Güncelleme Tarihi:
◊ Yeni bir YouTube programına başladınız. Nasıl bir program “Çöz Beni Aşkım”, anlatır mısınız biraz?
- İnsanlar artık duygularını ifade edemiyor. Ne yazık ki pandeminin getirdiği aşırı durma hali, aşırı kaygıyı artırdı. Bu kaygıların sürekli olması insanda ölüm korkusunu, öldürme arzusunu açığa çıkartır. Bunu biz halkın içinde kavgalar, tartışmalar sosyal medyada linçler, ufacık bir hareketle küfür etme, bağırma, gerginlikler mutsuzluklar olarak görürüz. İstedik ki “Çöz Beni Aşkım”la insanlar hafta sonları bir etkinliğe katılır gibi gelsinler, orada tanımadıkları insanların da bir tehdit unsuru olmadığını, güvende olduklarını görebilsinler. Seyircilerin arasından bazı insanları seçiyoruz. O insanların hayatlarındaki problemleri drama ederek çözmeye çalışıyoruz. Burada her seyirci birbirinin aynası oluyor.
◊ İlişki problemlerini de çözmeye çalışıyorsunuz. Günümüzde ilişkilerde yaşanan en büyük problem ne?
- Kendimizde olan ilişkimiz. Aslında biz uzun yıllar annemizle, babamızla, kardeşlerimizle, sevgilimizle ve eşle dostla ilgili problemleri çözmeye çalıştık. Bir başkası ile ilgili olan problemi kendimiz çözemeyiz. Bizim asıl problemimiz, kendimizle olan ilişkimiz aslında. Çünkü kendimize tahammülümüz, kendimize saygımız, kendimizi sevme becerimiz eksik. O yüzden kendini tanımayan, yaşadığı o zor duyguların kaynağını geçmişte olduğunu görüp onlarla yüzleşemeyen, anne babasından, kültüründen, atalarından aldığı kötü duyguları kendi kaderi zanneden ve her olumsuz deneyimde “bu da böyleymiş” deyip geçen insanlara bir şey öğretmek amacımız.
◊ Eskiden televizyona çıkma arzusunda olan pek çok ünlü isim artık dijitale yönelerek kendi programlarını yapmaya başladı. Şimdi siz de YouTube programınızla sevenlerinizin karşısına çıkıyorsunuz. Nasıl değerlendiriyorsunuz yayın dünyasındaki bu gelişmeyi?
- Eskiden evet ünlü isimler ben de dahil televizyon ekranlarına daha çok çıkardık. Daha çok program yapardık. Şimdi YouTube ve diğer dijital platformlara çıkıyoruz. Tabii ki bunun sebebi insanın özgürlük algısı. Yani insan kendi içindeki dünyasındaki bağımlılıklarından kurtulursa özgürleşebilir. Televizyon ekranlarında insanlar istediği gibi konuşamıyor. Dijital platformlarda daha rahat ifade edebiliyoruz, daha cesur olabiliyoruz. Seyirci ile temas ediyoruz. Bu çok kıymetli ve yeni nesil dijital dünyada ve yeni nesli ünlü insanların şarkılarıyla yaptıkları işlerle yakalamaları da gerekiyor. Biz gelecekten beslenen insanlarız. Gelecek neslin duygularından, yeteneklerinden, ürettiklerinden besleniyoruz. Dijital dünyada daha da evde gibiyiz. O hissi veriyor. O yüzden kıymetli diye düşünüyorum.
YENİ BİR BEN MÜMKÜN
◊ Çalışmalarınızda insanlara “yeni bir ben mümkün” mesajı veriyorsunuz. Kısa zamanda kendimizden yeni birini yaratmamız mümkün mü gerçekten?
- Evet, çalışmalarımızda insana “yeni bir ben mümkün” mesajı veriyoruz. Çünkü biz yeni bir ben yaratmıyoruz. Aslında biz dünyaya gelmeden önce ne yazık ki bizi dünyaya getirecek kişiler, bizlerle ilgili hayaller kuruyorlar. Bir imaj oluşturuyorlar bizimle ilgili. Bunlar anne babalarımızın beyinlerinde proteinlere dönüşüyor. Yani biz onların beyninde bir imaj oluyoruz. Daha dünyaya gelmeden, onların bizi karşılama şekli var diyelim.
BİZİM PROGRAMDA CİNSİYET YOK
◊ İzleyici programınızı neden izlemeli? Diğerlerinden farkı nedir?
- Bizim programda cinsiyet yok, ötekileştirilmiş kavramlar yok. İnsan olarak bakıyoruz. Seyirci oradaki karakterleri izlerken, kendi içine dönüyor, kendi içindeki bir yerlere temas ediyor. Amacımız kafa dağıtmak değil; insanları kendinde tutmak, dikkatlerini kendi içine çekmek.
◊ Timur Harzadın’la düzenlediğiniz “Kendine Dönüş Kampı” da ilgi gördü. O nedir?
- Psikoterapist Timur Harzadın’la “Kendine Dönüş Kampı”na başladık, 3 aydır. Çok şükür çok yoğun bir ilgi gördü. Bizim kampın ilgi görmesinin sebebi, eğlence üzerine olmaması. Tabii ki eğlence kampı da çok kıymetli ama bizdeki amaç, aile dizimi yapabilmek. Aile dizimi çok zor bir çalışma. İnsanların problemlerini rahatça açabildiği ve o problemlerin drama edildiği bir alan. Orada çok gerçek duygular yaşıyorlar. İnsanlar kötü duygulara tahammül etme yeteneklerini geliştirmeyi bildikçe güçlü olur. Onlardan kaçtıkça değil. Kampta bununla ilgili dramanın ve sanatın kullanıldığı çalışmalar yapıyoruz. Üç gün sürüyor kampımız.