Güncelleme Tarihi:
◊ “Aşktan Bir Fazla” adlı yeni şarkınızı yayınladınız. Şarkı sizin geçmiş yıllardaki tarzınıza çok benzetildi. Ne düşünüyorsunuz?
- Murat Güneş’ten besteler geldi, baktım gerçekten tam benim tarzım. Çok beğendim. Şarkıda 90’ların ezgisi var zaten. Bir de gırtlak nağmeleri… O yüzden çok sıcak, samimi geldi bana eser.
◊ Eğlenceli bir de klip çektiniz. Oyunculuğunuz da ön planda klipte.
- “Arnavut Kaldırımı” klibindeki performansımla Fransız TV kanalı MCM’den oyunculuk ödülü almıştım ve üçüncü olmuştum. Ben görselliğe önem veririm. Klip, şarkıyı anlatsın isterim. Duvarın önüne geçip şarkı söylemek bana göre değil. Onur Özaydın’ın da bana eşlik etmesiyle ortaya güzel bir klip çıkardık.
4 SENE AMERİKA’DA KALDIM
◊ Uzun bir dönem müzikten uzak kaldınız. Sektöre küskünlük mü yaşadınız?
- 2013’te Amerika’ya gittim. Bocaladığım bir dönemdi. Orada da şarkılar yaptım, müziği hiç bırakmadım. 2017’de Türkiye’ye gelince tekrar eskisi gibi müzikle uğraşmaya başladım.
◊ Neden 4 sene Amerika’da kaldınız?
- Kız kardeşim orada yaşıyordu. Onun yanına gittim, biraz hava değişikliği olsun, kendimi başka bir yönden izleyeyim, iç dünyama döneyim istedim. Orada da boş durmadım tabii, besteler yaptım. Müzikten hiç kopmadım. Bir tek ekrana çıkmadım. Ama o kadar özlemişim ki… Türkiye’ye 3 sene önce döndüm, hemen konserlere başladım. Türkiye’yi çok özledim, vatan gibisi yok.
ŞARKI YAPAMAYAN POPÇULAR SAHNE ŞOVU YAPIYOR
◊ Beste yapan sayılı pop sanatçılarındansınız. Mesela rap müzikte bu anlamda daha çok zenginlik var. Siz bu durumu pop müzik adına negatif buluyor musunuz?
- Ben de mesela sahnede dans edemiyorum. Herkesin bir eksiği var. Şarkı yazamayan sanatçılar da çok güzel dans ediyor. Sahneleri şova yönelik.
◊ 90’ların en çok ilgi gören isimlerdensiniz. O zamana özlem duyuyor musunuz?
- O zamanlar şarkınız veya klibinizin müzik platformlarında 1 numara olması özel ve güzel bir durumdu. Hep böyle gidecek sanıyor insan. Ama işler öyle dönmüyor. Her şeyin bir bütün olması gerekiyor. Her şey birbirine bağlı. O yüzden hiç yadırgamıyorum, ben de kuralına göre oynuyorum.
◊ 90’lı yılların şarkıları hâlâ dinleniyor ve çok seviliyor. Günümüzde bu tarz şarkılar çok fazla yapılmıyor. Sizce sebebi nedir?
- Teknolojik öğeler işin içine girdi. Bir de herkes artık evlerine kurdukları stüdyoda şarkı yapıyor. Hiçbir müzisyenle iletişime geçmiyorlar. Şarkılar artık daha kolay ortaya çıkıyor. Bence ondan biraz. Ama yine de akustik çalınan eserler o sıcaklığı hissettiriyor.
CESUR BİR KADINIMDIR
◊ 90’lı yıllardaki Demet’e bir öğüt verecek olsanız, ne derdiniz?
- “Şaşaa gelip geçici. Sen bestelerini, şarkılarını yapmaya devam et. Aynı yolda, aynı duyguyla yürü” derdim. Ben biraz duygusal bir insanım, çevreden etkileniyorum. Bir eleştiri gelince etkileniyorum ve hem müziğe hem kendime küsüyorum, içime kapanıyorum. Bunu yapmamam gerekiyor. Duygusal değil, profesyonel olmalıyım. Yine kırıldığım, üzüldüğüm, tasvip etmediğim şeyler oluyor sektörde ama işimin arkasındayım.
◊ Nedir tasvip etmediğiniz şeyler?
- Müzik listelerinin üst sıralarında yer almak için para verilmesi mesela. Bunlar eskiden de vardı. İtiraz edip de sektörde bazı şeylerin düzelmediğini gördükçe küsmeye başladım. Şimdi de uyum sağlamaya çalışıyorum. Sağladım da aslında, artık bu tarz durumları önemsemiyorum...
◊ Küskünlüğünüz nasıl sona erdi?
- Türkiye özlemiyle...
◊ İnternette sizin için “çok cesur bir kadın” yazıyor, öyle misiniz gerçekten?
- Evet, cesurumdur.
KAYAHAN BANA “KORO KIZI GİBİSİN” DERDİ
◊ Bu zamana kadar yaptığınız en cesur hareket ne oldu?
- Dışarıdan sakin gözükürüm. Hatta ağır durduğum için Kayahan Abi bana “Koro kızı gibisin” derdi. Ondan gördüğüm seyirciye saygıdan dolayı öyle görünüyorum. Normalde parendeler atarım ama o yüzümü göstermem.
