Güncelleme Tarihi:
Babanızı kaybettikten sonra siz aynı kişi misiniz?
- Kesinlikle hayır, aynı kişi olmak imkânsız. Artık babama daha yakınım çünkü hayattayken onun gazetecilik konusunda değerini o kadar iyi anlamıyormuşum. Bugünkü Türkiye’ye baktığımda hem bir baba olarak yön vermesini hem de gazeteciliğini çok arıyorum.
Televizyonculuğu öğrenmeniz için sizi çok motive edermiş, değil mi?
- Ederdi ama babamın nasıl stresli olduğunu görüyordum, o yüzden de mesleği beni itiyordu. Sonradan o perdeyi araladığımda inanılmaz güzel bir meslek olduğunu, insanlara dokunmanın, hikâyelerini dinlemenin bambaşka bir şey olduğunu gördüm. Ama oğlu olarak babamın yıpranmasını görmek beni çok üzüyordu, hayatına yönelik tehditleri de biliyordum. 14 yaşımda, Türkiye’ye döndüğümüzde beni evden 25 dakika uzaklıktaki yatılı okula vermesinin nedeni de buydu. Davalar, tehditler varken, “Bu çocuk evde kalamaz” dedi. O yaşlarda ne olup ne bittiğini anlamıyordum. Ne zaman ki yazdıklarını okumaya başladım, belgesellerini izledim; o zaman bu kararın doğru olduğunu anladım.
‘BANA BİR ŞEY OLURSA KİTAPLARIM HER ZAMAN RAFLARDA OLSUN’
Bu dernek babanızın hayali miydi peki?
- Babamın en büyük korkusu unutulmaktı. Bunu çok dillendirirdi. “Bana bir şey olursa kitaplarım her zaman raflarda olsun, isteyen her zaman ulaşsın” derdi, belgesellerinin her zaman izlenilebilir olmasını isterdi, kitaplarını da “Beni unutma” diye imzalardı. Bu derneğin amacı da onun ismini yaşatmak ve genç gazetecilere fırsat vermek. Babam ‘32. Gün’le bir ekol yarattı. Bugünkü medyaya baktığımızda pek çok ismin yolunun ‘32. Gün’den geçtiğini görüyoruz. O, insanların nasıl daha iyi olabilecekleri konusunda kafa yoruyordu. Biz de bu dernekle bunu devam ettirmek istiyoruz.
Başka neler yapacaksınız?
- Mehmet Ali Birand’ın kitapları yeniden basıldı. Sonbaharda babamdan sonraki dönemin de anlatıldığı bir ‘32. Gün’ kitabı yayımlanacak. Yeni belgeseller yapacağız. Genç iletişimcilerde fikir var ama nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. O noktada biz devreye girip destek vereceğiz.
Derneğin adında bir de ‘demokrasi’ var...
- Babam Türkiye’nin istikrarı için, gelişmesi için tek ve tek yolun demokrasi olduğunu savunuyordu. Demokrasi için yıllarca savaştı. O yüzden bu dernekle demokrasinin altını çizmek istiyoruz. Çok iyi konuşmacılarla süresi dinleyicileri yormayacak uzunlukta seminerler yapacağız.
ETRAFI KALABALIK OLUNCA İÇİNDEN BAŞKA BİRİ ÇIKARDI
Babam, insanlar, “Merhaba” dediğinde ne yapacağını bilemezdi, aşırı derecede utanırdı; ama ne zaman ki etrafı kalabalık olur, işte o zaman
içinden bambaşka bir adam çıkardı.
Derneğin yönetim kurulunda Birand’ın ailesinden; Cemre Birand, Umur Ali Birand, Caterina Elisabetta Birand, Ali Karacan, Ömer Karacan ve gazeteciler Hilmi Hacaloğlu ve Cem Fakir yer alıyor. Etkinlikleri www.mehmetalibirand.com.tr’den takip edebilirsiniz.