Güncelleme Tarihi:
Biraz sonra, gece editörümüz İdris Arıkan telefonda, “Herkesi sırayla arıyorum, bir gariplik var” diye ilk bilgileri tekrar etti. Böyle durumlarda hep yaptığım gibi hızla Ankara temsilcimiz Hande Fırat’ın numarasını çevirdim, “Aradığım telefonlara ulaşamıyorum” dedi; daha da endişelendim.
12 EYLÜL’DEN KALANLAR
Şimdi kendi telefon kayıtlarıma bakıyorum. İlk endişeli mesajı 22.17’de atmışım o gece. Hemen arkasından da dış haberler müdürümüz Begüm Dönmez’in, köprüyü geçerken çektiği görüntüyü paylaşmışım. O dakikalarda 12 Mart’tan kalan çocukluk, 12 Eylül’den kalan gençlik anılarımın zihnimde canlandığını hatırlıyorum.
CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş’la defalarca konuştuk ilk anlarda. Ne olduğunu anlamaya çalıştık, arkadaşları harekete geçirdik, bir taraftan da yayında ne yapacağımızı konuştuk. Başak Şengül, ‘Akıl Çemberi’ programındaydı. Böyle durumlarda görüşü dinlenecek konukları vardı, onlarla Boğaziçi Köprüsü’nden gelen ilk görüntüler eşliğinde olağanüstü durumu konuşmaya başladı hemen.
Eşimle vedalaştım, taksiye atlayıp yola çıktım; eski alışkanlıkla aklıma geldi, şoföre, “Vatan Caddesi’ne bir girsene” dedim. Ve olayın gerçek boyutuyla ilk kez orada karşılaştım: İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün önünde yol kesilmiş, insanlar çoktan toplanmıştı. Daha sonra bu noktada çok ciddi çatışmalar yaşandığını anlayacaktık.
İşin ciddiyetine ilişkin ikinci bilgi, polis adliye muhabirimiz Hakan Tunç’tan geldi. Zar zor ulaşabildiği bir polis müdürü, “Silahlarımızı kuşandık, emniyete kapandık, ölmeden çıkaramazlar bizi” deyip kapatmıştı telefonunu...
YAYIN İYİ GİDİYOR
Yavaş yavaş Haber Merkezi ve Ankara Büro toparlandı. Her taraftan haber yağmaya başlamıştı artık.
Dışardan bakanlara garip gelecektir, yayıncılar için bir kere haber akışı başlayınca işler önemli ölçüde kolaylaşır aslında. Evet hepimiz gergindik, hepimiz tarihi bir gece yaşadığımızın bilincindeydik ama yayın rayına girmiş gibi gözüküyordu.
Hele, 00.37 gibi Hande Fırat, o müthiş habercilik becerisini bir kere daha gösterip, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, cep telefonu üzerinden ekrana alıp, gecenin kaderini değiştirecek açıklamalarını duyurunca, kendi kendime, “Yayın iyi gidiyor” demiştim.
‘ASKER DIŞARI’ SESLERİ
Yanıldığımı 2.5 saat sonra anladım.
Pencerelerimizin dibinden geçen bir helikopterin gürültüsüyle yerlerimizden sıçradık. Ve o andan itibaren CNN Türk, haberin kendisi oluverdi.
O gece boyunca inanılmaz sükûnetini korumayı başaran Başak Şengül, “Duyuyorsunuz askerler CNN Türk binasında” diye darbe girişiminin en kritik anlarından birini Türkiye’ye duyurduğunda saat 03.18’di.
Başta Erdoğan Aktaş olmak üzere bütün arkadaşlarımız, güvenlik görevlileri, askerlerin CNN Türk stüdyosuna müdahale etmelerini engellemek için mücadele etti. Bu mücadelenin bize kazandırdığı o değerli dakikalarda üç önemli şey başarıldı: Arkadaşlarımız, hiçbirine zarar gelmeden uzaklaştırıldı, ekranın kararmaması için önlem alındı ve Erdoğan Aktaş yakasına bir telsiz mikrofon takıp, binada neler olduğunu, boş stüdyo görüntüsü üzerine dakika dakika anlatabildi.
Ve sonra, bütün Türkiye’nin kaderini belirleyen şeyi biz de yaşadık.
İnsanlar hızla CNN Türk’ün imdadına koştu. Önce yüzlerce, sonra binlerce kişi, müthiş bir kararlılıkla, “Asker dışarı” sloganlarıyla binayı kuşattı. Ortalık iyice karışmış, askerler, göstericiler ve polisler arasındaki kovalamaca ve itiş kakış başlamıştı. Örnek bir dayanışmayla beni arayıp yayına alan 24 Haber kanalından Ardan Zentürk’e, bir taraftan da CNN’den Anderson Cooper’a yaşadıklarımızı anlatmaya çalışıyordum ki, bir el silah sesi duyuldu, bir mermi kovanı ayağımın dibine düştü.
Bu karmaşa neredeyse tam bir saat sürdü. Binayı basan askerlerin kontrol altına alındığından ve göstericilerin bina içinden çekildiğinden emin olduk, arkadaşlarımızı Haber Merkezi’ne geri çağırdık ama bu arada vakit kaybetmemek için Erdoğan’la birlikte kameraların karşısına geçtik ve yayını ‘normal’e döndürdük. İlk yaptığımız telefon bağlantılarından biri Başbakan Binali Yıldırım oldu ve Türkiye, darbe girişimine katılanların sanılandan çok daha yüksek düzeyde olduğunu ve hatta bir generalin de öldürüldüğünü o yayında öğrendi.
Bu saatlerden sonra, dünyanın çeşitli yerlerinden çok sayıda röportaj talebi geldi; yaşanan olayın boyutunu anlayamadıkları belirgindi, Türkiye’nin nasıl bir badire atlattığını anlatmaya çalıştım.
O SAATLERİN ARDINDAN
Beni en şaşırtan soru şu oldu: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yayına almaya nasıl karar verdiniz?” Hafızamı zorladım, bu konuyu kendi aramızda konuştuğumuzu bile sanmıyorum. Dahası, bir darbe girişimine karşı, Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, ülkenin seçimle gelmiş meşru liderlerinin, sivil siyasetin temsilcilerinin sesini duyurmaktan doğal ne olabilirdi?
Belki tarihte bir ayrıntı olarak kalacak, ama CNN Türk ve Doğan Medya ailesi, 15 Temmuz’u 16’sına bağlayan saatleri, ‘felakete gidişe bir çelme atmayı başardığımız, yayıncı sorumluluğumuzu hayata geçirdiğimiz gece’ olarak hatırlayacak.