Güncelleme Tarihi:
Her yer drone dolacak: Sindelfingen Tasarım Merkezi’ndeki ikinci saatimde gözüme bir gözlük, kulağıma bir kulaklık takıp beni adeta 2030’a ışınladılar. Üç boyutlu bir film izliyor gibiydim. Şehirde geceydi. Hayatımda gördüğüm en büyük, en görkemli,
en ışıklı gökdelenler geceyi aydınlatıyordu. Kafamın üzerinden siyah,
Xyarasaya benzer makineler
uçuyordu. Korktum. “Bunlar nedir?” diye sordum. Drone’larmış. Çok yakında evrak taşımacılığı bile bu drone’larla yapılacakmış.
Oto-pilot geliyor: Yeni otomobil teknolojisinde uçaklardan görüp, hayal kurduğumuz oto pilot sürüş moda çok yakında geliyor. Gelecekte otomobil sizi gideceğiniz yere kendi götürecek. Siz arabadan indiğinizde gidip kendi kendine park edecek, bir tuşa dokunduğunuzda park yerinden çıkıp yanınıza gelecek. Yeni nesil akıllı otomobillerin bir güzelliği de yayalarla iletişime geçmesi. Örneğin kırmızı ışıkta geçen birini gördüğünde hemen duruyor, önce nazikçe yayadan geri gitmesini rica ediyor.
Uçan araba hazır: Tasarımı farklı farklı olmakla beraber teknolojisi, genel hatlarıyla tamammış. Ve fakat sorun hava trafiğine çözüm bulmakmış. Uzmanlar en geç 2050’ye kadar arabaları uçuracaklarını söylüyor.
İleri değil, duygusal teknoloji: Otomobilin bünyesinde barındırdığı ileri teknolojiyi görünüme yansıtırken aynı zamanda duyguları da harekete geçirme hesabı yapıyorlar. Dört ana kural var: Tasarım çekici olacak, zekice uygulanacak, her daim ateşli görünecek, havasından geçilmeyecek.
İleri teknolojiyi görünüme yansıtırken duyguları da harekete geçirme hesabı yapıyorlar.