Güncelleme Tarihi:
Bu filmde önceki işlerinizde çizilmiş ‘efendi çocuk’ imajının dışına çıkıyorsunuz... Riskli değil mi?
Risk almayı tercih edenler ve etmeyenler vardır. Alışılmış bir imajım vardı. O kanaldan yürüyüp uzun yıllar iş yapabilirsin... Ama bu, manevi olarak beni tatmin etmez. İçimden gelen neyse onu yapıyorum. Bu değişimler çok hoşuma gidiyor. Bundan sonra da böyle olacak. Mesela “Kilo al” deseler alabilirim ya da saçlarımı kazıtmam gerekiyorsa kazıtabilirim.
Yeni görüntünüzden memnun musunuz?
Başta alışamadım. Sakallarımı komple salmıştım aslında. Ama bir gün “Ben kimim ya” dedim. Sonra sakalları biraz seyrelttim ve ortaya bu halim çıktı. Şimdi seviyorum.
O SAHNE ÇEKİLİRKEN GERÇEKTEN ÇIPLAKTIM
Nereden çıktı bu ‘Delibal’?
‘Medcezir’in ilk sezonunun ortalarıydı. Yönetmenimiz Ali Bilgin’le iletişimimiz çok iyi. Ona bir film yapmak istediğimi söyledim. Kerem Çatay’a gittik. Ekip kuruldu. Karakterin bateri çalacağı belli oldu. Bateri derslerine başladım. Bundan sonra da bırakmam. 6 ay içinde karakter için 7 kiloya yakın verdim. Saçlarımı uzattım. Ayrıca karakterin bir rahatsızlığı var. O rahatsızlığa sahip birkaç kişiyle görüştüm.
Filmde pek çok dövmeniz var. Gerçekler mi?
Hayır. Dövme seviyorum ama cesaret edemem herhalde. Filmde 11 dövmem var. Hepsi sticker. Sette hazırlanmam kadınlardan uzun sürüyordu.
Sezen Aksu’nun yazdığı, ‘Mutlu Sonsuz’ isimli bir şarkı söylüyorsunuz filmde. Onunla tanıştınız mı?
Evet, çok gurur vericiydi. Kendisine ‘Sezen Hanım’ ya da ‘Sezen Abla’ dememi istemiyor, “Bana Sezen de” diyor. Şarkı için inanılmaz güzel sözler yazdı. Ben de çok hissederek söyledim. Sezen son konuşmamızda “Bir sosyal sorumluluk projesi için beraber bir şarkı söyleyelim” dedi. Kim istemez ki böyle bir şeyi?
Yakında albüm çıkardığınızı da görür müyüz?
Hayır. Zaten 16 yaşımdan beri gitar çalıyorum. Şarkı söylemeyi de hep sevdim. Ama bunu ticarete dökmeyi düşünmüyorum.
Filmde, çırılçıplak göründüğünüz kısa bir sahne var ... O sahne çekilirken utandınız mı?
O sahnede gerçekten çıplaktım. Kamera açıları önemliydi. Utanmadım. Çocuğun psikolojik rahatsızlığını dile getirmek adına o sahne gerekliydi.
“Öpüşme sahnelerinde utandım” açıklamanız üstüne bu söyledikleriniz pek inandırıcı gelmiyor...
O dört yıl önceki bir röportajdan alınmış bir laf.
Leyla Lydia Tuğutlu sevişme sahnesinde gerildiğini söyledi. Sizi de korkuttu mu o sahne?
Abartılacak bir sahne yok. Ailece izlenebilecek bir film. Türkiye’de neden böyle oluyor anlamıyorum. Ufacık bir sahne her şeyin önüne geçebiliyor. Ben gerginlik yaşamadım. Sadece duyguyu hissettirmeye çalıştım.
BÖYLE AŞKLAR FİLMLERDE VAR HERHALDE
Siz filmdeki gibi tutkulu bir aşk yaşadınız mı?
Böyle aşklar filmlerde var herhalde. Etrafımda hiç görmedim, kendim de yaşamadım.
Filmdeki karakteriniz kadar tutkulu bir adam değil misiniz?
Tutkuluyum. Ama duygularımı o kadar yüksek yaşamam, hissettiririm. O da anlayana! Benim ilişki yaşamam biraz zordur. Başlama aşamasına gelmek için karşımdakini iyice tanımam gerekiyor. Ancak öyle adım atabiliyorum.
Aşkı nasıl anlatırsınız?
Aşk kelimesinin altında bağlılık var.
Aşk uğruna çok fedakârlıklar yapar mısınız?
Bilemiyorum. Şimdi bir şey söyleyeceğim ama bu sefer âşık olan arkadaşlara ayıp olacak. Sen bana aşk sormasan daha fazla ...
Çok âşık oldunuz mu?
Genelde ilişkilerim uzun süreli oluyor. Önemli olan ilişkide insanların birbirlerine bir şey katması. Birlikte eğlendiğim biri olduğu zaman onunla bir şeyler yaşamak isterim.
