Güncelleme Tarihi:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İSPARK, Boğaz’da tekne parklar yapıyor. Daha önce Tarabya ve İstinye’ye yapılmıştı. Şimdi Bebek ve ardından sırada Kuruçeşme, Beykoz ve Paşabahçe var. 2016’da hizmete açılması planlanan bu dört koydaki tekne parkın ardından Arnavutköy, Çengelköy, Çubuklu ve Kanlıca planlanıyor. İSPARK’ın amacı kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına almak. Sadece dört koydaki tekne parkların getirisi yılda 200 milyon TL olacak.
Bebek’e yapılması planlanan tekne parka karşı geçen hafta bölge halkı ‘Bebek Semt Girişimi’ çatısı altında büyük bir eylem yaptı. Girişimden Cem Soyhan, Bebek’teki teknelerin durumundan aslında kimsenin memnun olmadığını ancak belediyenin projesinin bilimsellikten uzak olduğunu söylüyor: “Tarabya’daki başarılı olmadı şimdi iskelenin önüne yüzen dalgakıran yapılıyor. Aynısı Bebek’te de olacak. Çünkü Bebek’in de önü açık. Burada yılın yüzde 80’inde poyraz, yüzde 20’sinde de lodos eser. Birkaç hafta önce bir gemi ancak demir atarak durabildi. Bir facia bile olabilir. İSPARK’ın hedefi Boğaz’da 5 bin teknelik park alanı yaratmak. Bu kadar tekne yok bile. Tamam, mevcut düzen de doğru değil ama alternatifler sunduk; kabul etmediler. Karaya yine tekneler bağlanmaya devam etsin ama iki-üç metre aralıklarla. 12 metre üstü ve ticari tekneler hiç bağlanmasın. Tekne sayısı yazın maksimum 150 oluyor. Bu yöntemle zaten ancak 70 tekne bağlanabilir. 250-300 teknelik bir marina (tekne park) yapıldığında trafik yükü ne olacak? Bu kadar tekne olursa sadece 15-20 metre kadar deniz görebileceğiz. Karşı kıyıyı göremeyiz. Ayrıca vapur hattı sorunu da var, tekne park yapılırsa vapurlar buradan geçemez.”
DOĞAYA ZARAR VERECEK
WWF Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndan Nergis Yazgan da doğma büyüme Bebekli bir doğabilimci. Bu tür yapılaşmaların doğaya yapacağı tahribatı şöyle anlatıyor: “Yüzer iskeleleri tutması için denizin dibine betonlar bırakılacak. 15’er tonluk en az 150 beton blok... Kazık çakıldığında en azından çıkarılma ihtimali var. Bunlar bir kez atıldığında artık hep denizde kalacak demek. Ayrıca burada ‘Posodonia oceanica’ denilen deniz çayırları var. Sadece temiz sularda bulunan bu deniz çayırları balıkların besin ve yuva alanı. Bunlar da yok olacak. Balık göçleri oluyor. Buraya karabaşmartılar geliyor. Yüzer iskeleler onların da gitmesi demek. Bebek kendi kendini temizleyen bir koy. Hava döndüğünde tüm pislik gidiyor. İskele olursa tüm pislik o teknelerin arasında kalacak. Ayrıca doğduğumdan bu yana mayıstan itibaren Bebek’te yüzüyorum. Bunu da yapamaz hale geleceğiz...”
50 MİLYON TL HARCANACAK
İddiaları sorduğumuz İSPARK ise tekne parkın çevreye zararı olmayacağını savunuyor: “İSPARK, İstinye ve Tarabya’da hizmete açılan 388 kapasiteli tekne parkların ardından Marmara ve Karadeniz kıyılarında uygun noktalarda yeni projeleri hayata geçirecek. İSPARK, tekne parkları kendine bağlı İSTMARİN markası altında işletiyor. Bebek 250, Kuruçeşme 85, Beykoz 310 ve Paşabahçe 165 kapasiteyle hizmet verecek. İstanbul Boğazı’nın çehresini değiştirecek tekne parklar 50 milyon TL’ye mal olacak. Bebek Koyu’nda dağınık halde bağlı bulunan ve sayıları mevsimsel olarak değişen, kıyıyla deniz bağlantısını engelleyen birçok tekne ve yat bulunmakta. Projeler hazırlanırken Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bilimsel destek alındı. Projeyle sahiller İstanbulluların kullanımına açılırken, deniz ve kıyı kirliliğinin de önüne geçilecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlarının ortak çalışmasıyla İstinye ve Tarabya’da olduğu gibi deniz içerisindeki zararlı atıklar temizlenerek sahillerdeki kirlilik ortadan kaldırılacak. Sahil bandı yeniden düzenlenerek daha açık ve yürümeye elverişli hale getirilecek. Çevre kirlenmesine sebep olan bakım-onarım gibi hizmetler verilmeyecek. Kayıtdışı ekonominin önüne geçilecek. İSPARK tarafından işletilen İstinye ve Tarabya’da, ticari ve turizm amaçlı yat ve tekne gelirleriyle yılda yaklaşık 15 milyon lira gelir elde edildi. Daha önce kayıtdışına giden bu ücretler ekonomiye kazandırıldı. Bebek, Kuruçeşme Paşabahçe ve Beykoz’un açılmasıyla yılda kayıtdışına giden yaklaşık 200 milyon TL’nin devletin ekonomisine kazandırılması hedefleniyor.”
