Güncelleme Tarihi:
Sekiz yaşında oyunculuk yapmak bir çocuğun verebileceği karar değil. Siz ailenizin proje çocuğu muydunuz?
- Hayır, aksine babam işin zorluklarının farkında olduğu için yapmamı istemedi. Ama sonuçta ben zaten oyunculuk dünyasının içinde büyümüştüm.
Neden?
- Annem ve babam Devlet Tiyatrosu sanatçısı. Ben de kuliste doğdum sayılır. Küçük yaştan itibaren hep yanlarındaydım. Turnelerine katıldım.
Öyle mi keşfedildiniz?
- Sekiz yaşındayken, ailemin İsviçre’den bir yönetmen arkadaşı, yeni çekeceği film için benim yaşlarımda bir çocuk oyuncu aradığını söylemiş. İlk işim Esen Işık’ın ‘Babamı Hırsızlar Çaldı’ adlı film oldu. İsviçre ve Fransa’da gösterime girdi. Cannes’da ‘Orta Metraj’ dalında ödül aldı. Para değil, oyuncak karşılığı oynadım. Ardından 14 yaşına kadar oyunculuk yapmadım. Tesadüfen bir ajansa kaydolduktan sonra ‘İki Aile’ dizisine başladım. Emre Kınay ve İclal Aydın’la... İki sene sürdü. O iş benim için dönüm noktası oldu. Orada mesleğimin bu olacağına karar verdim. 18 yaşında Mimar Sinan Üniversitesi’ne girdim, beş yıl konservartuvar eğitimi aldım ve mezun oldum.
Çocuk yaşta tanınır olmak hayatını nasıl etkiledi?
- Beni kurtardı...
Nasıl?
- Ergenlik dönemlerinde karakter tam oturmuyor, biraz mutsuzdum. Kendime güvenim açısından birey olma yolunda bana avantaj sağladı. Farkındalığı yüksek bir genç olmama yardım etti.
Çocukken yıldızı parlayıp yok olan çok isim var. Siz de özel kanalların ve dizilerin çok fazla olmadığı bir dönemde tanındınız. Büyüdükçe şöhreti kaybetme duygusu yaşadınız mı?
- Hiçbir zaman şöhret olma sevdam, kaygım olmadı... Hâlâ da öyle. Tabii herkes tanınmak, sevilmek ister ama benim esas kaygım kendimi anlatabilmek, saygı görebilmek ve yaptığım işi beğendirmekle ilgili. O yaşlarda benim için şöhretin tek sıkıntısı kendime güvensizliğimden kaynaklıydı. Kızlar benimle sohbet etmeye başladıkları zaman, ‘Acaba sadece dizide oynadığım için mi benimle konuşuyorlar’ diye düşünürdüm. Bu yüzden hep duygusal olanı aradım. Ancak o dizi bittikten sonra bir sevgilim olabildi. Anlayacağın uzun zaman yalnızdım.
HER GEÇEN GÜN DIŞ GÖRÜNÜŞE DAHA FAZLA ÖNEM VERİLİYOR
Kendimle derdim var. Yaptığı işe güvenemeyecek noktada olup yine de bu işi yapanlar var. Sadece bu sektörde biraz daha duyarlılık olsun istiyorum. Burada aslında işine saygı duymayıp ticarete dökenlerden bahsediyorum. Yeşilçam’daki gibi devam etmiyor bir şeyler. Oyunculukta her geçen gün dış görünüşe daha fazla önem veriliyor.
Dizide ‘Şehzade Kasım’ rolünde oynuyor.
TARİHTE BENİ EN RAHATSIZ EDEN KARDEŞ KATLİ
Tarihle aranız nasıl?
- Aslında tarihe hiç ilgi duymadım. Ezberci eğitim sisteminde tarih bilgilerini hep ezberleyip unuttum.
Tarihe bu kadar uzakken şehzade rolüne hazırlanmak zor olmadı mı?
- Hayalim bir dönem işinde rol almaktı. Geçen yıl okulum bittikten sonra ‘Kösem’in çekileceğini duyup bıyık bıraktım. Bekledim, bekledim... Ama haber gelmedi. Tam bıyıkları kestim, görüşmeye çağırdılar. Bu sefer yaş olarak uygun bulunmadım. O arada Sofya Film Festivali’ne giden ‘Kar’ isimli bir sinema filminde oynadım. Kasımda Altın Portakal’da yarışacak ve vizyona girecek. Ardından ‘Woyzeck’ isimli tiyatro oyununda yer aldım. Ve Kösem’in bu sezonu için çağrıldım. Şehzadeler arasındaki tek esmer olan ‘Kasım’ rolü bana geldi. Şehzade Kasım’ın hayatına dair birçok kaynak okudum. Ardından kılıç kullanmayı ve ata binmeyi öğrettiler. Ok atmaya başladım.
Tarihin içine girdikçe sizi şaşırtan ya da rahatsız eden bir şey oldu mu?
- Kardeş katli. Kurunun yanında yanan yaşlar... Herkes diken üstünde ve bıçak sırtı yaşıyormuş.
O dönemde yaşasanız kim olmak isterdiniz?
- Ben de kendime “O dönemde yaşamak ister miydim?” diye soruyorum. Herhalde çok iyi kılıç kullanan bir şehzade olmak isterdim. Çünkü o gücü oynarken bile hissediyorsun.
Sizi dizide hep kostümle görüyoruz, ilk defa karşımıza böyle çıkıyorsunuz. “Ben de buradayım” mı demek istediniz?
- Hiçbir zaman öyle bir kaygım olmadı. Dediğiniz gibi dönem dizisinde yer aldığım için genelde sosyal medyada dizi fotoğraflarına aşina olan izleyicimiz, bu kez bu fotoğraflarla farklı bir Doğaç’la karşılaşmış olacak. Çekim sırasında başka biri olmayı seviyorum.
Yıldız’ı, 15 yaşındayken oynadığı ‘İki Aile’ dizisinden hatırlıyoruz.
DÜNYAYI GEZMEK İSTİYORUM
- Babam Zonguldak, annem Erzincanlı. Ben İstanbul’da doğdum. Ardından Trabzon’a gittik. Dört sene orada yaşadım. Sonra İstanbul’da büyüdüm. Babamla tiyatro turnelerine çıktım. Sahne arkasında dekorları bile yaptım.
- Anne ve babam ben 11 yaşındayken ayrıldı. Ben bazen annemle, bazen babamla yaşadım. Babamın ikinci eşinin bir kızı vardı. Onu kardeşim gibi benimsedim. Paylaşmayı da onunla öğrendim.
- Haluk Bilginer, Okan Yalabık, Emre Kınay ve Serkan Keskin’in oyunculuklarını çok beğeniyorum. Yeşilçam filmlerini izlerken asla sıkılmıyorum. Reha Erdem, Ferzan Özpetek ve Nuri Bilge Ceylan sinemasında olmayı çok isterdim.
- Bundan sonra tek hayalim yaptığım işi sürdürmek. Heyecanımı kaybetmeden çalışmaya devam etmeyi çok istiyorum. Oyuncu olarak tatmak, görmek, yaşamak çok önemli. Dünyayı gezmeyi istiyorum.