Güncelleme Tarihi:
◊ Yeni albümünüz “İz Düşümü” çıktı. İlk klipler “Davacıyım” ve “Bana Fark Etmez” şarkılarına geldi. Albümdeki 7 şarkının tamamının müziğine, 5’inin de sözlerine imza atmışsınız. Merak ediyorum; her şarkınızın arkasında derin bir hikâye var mı?
- Şarkılarımın her birinin arkasında çok sağlam bir hikâye var. O sağlam hikâyeler olmadan Türkiye’de uzun yıllar müzik yapmanız pek de mümkün değil zaten.
Şarkının kayıt süreci var, ondan önce bir hazırlık dönemi var ama ondan da evvel, o şarkıların üretimi sırasında sizden o duyguların çıkmasına sebep olan koca bir ömrün birikimi var. Siz o birikimle şarkıyı yaratacak sürece giriyorsunuz aslında. Dolayısıyla ben bu şarkılara ömür boyu hazırlandığımı düşünüyorum. Bir de bu şarkıları yapmak için doğmuşum gibi bir ruh hali var bende... Bu albümün ismi de bana hoş geliyor; “İz Düşümü”. Bu dünyadan gelip geçeceğiz hepimiz. Şarkılarınla bir iz bırakıyorsun dünyaya.
◊ Ve o sağlam hikâyelere sahip şarkılarla 35 yıldır hayatımızdasınız. “İz Düşümü” albümünüzdeki tüm şarkıları keyifle dinledim ben, hatta geçen hafta köşe yazımda da yer verdim albümünüze...
- Sizin o yazınız bende bir çözülme yarattı... Ben, kariyerime başladığım andan itibaren gerilimli bir kişilik olduğumu biliyorum. Bir 20-30 sene “Sanatçı mı olacağım, insan mı olacağım” gerilimini yaşadım. Çok ciddi bir şekilde gidip geldim.
Ve kendi kafamda çözdüm bunu. Sizin yazınızda kullandığınız “Kalbi kırılanlara Çelik iyi geliyor” başlığını görünce de; “İşte” dedim, “benim insan mı olacağım, sanatçı mı olacağım gerilimimde nihai olarak varmak istediğim yer burasıydı”...
“Sanatçı mı olacağım, insan mı olacağım” gerilimi şizoit bir ikilik, benim aradığım ise bütünlük, birlik. Ama bu çok uzun yıllar süren çok samimi, sahici bir gerilim. Üstelik de hiç kolay değil ve sizin röportaj başlığı ile ben uzun yıllardım aradığım cevabı buldum.
“Olacak mıyım, oldum mu, ben şuyum, ben buyum” gibi çözümsüz gerilimleri bırak da biri sana ne olduğunu söylesin! Kalplere iyi geliyor musun? Bu benim söyleyebileceğim, belirleyebileceğim, kendime verebileceğim bir rütbe, pâye değil. Toplum, başkaları, arkadaşlarım, dostlarım benden razı mı? Benim söylememle olmuyor, beni başkaları belirlemeli. Kullandığınız başlığı bir gördüm, “Ben buyum, ben bunun için yaratılmışım” dedim. Benim bu gerilimli kişiliğimin, var oluşumun nedeni o...
◊ Siz var oluş sancısı çekmişsiniz sanırım. Bu da sağlıklı ve sorgulayan bireylerin yaşayacağı bir durum bana kalırsa...
- Var oluştaki bu gerilimi bütün yazarlar çok iyi bir şey olarak görüyor aslında. Peki bazıları ne anlıyor; sorunlu kişilik! Bir röportajda “Ben gerilimli kişiliğim” dediğinizde birilerinin anladığı ‘sorunlu kişilik’ken, diğer yandan yazar kitlesindeki anlamı, karşılığı çok olumlu... Sonuç olarak başlığınızı gördüğümde kendimi çok iyi hissettim.
KARİYERİMİN DORUK NOKTASINDAYIM
◊ Nasıl hissediyorsunuz bugün müzik kariyerinizde kendinizi?
- Her şeyden önce ben değiştim! Şarkı gerçek oldu. (Gülüyor) Bizim çıktığımız dönemde kalibresi çok yüksek sanatçılar vardı. Beraber yol yürüdüğümüz müzisyenler çok iyiydi. Nihayetinde şimdi bulunduğumuz yerdeyiz. Ben kendimi şahane hissediyorum. Bunu beni övün anlamında söylemiyorum. Mesleki olarak kariyerimin doruk noktasındayım. Geride bıraktığım 35 senem, 25 albümüm, kitaplarım, yazılarım, düşüncelerim, fikirlerim var. Hepsinden önemlisi bugün “Çelik şarkıları kalbe iyi geliyor” gibi bir başlık çıkıyor. Şarkılarım kalplerde yer buluyor. Şarkılarımı topluma emanet edebilirim artık.
◊ Şarkılarınızın tutmasının bir nedeni de insanların o sözlerde kendilerinden bir şey bulması, değil mi?
- Herkes şarkılarda bir şey buluyor. Konserde dinleyicilerime dedim ki; “Hepinizin önünde diz çöküyorum, bugüne kadar sizinle beraber geldim, şarkılarımı sizin kalbinize emanet ediyorum”. Bu konuşmanın başlığı o; şarkılarımı sizin kalplerinize emanet ediyorum.
TANIMADIĞIN İNSANLAR SEVİP KONSERE GELİYOR
“Hiç tanımadığınız insanlar sizi sevdiği için konserinize geliyor. Ben iki evlilik yaptım. Yeri geliyor evliliğinde eşinle anlaşamıyorsun, hiç tanımadığın adam niye sevsin seni? Ama seviyor. Yozgat’tan, Siirt’ten, Antalya’dan, Trabzon’dan, İzmir’den kalkıp geliyor, para verip bilet alıyor, ayağa kalkıp seni alkışlıyor. Ben nasıl olmalıyım sence? İşte bu nedenle şahaneyim.”
BU KADAR UZUN SÜRE VAR OLMANIN YÖNTEMİ VAR: TOPLUMU GÖZLEMLEMEK
◊ Yeni albümünüzdeki şarkılardan “Ersin”in sözleri çok dikkatimi çekti. “İddia etme Ersin, Allah cezanı versin” diyorsunuz. Ne yazdırdı size bu şarkıyı?
- 35 yıldır hayatımızdasınız” dediniz ya, bu kadar uzun süre var olmanın bir yöntemi var aslında. Bunu Türkiye’de en iyi yapan kişilerden biri de Cem Yılmaz; çok iyi gözlemliyor. Günceli takip etmeden, toplumsal okumaları doğru yapmadan 35-40 sene var olamazsınız. Şarkıda “İddia etme Ersin, seni en zayıf noktandan yakalarlar” diyor. Biz iddiacı kişilikteyiz. Kardeşim, bu kadar iddia bizi gerer. Ve biz çok gerildik.
◊ Türk müziğinde bir İzel-Çelik-Ercan gerçeği var. Yıllar sonra yeniden bir araya gelip turneye çıktınız.
- Poll Production ile 30 konserlik anlaşma yaptık. 17 Eylül’e kadar aralıksız konserlerimiz var. 30 konser bittiğinde her şey tekrar gündeme alınacaktır...
◊ Nasıl geçiyor konserleriniz peki?
- Benim konserlerde gördüğüm şey; bir nesil sanki 90’lı yıllara ışınlanmış gibi izliyor bizi. Ve o tarihlerde yaşadıkları huzuru yeniden buluyor.