Güncelleme Tarihi:
Bir sıkıntımız olduğunda en yakın arkadaşımıza anlatır rahatlarız. Başımız sıkışınca ona gideriz, yardıma ihtiyacımız olduğunda ilk o gelir aklımıza. Üzülürüz arkadaşlarımıza sığınırız. Mutluluğumuzu da mutsuzluğumuzu da en samimi arkadaşımızla paylaşırız. Sırf varlığı bile mutluluk sebebidir arkadaşların...
Bazı insanların uzun yıllara dayanan dostlukları vardır, aradaki o bağı koparmaya kimsenin gücü yetmez. Bazı insanlar vardır tanıştığı her insanla jet hızında samimi olur, çok çabuk kaynaşır ve can ciğer kuzu sarması olur ama dostlukları pamuk ipliğine bağlıdır; en ufak pürüzde kopuverir.
Günümüzün arkadaşlık ilişkileri ise çok daha farklı... Yeni dünya düzeni, teknolojik gelişmeler, küreselleşme gibi etkenler arkadaşlık ilişkilerini de etkiliyor. Uzman Psikolog Dilara Sayar, bireyselleşmenin, eskinin güçlü arkadaşlıklarını artık kurulamaz hale getirdiğini, ilişkiyi başlatma ve sürdürmenin tek aracının teknoloji olarak görüldüğünü, gerçek bir duygusal ve bedensel temas olmaksızın başlayan ilişkilerin ömrünün de gerçek bir güvene dayanmadığını belirtti.
Peki uzun yıllar arkadaşlıklarını devam ettiren insanların sırrı ne? Birlikte onca yılı deviren, her durumda birbirlerinin yanında olan bu insanlar neyi başarıyor da dostlukları ömürlük oluyor? ‘Bir Sorudan Fazlası’ serimizde ‘Keşke benim de böyle dostlarım olsa’ diye imreneceğiniz hikayeleri dinledik.
* * * * *
BENİM SIRRIM: SAMİMİYET, ŞEFFAFLIK, RAHATLIK VE HOŞGÖRÜ
Elif V. (48)
Dünyanın en iyi, en güzel yerinde oturursunuz ama yaşadığınız güzellikleri paylaşacak bir arkadaşınız olmazsa o yerin hiçbir anlamı olmaz. Çoğu keyiften uzakta yaşarsınız ama öyle güzel bir arkadaş çevreniz vardır ki yaşadığınız yerden bir saatliğine bile uzaklaşmak aklınıza gelmez. Benim için dost, yaren her şey. Paylaşım eşittir mutluluk.
Dönemlik arkadaşlıklar çok revaçta. Okulu bitene kadar çocuğunuzun arkadaşlarının anneleriyle arkadaş kalıyorsunuz mesela. Ya da o adreste ve çevrede olduğunuz müddetçe aranıyor ya da arıyorsunuz. Gözden ırak olmadığınız ya da paylaşacak spesifik bir nokta olduğu sürece arkadaşlığınız devam ediyor. Çocuklarınız lisede başka okullarda hayatına devam ediyorsa o beş yıllık paylaşımınız da yeni dönem köpük arkadaşlıklara bırakıyor kendini. Dönem boyunca köpürüyor sonra yıkanıyor maalesef.
Benim arkadaşlıklarım çok köklü. Bu kök için ise illa çok yıllık ilişki olmasına gerek yok. O kök bir yıl içinde de oluşabiliyor.
Arkadaş olabildiğim insanla samimiyet ve şeffaflık üzerine ilerlerim. Bir ay önce tanıdığı benle beş yıl sonraki ben arasında hiçbir fark bulamaz o arkadaş. İki resim arasındaki yedi farkı bulamaz yani. İhtiyacı olduğunda başka bir planım varsa ama arkadaşıma koşabilmem için değişiklik yapabileceğim bir kıstastaysa, değiştirmekten hiç çekinmem planı. Karşımdakinin değerlerine önem veririm. Sürprizler yapmayı severim. Sevgiyi göstermenin yollarını arşınlamayı çok daha severim.
