Güncelleme Tarihi:
Bu İstanbul’a ilk gelişiniz mi?
Evet. Buradan hep çok güzel bahsedilir her zaman. Arkadaşlarım, buraya tatile gelenler anlatıyordu. Ve hakikatten doğruymuş bu söyledikleri. Biraz fazla trafik var ama olsun.
Ödül vereceğiniz oyuncular, -Egemen Korkmaz, Bekir İrtegün, Semih Kaya ve Mustafa Yumlu- sizin futbol oynadığınız dönemin aksine fizikli futbolcular. Yeni defans tipi bu mu artık?
Bugünün futbolcusu bu artık. Fiziğin önemli olduğunu düşünüyorum ama yetmez. Savunmacının çok farklı niteliklerinin olması lazım: Denge, cesaret, zekâ, mücadele...
Eskiden savunma denince akıllara İtalya gelirdi. Şimdi bu unvan gidiyor gibi. İtalyanlar savunma yapmayı mı unuttu yoksa diğer ülkeler savunma yapmayı mı öğrendi?
Dünyada futbol büyüdü, bütün takımlar gerekli yatırımları yaptılar. Organize oldular. Bu tabii iyi bir şey. Ama İtalyan ekolü hâlâ var. Biz taktik olarak en iyiyiz diye düşünüyorum. Son zamanlarda seviye düştü denebilir. İngiltere, İspanya, Almanya’da çok büyük kulüpler var ve çok büyük paralar harcıyorlar. Açıkçası pazarı da bozuyorlar. O nedenle en iyiler oraya gidiyor. Bizdeki seviye 10 yıl öncesine göre düşmüş durumda.
Peki ne olacak bu Milan’ın hali?
Milan da bu konunun bedelini ödüyor aslında. Artık biraz gençlere yatırım yapıp sabırlı olmamız lazım. Beklememiz gerekiyor.
Sizin de parçası olduğunuz, Gullit, Van Basten, Rijkaard’lı, Arrigo Sacchi’nin yönetimindeki Milan, şu an oynayan takımları safdışı bırakıp Şampiyonlar Ligi’ni kazanabilir miydi?
Bence Barcelona’yı da Real Madrid’i de yener, o kupayı kazanırdık. O kadronun İtalyan futbolcuları toplansa, yine o yabancı oyuncular gelse, dünyanın en iyi takımlarını yenerdik. O takımda teknik, güç, estetik, fantezi ve organizasyon vardı.
Futbolculuğun zamanında Türk futboluna dair fikrin var mıydı? Şimdi ne kadar bilgilisin?
Milan’da oynarken açıkçası Türk futboluyla ilgili bir şey bilmiyordum. Ama son yıllarda çok gelişti, önemli takımlar var. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, uluslar arası arenada saygı gören takımlar. Bu takımlara karşı oynamak kolay değil artık. Çok tutkulu taraftar ve oyuncuları var.
1994 Dünya Kupası finalinde Brezilya’ya karşı, ilk penaltıyı siz kaçırdınız ancak tüm yük son penaltıyı kaçıran Roberto Baggio’ya kalmış gibiydi. Ne diyorsunuz?
Hatırlamıyorum! Bu sporun bir parçası. Penaltı piyango gibi bir şey. Finalde oynamak ne olursa olsun bir oyuncu için çok büyük onur ve gurur. Buna rağmen büyük başarı.
Takım savunmasını organize ederken bazen tek bir bakışla ofsayt taktiği komutu verdiğiniz oluyordu. Bunun sırrı nedir?
Hem çok çalışmanın hem de aynı takım arkadaşlarıyla uzun süre oynamanın verdiği bir şey bu. Bir bakışta ne yapacağımızı anlıyordu arkadaşlarım...
Şimdi size isimler söyleyeceğim ve size ne ifade ettiğini soracağım. Marco Van Basten?
Üstün futbolcu
Diego Maradona?
En büyük futbolcu, 1 numara
Carlo Ancelotti?
Seviyeyi düşürdün bir anda! Farklı görevde, farklı nitelikleri var ama iyi.
Fatih Terim?
Milan’da çok şanslı olmadı ama futbolu çok iyi bilen önemli bir uzman.
Gianluigi Lentini?
Çok büyük potansiyeli vardı, kariyerinin en iyi noktasında maalesef bir kaza geçirdi. Sonrası iyi olmadı. Çok iyi şeyler yapabilirdi.
Claudio Taffarel?
Penaltıları hâlâ hatırlıyorum.