Güncelleme Tarihi:
ÖLDÜKTEN SONRA CANLI YAYINA ALACAKLARDI
24 Mayıs 2014'teki Çanakkale depreminin ardından benim cebimden babamı aradılar. Babam zaten benim hattımı kullanıyordu. Vefat edince de geri almıştım. Telefonun ucundaki kız, bir haber kanalından aradığını ve babamı canlı yayına bağlamak istediğini söyledi. "Maalesef henüz böyle bir teknoloji icat edilmedi hanımefendi" cevabını alınca şaşırdı. Babamın bir yıl önce vefat ettiğini söyleyince de panikleyip, yanındakilere kısık sesle "Ölmüş, ölmüş" dedi. Ardından da benden özür dileyerek telefonu kapattı.
- Babanızın “en seksi erkek seçilmesi” çok konuşulmuştu. Bu unvana yorumunuz nedir?
Açıkçası kim seçti, nasıl seçti biz de bilmiyoruz. Sanırım herhangi bir anket de yapılmamış. Bir gazetenin bu sıfatı yakıştırmasıyla başlamış. En ilginci ise annemin tepkisiydi. Annem “Valla ben 30 sene bir seksiliğini görmedim” dedi. Babamın en seksi erkek seçilmesi, Cem Yılmaz’a bile espri konusu oldu. “Adam çıkıp açıklama yapsa, ‘Hadi ordan seksi! Yürü!’ diyeceğiz” diye espri yapmıştı.
- Depremden sonraki dönemde, başta medya olmak üzere kamuoyunda gözler hep üzerinizdeydi. Bu süreçte başınızdan geçen ilginç bir olay var mı?
O dönem babam popstar gibiydi. Nereye gitse, ne yapsa peşinde bir medya ordusu vardı. Onun popülaritesinden dolayı bizim de başımıza enteresan işler geldi elbette. Bunlardan birini, 17 Ağustos depreminden 3-4 gün sonra İznik’teki yazlığımıza gittiğimde yaşadım. Halbuki İznik de fay hattı nedeniyle riskli bir bölgeydi. Ama benim İznik’e gittiğimi duyan diğer yazlıkçılar da oraya akın etmişti. Ben İstanbul’a dönünce de peşimden geri gelmişlerdi. Benzer bir durumu askerdeyken de yaşadım. Ocak 2000’de askerliğimi yapmak için İzmit’e gidince yerel gazeteler “Rahat uyu İzmit” diye manşet attı. İlginç bir olay da Mersin’de başıma geldi. Mart 2011'deki Japonya depreminden hemen sonra iş için Mersin'de denize bakan bir otel odasında kalıyordum. Haberlerde babamı gördüm. Türkiye'de tsunami olma ihtimaline ilişkin bir soruya, "Ancak Akdeniz'de tsunami olabilir" diye yanıt verdi. Bunun üzerine nedensiz bir endişe yaşadım ve resepsiyonu arayarak, "Odamdan gayet memnumum ama televizyondaki uzmanları dinleyince huzursuz oldum. Daha üst katlardan bir oda rica edebilir miyim?" diye sordum. İsteğimi kabul ettiler. Ancak beş dakika sonra oda telefonum çaldı. Resepsiyondan arıyorlardı. Ahmet Mete Işıkara'nın oğlu olduğumu öğrenmişler. "Yoksa babanız size bir şey mi söyledi? Sizin oda değiştirmek istediğinizi duyan diğer müşterilerden de aynı talepler gelmeye başladı. Bizi bilgilendirebilir misiniz?" diye sordular. Kendilerini bir şey bilmediğime ikna edip sakinleştirmekte epey zorlandım.
- Bu popülaritenin getirdiği handikaplar da oldu mu?
Aslında genelde hep olumlu yansımalarını yaşadık. Bir vaka hariç. Annem babam Kandilli'ye taşınınca, 2003’te Topağacı'ndaki evi satmaya karar verdik. Evi emlakçıya verdik ancak aylarca satamadık. İnsanlar evi geziyordu, beğeniyordu ama almıyordu. Meğer gelenler, emlakçının eşi dostuymuş. Sahibinden satılık ilanı koyunca, birkaç gün içinde sattık. "Işıkara evini satarsa, burası depreme dayanıklı değil imajı doğar. Emlak piyasası etkilenir" düşüncesiyle bizi oyalamışlar.
ERDOĞAN BİZZAT ARADI
Ölümünün ardından dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan bizzat telefonla aradı. Birçok siyasi parti lideri taziye mesajı yayımladı. Babamın cenazesi Topağacı Yokuşu’ndan Teşvikiye’ye çıkarılırken, araçtaki fotoğrafını gören insanlar ellerini açıp dua ediyordu. Ne kadar sevildiğini orada da bir kez daha gördük. Cenazesini kıldıran imam, “Deprem gibi soğuk ve korkutucu bir olayı, dede gibi sıcak bir unsurla birleştirebilen tek insan” dedi.
Cengiz Özbek