Onu olduğu gibi kabul ederim. Benimle olan zıtlıklarına, bakış açılarımızın farklılığına aldırmaksızın severim. Çoğu şeyimiz farklı olsa da kahve sevgimiz aynıysa örneğin, o kahve içimlik dostluğundan yürürüm. Değiştirmeye çalışmam. Değişikliğiyle ve kendi rengiyle kabul ederim. Rahatlığına önem veririm. Benim evimde, benimle birlikteyken, yargılamayacağımı bilerek bana açılmasını sağlarım.
Geçmişiyle, yanlışlarıyla etiketlemem. Yaşadığı ve yaptığı yanlışın altındaki tortuları (anlatırsa ve izin verirse) kazımaya çalışırım. Ve asla onun zayıf kaldığı olayları ona karşı bir güç olarak kullanmam, onu bana anlattıklarıyla arkasından vurmam.
Yukarıda söylediklerimi iyi bilen arkadaşlarım çok. Ve ilişkilerimiz yer ve mekân ya da koşullarımız değişse bile sürüyor. Mekânımız değişse de birbirimizle online bağlanıp kahve sohbetlerimize devam ediyoruz örneğin. Dertleşmek için bir telefon kadar yakınız. Önemli olan samimiyetin ve yargılanmadan dinlenebileceğin birinin olduğunu ve hissedilebileceğini bilerek rahatça dinlemek/dinlenmek.
Benim uzun arkadaşlıklarımın sırrı, samimiyet, rahatlık ve hoşgörü. Bence doğru yoldayım. Çünkü ilkokul, lise, üniversiteden arkadaşlıklarım aktif olarak devam ederken yeni yetme arkadaşlıklarımda bile karşıdakine bu samimiyetimi geçirdiğim için duyduğum söz hep aynı: “Sanki yıllardır tanışıyor gibi rahatım seninle.” Bu benim için her şeyden daha kıymetli. Ve kendimi de benim onları kabul ettiğim gibi kabul eden arkadaşlara samimiyetle bırakıyorum. Arkadan vuran, riyakâr davranan, faktörler değiştiğinde uzaklaşan arkadaşlıkları ise tarihe rahatça gömebilecek kadar da cesurum
SONSUZ GÜVEN KIRMIZI ÇİZGİM
Serpil T. (43)
Benim için dostlarım çok değerli, onları ailemle bir tutarım. Kolay kolay hayatıma birini alamam ama ‘O benim dostum’ dediğim kişi benim için kardeşimle eş değerdir. Dost, benim için güvenle arkamı yasladığım dağımdır. Çoğu zaman ailemle bile paylaşamadığım şeyleri 'Beni yargılar, kınar, gider başkalarına anlatır korkusu' yaşamadan rahatça anlatabildiğim kişidir. Her ne olursa olsun her koşulda yanımda olan kişi benim dostumdur.
Hayatımda böyle sadece iki kişi var, başkasına da ihtiyacım yok. Biri çocukluktan diğeri de liseden beri tanıdığım insanlar. İkisi de birbirini tanıyor ve benden sonra tanışmalarına rağmen onlar da birbirini çok sevdi, şimdi üçümüz ayrılmaz bir grubuz. Maddi manevi, her konuda birbirimizin yanındayız. Onlar gibi dost bulmak çok zor, bu kadar yıldır arkadaşlığımızın sürmesi, uzun yıllar devam etmesi birbirimizi koşulsuz sevmemize, birbirimize duyduğumuz sonsuz güvene bağlı.
Ben etrafımdaki insanları görüyorum, "Çok samimiyiz, kankayız" diyorlar, sonra birbirlerinin arkasından demedikleri kalmıyor. Ben dost ve arkadaş olarak ayırıyorum insanları. Arkadaş çok ama dost az ve kolay bulunmuyor. Ama dostunu bulunca da ömürlük oluyor.
