Güncelleme Tarihi:
Önceki yıllarda barış ödülü alan isimlerin geleneksel buluşması için bu yıl Nelson Mandela’nın ülkesinin seçilmesi tesadüf değil. 14’üncü Nobel Barış Zirvesi’nden, geçen yıl yaşamını yitiren Mandela’nın ruhuna selam çakmaktı niyet. Olmadı... Güney Afrika Cumhuriyeti, Nobel’in sembol isimlerinden 14’üncü Dalay Lama Tenzin Gyatso’ya vize vermemekte direndi ve işler değişti. Nobel Barış Zirvesi Genel Sekreterliği’nin son dakikaya kadar gizli yürüttüğü vize diplomasisinden sonuç alınamayınca, zirve katılımcıları tek yürek olup Güney Afrika’yı boykot etti. Zirvenin başka bir ülkeye taşınmasına karar verildi.
Nihayetinde yaklaşık bir ay gecikmeyle zirve, geçen hafta Roma’da yapıldı. Dalay Lama’nın ruhani otoritesini tanımayan ve onu Tibet’in ayrılığı için siyasi faaliyetlerde bulunmakla suçlayan Çin, bu süreçte elbette İtalya nezdinde de benzer bir diplomatik baskı uyguladı. Ne var ki bu baskı İtalyan hükümetine işlemedi.
PAPA NEDEN MESAFELİ?
Dalay Lama anlatıyor: Temel insan haklarının teşvik edilmesi için seküler bir yaklaşım lazım.
Bu kez Çin’i karşısına almak istemeyen kurum tuhaf bir biçimde Vatikan oldu. Papa Francesco, Dalay Lama’ya randevu vermedi. Hatta Vatikan’dan gelen açıklamalar Papa’nın Dalay Lama’nın İtalya’yı ziyaret ettiğinden neredeyse bihaber olduğu kanaatini uyandırıyordu. Katolik Kilisesi’nin Çin’le ne hesabı var ya da ruhani liderler liginde ne tür rekabet dönüyor, Allah bilir! Yoksa Papa “Tek tanrılı dinden olmayan bizden değildir” mi demiş oldu; belli değil.
Dalay Lama zirvede net konuştu: “Eğitim sistemlerimizi değiştirmek şart. Dünyada 1 milyar insan ‘Hiçbir dini inancım yok’ diyor. Bunlar arasında dinlerin yozlaşmış olduğunu düşünenler çoğunlukta. Temel insan haklarının teşvik edilmesi için seküler bir yaklaşıma ihtiyaç var. ‘Seküler’ ifadesini Hindistan’daki gibi tüm din ve inançlara karşı önyargısız saygı göstermek anlamında kullanıyorum.”
Zirvede sahne üstünlüğü kesinlikle kadınlardaydı. İranlı Şirin Ebadi, Yemenli Tevekkül Kerman, Amerikalı Jody Williams sesi en gür çıkan Nobellilerdi. Aynı günlerde Stockholm’de ödülünü kucaklayan en genç Nobelli Malala’ya da selam gönderdiler.
IRA İLE BARIŞIP NOBEL’İ ALAN SİYASETÇİDEN ERDOĞAN’A TÜYOLAR
Nobel Zirvesi’nde bizdeki çözüm sürecini yakından takip eden bir siyasetçiyle, Kuzey İrlanda’ya barışı getiren isimlerden David Trimble ile de görüştüm. Trimble, savaşı bitiren ‘Hayırlı Cuma Anlaşması’nın müzakerelerine Ulster Birlik Partisi lideri olarak katıldı, uzlaşmada aktif rol oynadı. Barış anlaşmasının önünü açtıkları için 1998’de siyasi rakibi Katolik İşçi Partisi lideri John Hume ile birlikte Nobel Barış Ödülü’nü paylaştı. Trimble görüşmemizde, Türkiye’deki barış sürecinin başarısı için tüyolar verdi. “Önümüzdeki 5-10 yıl içinde Nobelliler olarak yıllık buluşmanızda Erdoğan ile Öcalan’ı aranızda görseniz şaşırır mısınız” diye sordum, yanıtı özetle “Barışı başarırlarsa neden olmasın” oldu.
TRİMBLE’IN MÜZAKERE TAKTİKLERİ
* IRA’dan isimlerle değil el sıkışmak, aynı odada oturmak istemediğim zamanlar oldu. Karşınızda katillerin olduğunu bilmek nefretinizi kabartabiliyor.
* Düşmanınızla yüzleşmek kolay değil ama barıştan yana tavır almaya başladıklarını görünce nefretinizi arka plana atıp yutkunmayı öğreniyorsunuz.
* Şu anda tuhaf görünen çok şey normalleşecektir. Enver Sedat’ın İsrail ile Camp David Anlaşması’nı imzalayıp Nobel alacağını kim tahmin edebilirdi?
* Üçüncü tarafların yardımı işe yarıyor. Sorunun uluslararası bir boyutu olduğunu düşündüğümüz için üçüncü gözü kabul etmiştik.
* Eğer karar verici pozisyondaysanız risk alacaksınız. Elbette her siyasetçi riskleri minimize etmek ister. Ben kısa vadede doğru hamlelerde bulundum ama sonradan seçim kaybettim.