Güncelleme Tarihi:
1- Tom ve Jerry
Bu ikili birbirlerinin kafasını, gözünü kırma hikayesi 50’li yıllara kadar uzanır. Bizler ise TRT sayesinde 80’lerde tanıştık kendileriyle. Aralarında sevgi mi nefret mi olduğunu bir türlü anlayamadığımız bu kedi-fare arkadaşlar, mahalle oyunlarından kalma yara bere izlerimizin birçoğunun sebebidir.
2- Voltron
‘Birlikten güç doğar’ fikrini hepimize daha çocukken aşılayan bu galaktik robot, ayrıca ışın kılıcını da hep en sona saklayarak sabır ve metanet gibi duyguları bize öğretmiştir. Pazar sabahları uyanma sebebimiz olan bu çizgi film izlendikten sonra sokağa çıkılır ve en yakın arkadaşlarla bir köşede Voltron oluşturulurdu. O oluşan Voltron’u da yıllar kolay kolay yıkamazdı ta ki metrobüs icat olana kadar.
3- Tsubasa
Şimdilerde Messi’yi izlerken içimizde buruk bir çocukluk özlemi duyuyoruz ya. İşte nedeni o bitmek bilmeyen sahada, saçlarını savura savura koşan büyük topçu Tsubasa’dır. Yenilgi yüzü görmeyen takımıyla, garibim Japon liginde kırılmadık rekor bırakmayan kartal vuruşu ustası yüzünden sandık ki başarılı olmak için çok özel yeteneklere sahip olmak gerekiyor. Halbuki Wakamayashi kadar top çevirsek yetermiş.
4- Yakari
Yakari, atı Şimşek ve neşeli kunduz ailesiyle birlikte bizleri meşgul eden sakin maceraları ile aslında ne kadar haklarımız çiğnenmişse de elimizde kalan son hayat enerjisiyle güzellikler düşünmemiz gerektiğini bize aşılayan çizgi filmdi. Gerek jenerik müziği, gerekse de naif yan karakterleriyle sanki o mezalimler yaşanmamış da, olan biten her şey basit olaylarmış gibi bizleri televizyon karşısında bazı şeylere alıştırıyordu.
5- İskeletor
Dünyanın en güçlü adamı He-Man ile ne derdi olduğu tam anlaşılamamış bu zayıf bedenli karakter yine de ısrarla her bölüm kötülük peşinde koşmakta ısrarcıydı. Bin çeşit tipsiz arkadaşıyla sonunda He-Man ve Atılgan’ın gazabına uğrayacağını bilerek maceralara koşan İskeletor, az biraz zayıf tüm ergen yaştakilerin lakabı olarak rekorlar kitabına girmeyi zorlamıştı.
6- Clementine
İşte geldik hayal etmenin bize çok da bir şeyler kazandırmayacağını bas bas bağıran çizgi filme. Clementine, muhteşem bir jenerik müziği ile başlar, alevler içinde bir melek ile taçlanır ve hiçbir şey olmamış gibi biterdi. Bu çizgi film sayesinde umut etmekten, hayal kurmaktan uzak durur olduk. Halbuki izleyince tam tersi hisler ile dolup taştığımızı zannediyorduk. TRT belki de istemeden hepimizi bir yöne doğru itiyordu ama ne yöne doğru olduğunu halen anlayamadık.
BU HAFTA SİNEFİL'DE HER ŞEY MÜMKÜN!