Güncelleme Tarihi:
Yayınevi olarak ilk kez dergi çıkarıyorsunuz. Bu yola girme kararını nasıl aldınız?
Bağış Erten’i yıllardır sıkıştırıyordum, bize kitap hazırlasın diye. Günün birinde aradı, “Muhteşem bir projem var” dedi. Kitap diye heyecanlandık. Geldiğinde, spor dergisi önerdiğini öğrenince eminim yüzüm fena halde düşmüştür. Bağış sunumunu yaparken içimden “‘Spor dergisi çıkarmayız abi’ demek için şimdi tüm bu sunumu izlemem gerekiyor” diyordum. Bağış sunumu tamamladığında aslında bahsettiğinin başka bir dergi olacağını anlamış ve çok heyecanlanmıştık. Bu sadece bir dergi değil, spor alanındaki kepazelikten sıyrılmak isteyen, sporda uygar bir mecra arayan herkesin ortak heyecanı. Sırasız sayıyorum: TBWA ekibi, Caner Eler, Bağış Erten, Onur Erdem ve daha nice insan, işlerini kenara koyup bu dergiyi yapıyor. Projenin özü de bu aslında. Her şey bir yana bırakılıp çıkarılan bir dergi bu. Dergicilik çok iyi durumda olmayabilir ama Socrates, dergiciliğin kaderini de etkileyebilecek nitelikte bir iş ve çok önemli bir boşluğu dolduruyor.
Başlangıcı spor dergisiyle yapmanızın bir sebebi var mı?
Bu tercihi yaptık diyemeyiz. Bağış Erten bu işi projelendirmeseydi spor dergisi çıkarmazdık. Beni heyecanlandıran spor dergisi fikri değil, yalnızca Socrates dergi.
Ülkedeki spor ortamı epeyi tatsız. Bu derginin bu ortama nasıl bir etkisi olacak sizce?
Bu ortamı etkilemek nasıl olur bilmiyorum, çünkü bu ortamı yaratan insanlar, ne kadar çok olurlarsa olsunlar, bana hiç tanıdık gelmiyor. Ama şu olacaktır: Bu ortamdan bıkan, uygar, akılcı spor hastalarına yalnız olmadıklarını gösterecektir bu dergi. Hatta, bilakis, onlar çok fazlalar. Derginin piyasaya çıktığı ilk gün baskısının hemen hemen tükenmesi, şu anda üçüncü baskıyı yapması da bunu gösteriyor.
Derginin varmak istediği nokta nedir? Nasıl bir geri dönüş sizi tatmin eder? Tiraj mı, etki mi?
Benim için hedef, dergiyi çıkaran ekibin bu müthiş heyecanını korumasıdır. Bu heyecan korunduğu sürece tiraj ne olursa olsun başarılıyız demektir.