Güncelleme Tarihi:
Evet öfkeliyim ama siyah-beyaz bir aşk bizimkisi. İlkgençliğini 90’larda yaşayanlara daha da tanıdık gelecektir bu duygu: Her şarkısı ezberlenen; adı duyulunca akla, sevgi, aşk, yol, kadeh, aile... Bugün olsa, Instagram’da hepsi Kayahan başlığı altında tag’lenecek onlarca kavram getiren: Kalender abi, âşık delikanlı, hayat ve aşk gurmesi...
MEMLEKETİN DUALARI
1989... Sonradan gazeteci olacak 14 yaşında bir oğlan çocuğu, en sevdiği şarkıcının en sevdiği şarkısı ‘Melankoli’ Eurovision yarışmasına gönderilmeyince, hayatında ilk kez, boyundan büyük ‘Bu memleket adam olmaz’ lafını ediyor.
1990... Aynı bacaksız, bu kez ‘adam olan’ memleketin yarışmaya gönderdiği ‘Gözlerinin Hapsindeyim’ şarkısı, ‘düvel-i muazzama’dan puan toplayamayınca, hayatında ilk kez “Bizi asla anlamayacaklar, ben ona yanıyorum” diye ekran karşısında ağlıyor.
2014... Bugün, memleketin bütün iyi niyetli sesleri ve duaları, en derin şifa dilekleriyle, kocaman bir koro halinde bir saygı albümünü seslendiriyor ‘Büyük Usta’ için.
GÖNÜL BU...
Ama dedim ya siyah-beyaz bir aşk bizimkisi.
Bu ‘saygı albümü’ vesilesiyle bugün, arka arkaya koyduğu her notada, hayatımıza soktuğu her muhteşem mısrada, müziğiyle yerlere göklere sığdırılamayan bir dehanın ama aynı zamanda hayatı boyunca bir koyup üç kaybeden bir adamın girdaplarını anıyoruz.
Ve utana sıkıla, onunla hem bir aşk hem de bazen bir nefret ilişkisi yaşayan koca bir ülkenin hikâyesini dillendiriyoruz.
Perihan Mağden’in dediği gibi, “Kendini gafil bir biçimde Kayahan üstüne düşünürken, dahası kendi kendine yazı döşenirken bulabiliyorsun. Gayriihtiyari.”
Yapacak bir şey yok ağabey, gönül bu... Umduğu yere küsermiş.
GÜCENİP DARILMA
Aslında verdiğin bütün ilhamlara rağmen bu kadar yaralı, bu kadar çabuk kalene çekilip, mızraklarını çıkarabiliyor olman şaşırtan bizi.
Mesela... “Demet Akalın’dan sonra, Hande Yener de Kayahan’a rest çekti... Kayahan’ın ‘saygı albümü’nde Hande Yener, Gülşen ve Demet Akalın’ı istemediği haberi, geçtiğimiz haftalarda büyük ses getirmişti” haberleri...
Durduk yere, hiç sebep yokken, sırf akıl-sır erdirilemez bir çıkış yüzünden küstürülmüş üç kişi.
İşte bugün, ‘Kayahan’a saygı albümü’ dendiğinde bile akla kibir, polemik ve hiç olmamış varsaydığımız, onlarca tatsız başlık geliyorsa; “Keşke hiç konuşmasa, sadece şarkı yapsa” diyorsa bazıları; kızma, hayranına gücenip darılma.
Kıvırcık saçlarından sen sorumlusun.
O ACI ŞARKI
Öyle bir imzan var ki kulaklarımızda... Sar başa: ‘Kar Beyazdır Ölüm’ü hatırla.
20 yıl öteden, 10 oktav açıktan, beşinci kopya özentiden, acemi bir taklidi bile olsa... Daha duyar duymaz “Bu bir Kayahan şarkısı” dedirten o şarkıyı...
‘Kayahan’ olmak isteyen, sana en az benim kadar hayran bir genç şarkıcının acı ölümünü mırıldanıp duran o şarkı.
Heyhat, Kerim Tekin’in son nefesine kadar sayıkladığı Kayahan aşkı bile, ‘Büyük Usta’mızı lüzumsuz bir polemikten, duymak/tanık olmak istemediğimiz egodan esirgeyememişti.
Hem de damadı Tayfun Duygulu’yla, ‘ben yazdım/yok yazmadın’ minvalinde, merhumu mezarında ters döndürecek yersizlikte... Sanki o gün yeniden Eurovision’du ve hayat, ‘Büyük Usta’ya kendi elleriyle yine haksızlık ediyordu.
DAVALI SEN, DAVACI SEN
Yolu sevgiden geçenlere, işte bu yüzden bazen “Atın beni denizlere” dedirtişin.
Hiç anlamadım, asla kavrayamadım: Davalı sen, davacı sen... Neyle kavgan? Kimedir isyanın?