HERKESİ OLDUĞU GİBİ KABUL ETMEK EN ÖNEMLİSİ
Serhat C. (32)
Bence insanların arkadaşlıkları eskiye nazaran çok kısa sürüyor çünkü herkes kafasında belirlediği kalıba sokmaya çalışıyor sevdiklerini. Halbuki herkes herkesi olduğu gibi kabul etse birbirlerinin kıymetini daha iyi anlayacaklar arkadaşlıkları daha uzun sürecek.
Beni olduğum gibi kabul eden, arızalarımla seven insanlarla arkadaşlıklarım hep uzun sürüyor ama "Biraz değiş, kır duvarlarını, onu böyle yap şunu böyle yap" diye akıl verenlerden ışık hızı ile uzaklaşıyorum.
ÇOCUKLUK ARKADAŞLARIMIN YERİ BAMBAŞKA
Nazan A. (37)
Çocukluk arkadaşlıkları bence çok sağlam temellere dayanıyor ve uzun sürüyor. Bende öyle en azından. Çok arkadaş canlısı biriyim, çok çabuk kaynaşırım ve çok arkadaşım vardır ama çocukluk arkadaşlarımın yeri başka ve onlarla arkadaşlığımız hiçbir zaman sekteye uğramıyor. Birbirimizin her şeyini biliyoruz, aynı şehirlerde yaşamasak da, çok sık görüşemesek de bir araya geldiğimizde kaldığımız yerden devam edebiliyoruz, kimse kimseye sitem etmiyor, "Niye daha sık görüşmüyoruz?" demiyor.
Mesela başkası yapsa çok büyük tepki vereceğim bir şey, çocukluk arkadaşım yaptığında batmıyor hatta bazen fark etmeyebiliyorum bile. Yani eski arkadaşlarıma karşı toleransım yüksek oluyor çünkü niyetlerini biliyorum, kötü niyetle yapılmadığına emin olduğum için sorgulamıyorum. O yüzden çocukluk arkadaşlarımı her halleriyle seviyorum, başkaları da onların yerini asla tutmuyor.
TIPKI UZUN ÖMÜRLÜ EVLİLİKLERDE OLDUĞU GİBİ ARKADAŞLIKTA DA HER ŞEYİN BAŞI SAYGI
Özlem H. (35)
Benim uzun arkadaşlıklarımın sırrı karşılıklı saygı. En başta saygılı olmayı sayabilirim, tıpkı evliliklerdeki gibi birbirine saygılı olmak ilişkilerin ömrünü uzatan en kıymetli şeylerden biri. Bunun haricinde arkadaşın seni kıskanmayacak, sen onu kıskanmayacaksın. Onun mutluluğu ile mutlu olacaksın.
Kadir kıymet bilmesi çok önemli benim için. Bana pahalı hediye almasın, beni ne kadar çok sevdiğini söylemesin, kıymet bilsin ve bunu göstersin bu bana yetiyor. Beni olduğum gibi kabul etsin, değiştirmeye çalışmasın, işte o zaman arkadaşlıklar ölene kadar devam ediyor.
DÜRÜST, SAMİMİ VE VEFALI OLMAZSA MUTLAKA TÖKEZLERİZ
Arzu (40)
Benim arkadaşlık ilişkilerimde en önem verdiğim şey vefa ve değer yargısı. Ben arkadaşım dediğim kişi ile sık görüşemesem de bir araya geldiğimizde onda o sıcaklığı enerjiyi hissediyorsam, beni her daim düşündüğünü hissediyorsam o bana yetiyor ve ben o insanı bırakmıyorum.
Mesela genelde hep "Derdimi paylaşacağım insan benim en iyi arkadaşımdır" derler. Ben bunda ufak bir değişiklik yapıyorum. Tabii ki insan en yakın arkadaşına derdini güvenle açacak ama bunu yaparken bile karşı tarafı yormayacak, üzmeyecek şekilde paylaşmak gerek. Her şey dozunda, kararında olmalı. Ben buna çok dikkat ediyorum. Kendi derdimi anlatıp rahatlarken arkadaşımı da düşünürüm çünkü kimseye çok fazla negatif duygu yüklemek istemem. Ben de bana sürekli negatif enerji yükleyen insanları istemiyorum.
