Güncelleme Tarihi:
New York merkezli New Brooklyn Tiyatrosu mekâna özel oyunları ve sonrasında söyleşi modeliyle fark yaratan ünlü bir tiyatro topluluğu. Uyarlamasını Nelson, Stern ve Jonathan Solari’nin yaptığı ‘Vişne Bahçesi’nin galası perşembe akşamı mahallelinin, sanatçıların ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşti. Bu akşam ve haftaya çarşambadan cumartesiye sergilenecek oyunun biletleri çoktan tükendi. Fakat merak etmeyin tiyatro ekibi kimseyi kapıdan çevirmiyor, sahnenin önüne bir minder de sizin için atıveriyor. Tiyatronun başladığı saatte orada olmanız kâfi. Jeopolitik konumu manidar tiyatroyu bulmakta zorlanırsanız, Yedikule’de Ahmet Amca’nın incir tezgâhını sorun. Bostanındakileri sattığı kapının eşiğinde tiyatro var! Ağaç dallarını aralayın ve içeri buyurun.
BOSTANCI DA OYUNCU
Brooklyn’den İstanbul semasına uzanan oyunun perde arkasında da aynı korku var: Kentlerdeki yeşil alanı ve onların bekçisi haline gelen Ahmet Amca’ları yitirme korkusu. Kentsel dönüşüm uğruna kültür ve tarih değerlerinin kurban edilmemesi için buradalar. Sanayileşmeye çalışan Rusya’da, ‘Vişne Bahçesi’ni yitirmenin trajikomik öyküsünü bostana uyarlayan tiyatronun yönetmeni Jonathan Solari temmuz ayından beri İstanbul’da fakat projenin üzerinde ekim ayından beri çalışıyor. “Burada yapmaya çalıştığımız ne kadar çığır açar bilmiyorum fakat bostanın tarihselliğini korumak adına bir diyalog süreci başlatmak için buradayız” diyor. Solari’nin Yedikule bostanlarından haberdar olmasıysa Harvard Üniversitesi’nde Osmanlı Tarihi üzerine doktora yapan Aleksandar Sopov’a uzanıyor.
Uyarlamasını Nelson, Stern ve Jonathan Solari’nin yaptığı ‘Vişne Bahçesi’nin galası perşembe akşamı mahallelinin, sanatçıların ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşti. Oyun 23 Ağustos’a kadar bostanda sergilenecek.
Ortadoğu’daki bostanların izini süren Sopov’un Yedikule’yle ilişkisi sadece akademiyle sınırlı değil: Bostanı yıkmaya gelen buldozerlerin önüne yatmışlığı, girdiği mücadelenin uğruna rantın peşindekilerden gelen ölüm tehditlerini kulak arkası etmişliği var. Sopov’a göre Yedikule bostanları “Bir tarım tarihini ve kültürünü yaşatıyor. ‘Yedikule marulu’ 1950’lilerin yemek kültürünün vazgeçilmeziyken bugün bulamıyorsunuz. En vahimi de Ahmet Amca gibi insanların bostanla birlikte yitecek olması. Geçmişten bugüne yanan meşaleyi taşıyan onlar”.
Nüfusun toprakla uğraşmaya, doğayla iç içe olmaya bu kadar hasret kaldığı metropol New York’ta bu tür ilanlar rağbet görüyor. Vassaf, “Eğer dikkat etmezsek İstanbul’un geleceği de farklı değil” diyor. Çehov ‘Vişne Bahçesi’ oyununu yazdığında bu bahçeleri korumak için kimse yoktu. Ancak aradan geçen 150 yıl bize bir şeyler öğretmiş olmalı, bugün artık bostanlarımızı koruyabilmeliyiz” diye de ekliyor.