Emel (Müftüoğlu) mesela bir kere Metin’le (Arolat) bana gelmişti. Ertesi gün Emel’in sabah programına katılacaktım. Akşam onları görünce “Neden geldiniz, yarın zaten görüşeceğiz” dedim. Bu sefer başladılar “Sen parende atamazsın” demeye. “Niye böyle diyorsunuz” dedim ve parende attım. Meğer ben eve gelmeden, ekip bahçeye kamera yerleştirmiş. Ben programa gittim, bir baktım evdeki görüntüler, parendeler atıyorum! Öyle bir oyun yapmışlardı bana. Metin zaten beni hep gizli kameraya çekerdi. Ben de ona kızardım.
◊ Yaptığınız en çılgınca şey ne oldu bu zamana kadar?
- Miami’de bungee jumping yapmıştım. Uçma hissi çok güzeldi. Amerika’ya gittiğimde seramik sanatıyla da ilgilenmeye başlamıştım. Tabaklar, heykeller yaptım amatörce.
◊ Sanatçı yönünüzü görüyoruz ama özel hayatınızı hiç görmüyoruz. Bu bilinçli bir tercih mi?
- Özel hayata müdahale gibi geliyor aksi olması. Hiç magazinsel olmadım. Bana ayıp gibi geliyor. Çok göz önünde olmaktan hoşlanmıyorum. İnsanlar da alıştılar buna. Erkek arkadaşımla gündeme gelmek istemem, sanatımla gündeme gelmek doğru geliyor.
◊ Klibinizde hastalıklı bir aşk var. “Aşktan bir fazla” olan nedir?
- Erkek arkadaşımı Onur Özaydın canlandırdı. Normalde kadınlar kocasıyla ya da sevgilisiyle romantik film izlemek isterken adam maç seyretmek ister. Kadın, “Romantik bir yemek yiyelim” der, adam istemez. Ben de adamı iple bağlayarak istediklerimi yaptırıyorum.
BANA ‘ANAÇ SEVİYORSUN’ DERLER
◊ Siz gerçek hayatta da bu şekilde mi davranırdınız?
- Bana “Çok anaç seviyorsun” derler. Her şeyini düşünürüm erkek arkadaşımın. Kılık kıyafetinden yaptığı işe kadar destek olurum.
◊ Sizin için “asla yaşlanmıyor” da diyorlar. Bakım sırlarınız neler?
- Çok da bir şey yapmıyorum. 33 yaşında botoksa başladım. Kırışıklık olmamasını botoksa borçluyum. Geçenlerde de göz altlarıma minik dokunuşlar yaptırdım. Bu zamana kadar botoks haricinde bir şey yaptırmamıştım. Biraz da genetik, yaşıma göre iyiyim.
KENDi EGOM iÇiN ÇOCUK YAPMAMAYI SEÇTİM
◊ Aşk hayatınızla pek gündeme gelmiyorsunuz. Evlilikten de uzak kaldınız, sebebi nedir?
- Anne babası ayrı büyüyen çocuklardanım. Onun eksikliğini çok hissettim. O yüzden kendi kendime karar aldım, “Ben evlenmeyeceğim” dedim. Evlenirsem çocuk için evlenecektim. Bizim sektörde evlilikler uzun sürmüyor. Ben biraz tutucuyum aslında. Yaşamımda da öyleyim. Boşanmak istemem çocuğum varsa.
Bizim camiada bu dengeleri sağlamak zor oluyor. Çocukken “Ne olacaksın?” diye sorduklarında “Anne olacağım” derdim. En istediğim şeydi ama kendi egom için çocuk yapmamayı tercih ettim.
Annem bile “Git sperm bankasından al, öyle yap” dedi. “Yok” dedim, çünkü babasız da olmaz. O yüzden yapmadım. Bütün çocuklar benim çocuğum.
Özgürlüğüme de çok düşkünüm ben. Yaşam biçimime dikkat ederim ama bana baskı kurulmasını hiç istemem. Biraz ondan da korkmuş olabilirim.
METiN ÇOK iYi YÜREKLi BiR iNSANDI
◊ Metin Arolat’ın vefat haberi geldiğinde hastaneye ilk giden kişi sizdiniz. Acı haberi nasıl aldınız?
- Metinciğim benim en yakın arkadaşlarımdan birisiydi. Biz birlikte zor günler de geçirdik, güzel günler de... Her şeyimizi paylaştık. Kardeş gibiydik.
Ben Metin’i aradım, çünkü o gün şarkımı paylaşmış. Görüntülü aradım, menajeri çıktı. Ben sahnede zannettim. “Kaybettik” deyince şoke oldum, şaka sandım. Çünkü böyle anormal şakaları vardı. Beni kızdırmak için yapardı, sonra gülerdi. Durumun gerçek olduğunu anlayınca çıktım gittim.
Hastaneye gittiğimde hâlâ inanmıyordum. Ondan bir gün önce de bir arkadaşıma “Hayatta en güzel şey aslında kalp kriziyle ölmek. Ve hatta bizim için de sahnede ölmek” dedim. Sanki bunu evrene yaydım.
O yüzden de çok çok üzgünüm, kendimi suçlu hissediyorum bazen. Bunu ağzımdan çıkardım diye.
Metinciğim çok iyi yürekli bir insandı. Çekmedi, çektirmedi. Bir taraftan da şükrediyorum Allah’a. Sonuçta hepimiz öleceğiz.