Arkadaşlık ilişkilerinde de bir denge olmalı; sevgi, saygı, hoşgörü ve empati… Bunlar varsa o kişi ömür boyu arkadaşındır. Bir de bunlara dürüstlüğü eklemem lazım tabii ki. Bana dürüst olmayan, samimi davranmayan arkadaşımla isterse 30 yıllık geçmişim olsun soğuyorum ve o arkadaşlığımızı sağlıklı bir şekilde yürütemiyorum.
Her on Amerikalıdan dördünün, uzun süren bir arkadaşlık ilişkisi yok. 1990'da bu oran %25'ti. Genellikle erkekler kadınlara oranla daha az yakın arkadaşa sahip. Mayıs 2021’de yapılan American Perspectives Survey'e göre yakın arkadaşı olmayan erkeklerin oranı 1990'da %3 iken 2021'de beş kat artarak %15'e çıktı.
Kaynak: Washington PostİHTİYAÇ DUYDUĞUN ANDA YANINDA HİSSETMEK
Kemal H. (44)
Ben arkadaşlarıma o kadar değer veririm ki canımı istese verecek derecede her şeyin önüne koyarım. Kendimi ikinci plana atarım, her fırsatta onu mutlu etmeye çalışırım, elimde ne varsa ne yoksa paylaşırım. Ama bunu her arkadaşım için değil sadece birkaç kişi için yaparım, onların da benim için aynı şeyi yapacağıma çok emin olarak tabii...
Ortaokuldan beri tanıdığım yani yaklaşık 35 yıldır arkadaşım olan "Can dostum" dediğim insan beni ona en çok ihtiyacım olduğu bir dönemde o kadar yalnız bıraktı ki arkadaşlıklara olan inancımı yitirdim.
Çok kötü zamanlar yaşadım, resmen üzerimden kamyon geçti, sadece dört beş yıldır tanıdığım insanlardan gördüğüm ilgiliyi ondan göremedim. Nasıl oldu neden böyle oldu hala şaşkınım ama hiçbir neden onu haklı çıkaramıyor gözümde.
Bana yedi kat yabancı "Paraya ihtiyacın var mı?" diye sordu o sormadı, her gün yanımda başkaları vardı, o hep çok yoğundu. Telefonla hep arayıp sorsa da etrafımda onlarca insan olsa da hep onu aradı gözlerim ve yokluğunu o kadar derinden hissettim ki… "Ben hep yanındayım" dedi ama yanımda değildi. Herkes bana onun nerede olduğunu sorduğunda haklı nedenler bulmaya çalıştım ama her seferinde boğazımda yumru gibi takıldı yalanlarım.
O dönemleri atlattım elbette, şimdi daha iyiyim. O arkadaşım yine hayatımda, yine görüşüyoruz ama benim eski sevgim kalmadı ona. Sonradan hayatıma giren ama o zor günlerimde hep yanımda olan arkadaşlarım binlerce adım öne çıktı. Onlara nasıl kat kat muhabbet bağladımsa can dostumdan o kadar uzaklaşmaya başladım. O da fırtına geçince ve sular durulunca daha bir yakınlaşmaya başladı bana. O yaklaştıkça ben geri çektim kendimi… Bunca yıllık arkadaşlığımızı sekteye uğratan şey ona en çok ihtiyaç duyduğum anda ortadan kaybolmasıydı. Aynı şeyleri o yaşasa 7/24 yanında kalırdım, aynı şeyleri ondan göremediğim için bunca yıllık arkadaşlığıma olan inancım kalmadı.
Özetle uzun arkadaşlığın sırrı güvenle sırtını ona yaslamak, ihtiyaç duyduğun anda onu yanında hissetmekmiş. Bunlar olmayınca ne çocukluğunun, ne geçirdiğin onca yılın, ne paylaştığınız onca sırrın hiçbir önemi kalmıyor.
