Güncelleme Tarihi:
“Devrim sona ermiş değil. Biz İslam devleti istemememize rağmen İslamcıların nasıl bir rol oynayacağını bilmiyorum. Ruhlarımızın uyum sağlaması için zamana ihtiyacımız var. Hâlâ sokakta gülümseyen polislere inanamıyorum. Rüyadan uyanacağım ve dört bir yanda kameralarla karşılaşacakmışım gibi geliyor”.
Bu cümleler sandığınız kadar yakınınızdan gelmiyor. 21 yaşındaki Tunuslu sanat öğrencisi Mariem Chaari sarf ediyor bu sözleri.
Tam da ‘Yasemin Devrimi’nin ardından.
Mariem milyonlarca ‘Yeni Arap’tan biri... Değişimin altında imzası olanlardan.
Yeni Araplar, bu isimle bir kitap yazan Michigan Üniversitesi’nden Juan Cole’a göre 1977-2000 arası doğanlar... Onlara Y Kuşağı ya da Millenial (Bin Yıl) Kuşağı da deniyor. 400 milyon Arap’ın üçte biri bu kuşağın içinde. Çünkü Arap dünyası çok genç, bazı ülkelerde yaş ortalaması 24. (Kıyaslamak isteyenlere: Türkiye’nin yaş ortalaması 30.4)
LİBYA’NIN YARISI 18’İNDEN KÜÇÜK
Arap dünyasında nüfus patlaması 1850’de başladı. O tarihte 5 milyon olan Mısır nüfusu, 1900’de iki katına, 10 milyona çıkmıştı. 1950’deyse 20 milyona. Bunun nedeni en büyük ihraç malının pamuk olması ve pamuk hasadının küçük ellere ihtiyaç duymasıydı. Her çocuk, daha fazla pamuk demekti.
Bu arada ‘Penisilin’in bulunmasıyla ölüm oranları da düştü, nüfus artışı aşırı hızlandı, 1980’de 43 milyona, 2011’de ise 83 milyona ulaştı.
Libya’nın üçte ikisi Y Kuşağı’ndan oluşuyor. 2011’de Arap Baharı patladığında hepsi 35 yaşın altındaydı. Şimdi nüfusun yarısı 1986’dan sonra doğanlar.
Arap kuşağının yenilerinin ortak özellikleri çok: Karşılaştıkları en büyük sorun gittikçe artan işsizlik. Ebeveynlerine göre daha kentli, daha eğitimli ve sekülerler.
Bölgelerindeki diktatörlere meydan okuyorlar, verili düzeni kabul etmiyorlar. Ne ordu ne de imam; yepyeni, devrimci bir yol arıyorlar. Henüz bulmadılar ama ülkelerinde diktatörlüğe razı olmadıklarını da kanıtladılar. Juan Cole’a göre Yeni Araplar Cumhuriyet görünümü altındaki monarşileri ortadan kaldırdı; dünyayı değiştirdiler.
CUMALARI CAMİDE DEĞİL AVM’DE BULUŞUYORLAR
Y Kuşağı, Arapların bugüne kadarki en yüksek eğitim oranına sahip. Bölgede 1980 yılında okuma yazma oranı yüzde 50’ydi. Bugün yüzde 61.5. Ancak 15-24 yaş aralığına bakarsak rakam yüzde 80’e çıkıyor. Hatta Tunus, Libya ve Bahreyn’de yüzde 90’ı aşıyor. Ortadoğu ülkelerinde, orta ve üst sınıf gençler için camiler değil de Batılı tarzı olan alışveriş merkezleri cuma günlerinin buluşma merkezi oldu. Cuma namazına gitmek yerine alışveriş yapmayı tercih ediyorlar.
Arap GENÇLERİN MTV’Sİ MAZZİKA
2009’un başında Mısır nüfusunun yarısının cep telefonu vardı. Bir yıl sonra bu oran yüzde 75’e çıktı. Tunus’taysa 2009’da bile hemen herkesin kayıtlı bir cep telefonu bulunuyordu. (Türkiye’nin oranı yüzde 92.)
Araştırmalar Arap gençlerinin TV seyretmek ya da gazete okumak yerine interneti tercih ettiğini gösteriyor. Müzik, futbol ve sosyalleşme bölümleri bulunan ‘Maktoob’, 16-26 yaş arasındaki Arapların buluştuğu, en geniş katılımlı e-mail sitesi. Melody ve Mazzika gibi siteler Arap gençlerinin MTV’si konumunda.
Arab Social Media Report verilerine göre 2013 yılında Arapça konuşan 53 milyon Facebook kullanıcısı vardı. Bunların 10 milyonu 2012-2013 arasında üye oldu.
Ancak Juan Cole’a göre bölgedeki sosyal hareketlenmenin kaynağında yalnızca sosyal medyanın görülmesi Batı basınının abartması. Cole işsizlik, yüksek enflasyon ve siyasi özgürlüğe duyulan açlığın gösterilerin ardında yatan nedenler arasında internet kadar güçlü olduğunu söylüyor.
KENTLEŞMEDE NORVEÇ GİBİLER
Bu kuşağı şekillendiren yalnızca sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler değil. Ebeveynleri kırsalda yaşayan genç Araplar gittikçe daha fazla kentli oldular. Libya’da 1970’te yüzde 50 olan kentleşme oranı; 1985’te yüzde 75’e, 2010’da yüzde 80’e çıkıp Norveç ve İspanya ile eşitlendi. (Türkiye’de kentleşme oranı yüzde 76.)
Tunus’ta da 1970’te nüfusun yarısı kırsalda yaşıyordu, şu anda ise üçte ikisi kentlerde sürdürüyor yaşamını. İtalya ve Avusturya ile aynı oran.
Kentleşme oranının artmasında genç Araplar’ın yurtdışında çalışmaya eğilimli olmaları da etkili. 2008’de 1 milyon Tunuslu başka ülkelerde çalışıyordu.
YENİ ‘SOL’ ARAPLAR
Yeni Araplar kendi bölgelerindeki ‘Yeni Sol’u kurdular. Eski soldan hem fikir hem de organizasyon olarak farklılar. Eski sol, Nasır gibi kişiliklerin etrafında şekillenmişti. Yeni sol lider eksikliği yaşamıyor ama daha az hiyerarşiye sahip, daha eşitlikçi bir örgütlenmeyi benimsiyor. Sosyolog Saadeddin Ibrahim kitabın yazarı Cole’a kırdığı bir potu anlatıyor: “2011 Şubatı’nda Tahrir Meydanı’na girdim ve göstericilere ‘Beni liderinize götürün’ dedim. Uzun süre benimle alay ettiler”.
Eski sol, Leninizm’in peşinden gitmişti, Yeni Sol ise işçi sınıfını daha demokratik yollarla hareketlendirmeyi amaçlıyor. İşçi sınıfını desteklemelerinin yanında iş dünyasına düşman değiller, pek çoğu yeni internet şirketleri kuruyor.
Aileleri sol partilere üye olan gençler, bu partilere karşı güvenlerini kaybetti. STK’lara ve parti dışı örgütlenmelere katılıyorlar. Yeni Sol hareketlerinin bazıları liberal olarak görülse de daha çok Avrupa’nın sosyal demokratları ya da Amerikan Demokrat Partisi’ne eşdeğer düşünceler taşıyorlar.
Geçmişten aldıkları miras yok değil; çoğu Filistin davasını savunuyor, İsrail’e düşmanlık besliyor ve ABD’yi hor görüyorlar.