ÇED KARARINA DAVA AÇILACAK
Bebek Koyu proje görseli
Bebek’e yapılması planlanan tekne parkla ilgili ‘ÇED gerekli değildir’ kararı alındı. Bebek Semt Girişimi’nden Nigar Alemdar, bu karara karşı dava açacaklarını söylüyor. 1989’da da Bebek’e bir marina planlanmış, açılan davayla proje durdurulmuştu.
TEKNE PARKIN YANINA OTOPARK
İstinye Koyu'nun eski hali
İstinye Tekne Parkı
İSPARK’ın tekne park projesinin yanı sıra İBB’nin Fen İşleri tarafından yürütülen başka bir çalışma da Bebek halkını huzursuz ediyor: Küçükbebek-Aşiyan sahil şeridi arasına otopark... Bebek Semt Girişimi’nden Cem Soyhan, bu projenin tekne parkla ilişkili olduğunu, tekne sahipleri için bir de otopark yapıldığını ancak Bebek’in bu trafiği kaldıramayacağı görüşünde. İSPARK ise bu tekne park projesiyle bir ilgilerinin olmadığını söylüyor.
Tarabya Koyu'nun eski hali
Tarabya Tekne Parkı
TONOZCU KALMAYACAK
Boğaz’da balıkçı barınaklarının olmadığı yerlerde, tekne yeri kiralamaları ‘tonozcu’ denilen kişiler üzerinden yapılıyor. Örneğin Bebek’te 20 metrelik bir tekne, tonozcuya aylık yaklaşık 1000 TL kira ödüyor. Bu ödemeler herhangi bir vergiye tabi değil. İSPARK’ın bir amacı da tonozcuları devredışı bırakıp bu hizmetin devlet eliyle yürütülmesini sağlamak.
EMİRGAN PROJESİ AŞAMA AŞAMA DEVAM EDİYOR
Emirgan’da da yaklaşık bir yıl önce bir çalışma başlatıldı, proje aşama aşama devam ediyor. 700 metrelik sahil şeridi, 8 metre denize doğru kaydırılmış olacak. Çalışmalar sahil bandında 1550 metrekarelik bir alanı kapsıyor. Yeni dolgu alan, kazıklar üzerinde üçer metre yükseliğindeki platformlara oturtuluyor. Sahil genişletme projesinin yanı sıra 116 araçlık otopark ve her biri 30 metre olacak şekilde üç tane de balık tutma platformu yapılacak.
DEPREMDE RİSK ARTIYOR
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe
Boğaz’da sahili doldurarak marina, yol ya da otopark yapmak İstanbul’a çok büyük zarar verir ve depremde oluşacak riskleri arttırır. İşin komik yanıysa bu kadar ciddi etkileri olabilecek yapılaşmanın tam olarak ne için kullanılacağını dahi bilmiyor olmamız.
DENİZANASI SAYISINDA PATLAMA OLACAK
Doç. Dr. Melek İşinibilir Okyar - İÜ Su Ürünleri Fakültesi
Boğaz kıyılarının kendine has bir yapısı var. Su belli süreçlerle kendini temizliyor. Aynı zamanda kıyılar dibe bağlı yaşayan canlılar için yaşam alanı. Küçük kurt ve larvalardan tutun da balık yumurtalarına kadar birçok canlı kıyılardaki girinti ve çıkıntıları kullanıyor. Bununla birlikte çok önemli bir sorun da denizanaları olacak. Denizanaları kendilerini sabitleyecek yerler ararlar. Dolgu alanları deniz alanlarının aşırı derecede çoğalması için çok uygun alanlar oluşturacak. Birkaç yıl sonra denizanalarının sayısında patlama olacak. Yıllarca İtalya’da çalıştım. Böyle bir şeyi orada akıllarından bile geçirmezler.
SAHİLDE OTOPARK DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE YOK
Şehir Plancıları Odası Şube Başkanı Tayfun Kahraman
Bebek sahilinde yapılmak istenen dolgu çalışması, hiçbir hukuki altyapısı, planı, programı olmayan bir çalışma. Sadece belediyenin kararı var o kadar. Ortada idari bir işlem olmadığı için hukuki bir şey yapma şansımız da yok. Neye dava açacağımızı bilmiyoruz. Tek bildiğimiz, bu yapılaşma o bölgedeki sahili tamamen kapatacak. İnsanların Boğaz’la olan ilişkisini koparacak. Emirgan’da yapılan, yaya yolu ve araç parkı. Sahilde araç parkı olması herhalde dünyanın başka hiçbir yerinde rastlanmayacak bir örnek.
AKINTI YAPISINI DEĞİŞTİRİR
Türkiye Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Derin Orhon
Batılı ülkelerde bu tür projeleri çevre etki değerlendirme sürecine tabi tutmadan karar verilmesi mümkün değil. Bütün yönleriyle bilimsel veriler ortaya konduktan sonra bir de halka sorulur. “Ben yaptım oldu” diye bir şey söz konusu olamaz. Ne yazık ki bizde ne çevre bilimine ne de kent bilimine kıymet veriliyor. Bilimsel veriler ortaya konulmadan Boğaz’a değil dolgu yapmak çivi bile çakılmamalı. Boğaz kendini yenileyen bir özelliğe sahip. Sahilde yapılanlar Boğaz’ın akıntı yapısını bile değiştirir.