* * * * *
Elbette pek çok insanın uzun süren arkadaşlıkları çok değerli dostları var. Ama günümüzde özellikle gençler arasında derin ve samimi arkadaşlıklar yerini kısa vadeli ve yüzeysel arkadaşlıklara bıraktı.
Uzman Psikolog Dilara Sayar, geçmişte insanların hayatın zorluklarını deneyimlerken omuz omuza olmayı, duygularını bölüşmeyi, mücadele etmeyi, yardımlaşmayı tercih ettiklerini, birbirlerinin mutluluğundan da üzüntüsünden de haberdar olduklarını ifade etti ve uzun ömürlü arkadaşlıklar için tavsiyelerini şöyle sıraladı:
-- Destekleyici, açık ve şeffaf olunmalı. Duygular kalpten ve zihinden çıkıp, sözcüklere dökülmeli. Paylaştıkça hissedilen hafifleme ve dinledikçe iyileştirme, iyi gelme duygusu karşılıklı olarak iki tarafı da besler.
-- Birbirinin başarılarını takdir etmek, alkışlamak ve kutlamakta cimri olunmamalı. İlişkinin içine kıyaslama, kıskançlık ve hırs girdiğinde samimiyet yok olur.
-- Teknoloji aracılığıyla yapılan görüşmeler yerine, fiziksel olarak bir arada olunan buluşmalar daha sık tercih edilmeli.
-- Gülümseme, kahkaha, mizah ve eğlence ilişkinin ihmal edilmemesi gereken parçaları olmalı. Birlikte gülmek ilişkileri güçlendiren önemli etkenlerden biridir. Sohbetlerin odağı sadece üzüntüyü paylaşmak, dertleri anlatmak, zorlukları çözmeye çalışmak olmamalı. Bu durum ilişkiyi bir dostluktan çok, terapiye dönüştürebilir. Terapi için bir arkadaş yerine, uzman bir psikolog tercih edilmeli.
-- Dürüstlük; arkadaşlığın en güçlü yanı olmalıdır. Yalanı tercih etmemek, ilişkileri uzun ömürlü ve güvenli kılar.
-- Sınırlar, kesinlikle ihlal edilmemeli. Gerçek dostluk hayatların birbirine karışması ve sınırsızlık değil, hem bir arada olmayı hem de ayrışmayı bilmektir. Hayata ve kişiliğe dair sınırlar çizmek, gerekli mesafeyi korumak iki tarafa da güven verir.
-- ‘Bir telefon uzağındayım’ cümlesinin içi maddi ve manevi olarak dolu olmalıdır. Kişi ihtiyaç duyduğunda ‘dost’ bildiği kişiyi rahatlıkla arayabilmeli, yanına gidebilmeli ya da aynı şekilde yaşadığı zorluğu kolaylaştırmak için diğer taraf aramalı, sormalı, ‘Hemen geliyorum’ diyebilmeli.
Kurulan gerçek dostluklar, uzun süreli ve köklü arkadaşlıklar psikolojik olarak kişinin güven algısını güçlendirir. İlişki kurma şeklini sağlıklı bir zeminde tutar. Kaygılarını yatıştırır, stresi azaltır, depresif duygulanımların daha kısa sürede azalmasına ve zihinsel sağlığı stabil tutmaya yardımcı olur. Daha olumlu bir düşünce yapısı ve bakış açına sahip olmayı sağlar. ‘Yalnız değilim, beni seven, düşünen, merak eden, arayan vs. biri var’ duygusu kişiyi ruhen güçlü kılar. Yaşamdan alınan keyfi, yaşama isteğini artırır. Mutluluk bulaşıcıdır. Kişinin olumlu duygu hali, çevresine de yansır. Çalışma hayatındaki performansını güçlendirir. Yoğun bir iş günü sonrası, yakın bir arkadaşıyla buluşma planı kişinin motivasyonunu artırır. Ertesi günkü duygu durumunu daha olumlu hale getirir.
Uzman Psikolog Dilara Sayar