışıyor. Diyet endüstrisinin global pazarının yılda yüzde 8’den fazla oranda büyüme sebebi de tam bu mutsuzluk! Reklamlarda bize bu mesaj veriliyor: ‘Senin bir problemin var (şişmansın, selülitin var) ama merak etme senin için bir çözüm de var (hap, toz, diyet, tayt, ameliyat…).’ Bu döngünden çıkmak çok zor ama benim danışanlarım başarıyor çünkü yaklaşım çok farklı. Beraber çıktığımız yolculukta önce bedeni olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyorlar, sonra zaten kilo vermeye başlıyorlar.
◊ “Yemek Düşmanın Değildir” nasıl ortaya çıktı?
- Ben Squatgirl markam ile fit olmak isteyen ama bir diyetisyenle veya spor eğitmeni ile çalışacak imkânı olmayan kişilere bir platform kurdum. Nişantaşı’ndaki koçluk merkezimde veya online olarak çok az kişiye hizmet verebiliyorum, o yüzden bu kitabı yazdım. İsteyen herkes hemen benimle çalışabilir ve başarabilir.
◊ Kitapta kendimizi açlığa mahkûm etmeden de ideal kilomuza ulaşabileceğimizi anlatıyorsunuz. Şimdiye kadar önümüze konan diyet listelerinin hepsi mi yanlıştı?
- Eğer sertifikalı bir diyetisyen ile çalışma fırsatınız varsa bu harika bir şey! Ben diyet listelerinde bir tek bu problemi görüyorum: İnsan belli bir zaman bu listeye göre besleniyor ve sonra eski alışkanlıklarına dönüyor. Ben yemek konusunda özgür olmalarını diliyorum. Yemek yemek o kadar keyifli ve güzel bir şey ki herkes tadını çıkarsın istiyorum, kimse korkmasın veya endişelenmesin.
◊ Fiziksel açlık ve duygusal açlık ayrı şeyler, kitabınızda da anlatıyorsunuz… Hangi yiyeceğin hangi duygumuza karşılık geldiğini anlamanın kolay bir yolu var mı?
- Çok kolay bir yol var! Kitabımda okuyucuyu çok etkili, ona yardım edecek araçlarla tanıştırıyorum. Açlık Çizelgesi ile mesela, vücudunu dinlemeyi öğreniyor ve DDDES Modeli ile düşüncelerini değiştirerek sonuçları değiştirebileceğini keşfediyor.
◊ İnsanın kendini, bedenini yeni baştan tanıması tam olarak nasıl bir farkındalıkla başlıyor?
- Herkesin başlangıç noktası farklı. Ben koçluğu hep bir taksi yolculuğuna benzetiyorum: Herkes istediği yerden binebilir ve nereye gideceğini bilmeli. Küçük adımlar atarak ilerliyoruz. Böylece özgüveni artıyor ve sonuçlar o kadar şaşırtıcı ki danışanın merakı ve farkındalığı gittikçe artıyor.
Bu yaklaşımda hiçbir yiyecek yasak değil
◊ Sevdiğimiz her yiyeceği yememize rağmen kilo vermemiz nasıl mümkün?
- 80/20 kuralı uygulanıyoruz. Ben herkese fazla sebze, yeterince meyve, tam tahıllı ürünler, bakliyatlar ve faydalı yağlar ile beslenmeyi tavsiye ediyorum ki Türkiye’de böyle beslenmek çok kolay. Kilo almamak yine çok kolay: Aldığınız kaloriden fazlası yakarsanız kilo verirsiniz. Beraber ideal tabağı ve sporu da konuşuyoruz.
Sadece yeşil salata ideal bir öğün olamaz
◊ İdeal bir öğün nasıl olmalı?
- Her öğün dengeli olmalı. Bir tek yeşil bir salata ideal bir öğün değil çünkü sadece aynı çeşitten yeşil yapraklar var. Bana göre, sağlıklı bir insanın tabağının yarısı sebze ve meyve ile kaplanmalı. Çeyrek tabak tam tahıllar olabilir ve kalan çeyrek yağsız proteinler. Mesela kara buğdaylı salata yapıyorum. Çok doyurucu ve tat olarak da müthiş bir salata oluyor.