Güncelleme Tarihi:
Türkiye’de hangi hayvanların avlanacağıyla ilgili, her yıl Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından çeşitli düzenlemeler yapılıyor, kararlar alınıyor. Bu yıl ‘av turizmi’ kapsamında 15 ayının öldürülmesine karar verildi.
Artvin’de altı, Kastamonu’da beş, Sinop’ta üç, Giresun’da bir ayı vurulacak. Üstelik bu avlar ihale karşılığında yapılıyor. Vurulan ayı için avcılar bakanlığa para ödeyecek. En son Kastamonu’da ihale yapıldı. Beş ayı için toplam 50 bin TL bedel biçildi. Bölgede ‘Kocaoğlan’ olarak bilinen beş bozayı avcıların kurbanı olacak.
Bakanlığın verdiği bilgilere göre, paralar ayıların vurulduğu köylere dağıtılacak. İddiaya göre, ayıların köylere verdiği zararlar telafi edilecek. Bakanlığın Kastamonu şubesinin müdürü de ‘ayı hasatı’ yapılacağını, yaşlıların popülasyona faydasının olmadığını, genç bireylerin de önünün açılacağını belirterek avı savunuyor.
Kars-Iğdır bölgesinde uzun yıllardır yaban hayatı üzerine araştırmalar yapan Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, ayı popülasyonu konusunda yeterince bilimsel bir verinin olmadığı görüşünde. TUBİTAK Özel Ödülü’nü alan tek biyolog olan Şekercioğlu, av uygulamasının yanlış olduğunu söylüyor:
“Ayılar birkaç aylık ömrü olan bitkiler değil. Zorlu koşullarda 30-40 yıl yaşayabilen, ekolojik açıdan çok önemli, akıllı ve yavrusuna düşkün bir yırtıcı memeliden bahsediyoruz. Verici taktığımız bazı ayılar bir yılda 1500 kilometrekare alanı kullanıyor. Her sonbahar kış uykusundan önce Kars’tan Artvin’e göç edip geri geliyor. Aynı ayıyı dört ayrı ilde gören memurlar, bu ayıyı dört kez envantere geçirebiliyor. ABD’de 1 milyon ayı var. Alaska dışında boz ayının avı yasak. Soyu tehlikede türler arasında.”
İMZALAR BAKANLIĞA VERİLDİ
WWF-Türkiye, ayı avının iptal edilmesi için imza kampanyası başlattı ve 81 bin imzayı Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na teslim etti. Hâlâ devam eden kampanyada şu an imza sayısı 95 bin. WWW-Türkiye Yaban Hayatı uzmanı Ahmet Kütükçü de, ayı nüfusunun artmasının mümkün olmadığını söylüyor: “Yaşam alanları parçalanıyor. Ürüyecek ayı sayısı azalıyor. Önce üreyecek alan lazım. Yaşam kalitesi düştükçe sayı da düşer. Dişiler için geniş alanlara ihtiyaç duyar. Böyle bir alan yok. Artık dar alanlarda daha sık karşılaşmalar oluyor. Daha çok ölümler oluyor. Tüm bunları bilerek ‘Ayı sayısı artıyor’ nasıl denilir? Bunun kabul edilebilir yanı yok.”