‘AİLENİN ÇOCUĞU' DİYORLAR
Kadınlar sizi seksi bulduklarını söylediklerinde ne hissediyorsunuz?
Öyle mi buluyorlarmış?
Bulmuyorlar mıymış? Tanıdığım birçok kadın sizinle öpüşmek istiyor. Böyle durumlarda “Gelin öpüşelim” mi diyorsunuz yoksa uzaklaşıyor musunuz?
Bana şimdiye kadar “Merhaba, çok seksisin” diyen olmadı. Genelde ‘ailenin çocuğu’ diyorlar. Herhalde beni daha önceden tanıyormuş gibi hissediyorlar. Samimiyim. Yansıttığım karakterler de hep efendi çocuk karakterleriydi. Bu yüzden kendilerine yakın hissediyorlar herhalde.
Mütevazılığı bırakalım. Bu kadar arzulanmak bir süre sonra kafayı yedirtmiyor mu?
İşin o tarafına bakmıyorum. O sadece beni manevi olarak tatmin ediyor. Etrafımda çok seçenek var diye düşünüp kafamı karıştırmam.
GÖZÜM DIŞARIDA DEĞİLDİR
İlişkilerinizde sadık mısınız?
Tabii. Gözüm dışarıda değildir.
Nasıl kadınlar ilginizi çeker?
Kendi ayakları üzerinde duran. Sağlam, güçlü karakterli... Arkadaşlık ilişkilerimde de bu böyledir.
ÜSTÜMÜ ÇIKARIP OKYANUS KENARINDA KOŞUYORUM
Üç aydır Amerika’da yaşıyorsunuz. Şöhret olup belli bir noktaya gelince işin kuralı Amerika’nın yolunu tutmak mı?
Yok canım, 6 seneden beri gitmek istiyordum. İlk kez iş konusunda bu kadar uzun bir ara verdim. Bunu da kendime yatırım yapmak için kullandım.
Orada nasıl bir hayatınız var?
Santa Monica’dayım. İki odalı bir ev tuttum. Sabahları kalkıp üstümü çıkarıp okyanusun kenarında koşuyorum. Kimse beni tanımıyor. Kendimi dinliyorum. Bir yandan gelecek sezon başlayacak dizi için eğitim alıyorum. Ayrıca şubatta bir reklam çalışması olacak. Ve sinema filmi görüşmelerim var. İleride Los Angelas’tan kendime ev almak istiyorum, hatta bir arkadaşımla ufak bir mekân açmayı planlıyoruz.
Oradaki arkadaşlarınız Türkiye’de ünlü olduğunuzu biliyor mu?
Hayır, kimseye söylemiyorum. Sadece oyunculukla ilgilendiğimi biliyorlar. Orada insanlar kim olduğumu bilmeden benimle arkadaşlık kuruyor.
Peki hazır uzaktayken ve kimse şöhretinizi bilmiyorken orada aşkı buldunuz mu?
Aşk hayatıma girerse yavaşlıyorum, ona kanalize olmak istiyorum. Oraya kendimi geliştirmek için gittim. Amaçta sapmak istemiyorum.
ŞÖHRETİN BÜYÜSÜNE KAPILMADIM
21 yaşında bir gece ekrana çıkıyor ve sonra ülkenin en iyi jönleri arasına adınızı yazdırıyorsunuz... Bu kadarını bekliyor muydunuz?
Olaylar o kadar hızlı gelişti ki... Best Model’in ertesi günü dizi için anlaştım. Bir hafta sonra çekimler başladı. 2 ay sonra sokakta herkes tanıyordu. O ilgi beni çok şaşırttı. Zamanla alıştığıma ve sindirdiğime inanıyorum.
Savrulduğunuzu hissettiğiniz zamanlar oldu mu?
Zorlandığım zamanlar oldu. Ama bir şekilde şöhretin büyüsüne kapılmadığıma inanıyorum. Biraz içine kapanık bir adamım. Evde saatlerce tek başıma kalıp düşünürüm.
Nasıl bir döneminizdesiniz?
İnan, 25 yaşıma nasıl geldiğimi fark etmedim. Şimdi anlama sürecindeyim; insanları ve hayatı anlamaya çalışıyorum. Giriş bölümünü geçtim, gelişme kısmına yaklaştım.
Anne Boşnak, baba Bulgaristan göçmeni. İstanbul Küçükçekmece’de büyüyorsunuz. Peki sonra?
Annem de babam da emekli. 17 yaşında bir erkek kardeşim var. Güzel bir çocukluk geçirdim. Bizim zamanımızda sokak kavramı vardı. Ben de sokakta büyüdüm. Gerçek arkadaşlıklar kurardık. Telefon ve internet olmadığı için yüz yüze muhabbet ederdik. Basketbol oynardım. Antrenör olmak istiyordum. Sonra bir dönem soğudum. Ama hâlâ fırsat buldukça oynuyorum.