Sen büyüksün, evet çok büyüksün ama hayır Büyük Usta! Sandığının aksine Nilüfer hep daha iyi söyledi ‘Geceler’i... Tek teselli, geç de olsa bitti artık bu kalplere zul gelen küslük, ‘yüzde 10 isterim’ demeçleri.
Hep böyle anılmak istedin ama bu ‘Büyük Usta’yla da derdim var benim. Keşke her ekrana çıkışında, iri puntolarla gözümüze sokmasaydın ‘B Ü Y Ü K U S T A’ lakabını.
Çünkü âlâsı zaten hazırdı, sana meftun ‘çırak’ kalplerin dünyasında.
O MEŞHUR ASKILARIN
‘Son Şarkılarım’ dedikten sonra, 8 albüm daha çıkarmana ne kızması, çok sevindik biz. “Umarım klip çektiği sahillerdeki dalgalar onu alır götürür” dediğinde, senin meşhur pantolon askılarını o TV programcısının boğazına dolamak isteyişimiz bundan işte.
Mesele korsanla mücadele bile olsa, ‘zamanın ruhu’ diye görmezden geldik albümünü alana araba verme kampanyası haberlerini...
Halbuki biz otomobil için değil, o ‘kalender hayat gurmesi’nden bir mısra daha ezberleyebilmek için bekledik melodilerini. Seninle derdim var abi. İnan, bir daha böyle sevecek olsak, bazen bir kalemde silerdik seni.
BİR ÖFKEYE MAHKUM
Bence bir öfkeye mahkûm ettiğin çok şey var. Mesela Usta, kendin “Bana şekerini ver” derken, neden taktın ki senden çok daha toy bir şarkıcının, konserine gidenlerden elektrik almasına, flört etmesine?
Aklım almıyor, alamıyor, neden girdin ki onunla bununla albüm satış polemiklerine? Bırak kükremek minik farelere kalsın, sen miyavlasan da bizim için hep ‘aslan’ kal.
Bence Vanlı depremzede çocuklar için yaptıklarının bile şurada burada reklama yorulması, yanlış anlaşılması da bundan.
Nasıl demiştin? Meftunum aklımda yangınlar var / Üzmesen, yormasan olmaz mı yâr?
****
KAYAHANLI YILLAR
- 29 Mart 1949’da İzmir’de doğdu. Yapacak bir şey yok, Koç burcu: Cesur ve girişimci ama bazen kaba ve fanatik. Başkalarına ilham veren ama başkalarının duygularına karşı dikkatsiz. Sürekli “Ben buradayım" diyen ama düşman kazandığını iş işten geçtikten sonra fark eden bir ego.
- Ankara ve İstanbul’dan sonra Balıkesir İnta Köyü’ndeki yıllar. Daha sonra köyün bütün sokaklarına Kayahan şarkılarının isimleri verilecek.
- 1986… ‘Geceler’ Akdeniz Akdeniz Müzik Yarışması’nda Altın Portakal’ı başucuna koyuyor.
- Haziran 1993. Yolu sevgiden geçen herkes albüm kuyruğunda. Satış rekorları kıran bir ‘Yemin Etti ki’ ne o ne biz, hâlâ dönemedik.
- Alüminyum folyodan kostümle televizyonda çocuk programı.
- 1990... O uğursuz yıl. ‘Gözlerinin Hapsindeyim’ Eurovision’da haksızlığa uğradığı gibi, aynı yıl, bacağında bir yağ bezesi: Kanser. Doktorlar 6 ay ömür biçiyor. 24 yıl sürecek mücadele böylece başlıyor.
- Nisan 1992... Sezen Aksu bir otel odasında. Yan taraftan beste yapan bir adamın sesi geliyor. Kapıyı çalıyor, bir de bakıyor ki o kişi Kayahan. Bütün perdeler sonuna kadar kapalı. ‘Odalarda Işıksızım’ işte o karanlık odadan kalma.
- 1992... Kızılay Meydanı, Ankara. 160 bin kişi Cumhuriyet Bayramı’nı onun konseriyle kutluyor, hem kutluyor hem ağlıyor. Aynı yıl Bostancı Gösteri Merkezi’nde 29 gün üst üste insanların birbirini çiğnediği konserler veriyor. Bu, bir Türkiye rekoru!
- Ocak 1995. Daha evlenmelerine 4 yıl var ama Demet Sağıroğlu’ndan sonra kulaklara kazıyacağı ikinci isim, İpek Tüter, ilk kez fonda, östaki borularımızda: ‘Allahım Neydi Günahım’.
- 1997 ‘Emrin Olur’, 1999 ‘Beni Azat Et’, 2000 ‘Gönül Sayfam’, 2002 ‘Ne Oldu Can’, 2004 ‘Kelebeğin Şansı’, 2007 ‘Biriciğime’...…