Güncelleme Tarihi:
Geçtiğimiz günlerde metroda ayakkabısını çıkarıp yolculuk yapan adam videosu sosyal medyada gündem oldu.
Görüntülerde, bir adam metroda ayakkabısız yolculuk yapıyor, bu duruma sinirlenen başka bir yolcu da metro durup kapılar açıldığında ayakkabıyı tekmeleyerek dışarı atıyordu.
Toplu taşıma araçlarını kullanma sıklığımı arttıkça, böyle ilginç görüntülere şahit olma ihtimalimiz de artıyor. Otobüste başkalarının oturması gereken yerleri gasp edip boylu boyunca uzananlardan elinde sigara ile metroya binenlere, yer kapabilmek için birbirini ezenlerden bağıra çağıra telefonla konuşup özelini herkese duyuranlara kadar sayısız örnek var.
İşte birebir yaşayanlardan ilginç toplu taşıma hikayeleri…
* * * * *
METROBÜSE KULAK KİRİNİ SÜREN ADAM VE METRODA SİGARA İÇEN ‘AYKIRI’ İNSAN
Tuğba Ö. (32)
Avrupa yakasında yaşıyorum ve eski iş yerim Anadolu yakasındaydı. İşe metrobüs ile gidip geliyordum. Haftanın beş günü günde iki kez metrobüs kullanınca öyle tuhaf şeylere şahit oluyorsunuz ki "Daha fazla şaşıramam" deseniz de her seferinde daha fazla şaşırıyorsunuz. Size en şaşırdığım, hatırladıkça hâlâ sinirlerimin bozulduğu birkaç olayı anlatayım.
Akşam işten çıkıp eve gitmek için metrobüse bindiğimde bir yer bulup hemen oturdum. Bir durak sonra yanıma yaşlı bir amca oturdu. Bir süre sonra amcanın olduğu tarafa bakınca şok geçirdim. Amca elindeki tel tokayı kulağına sokuyor, sonra oturduğu koltuğun altına sürüyordu. Bir süre izledim, bakışlarımı fark etmesine rağmen durmadı. Ben de dayanamayıp, “Yaptığınız şey çok çirkin, insanların oturduğu, bacaklarının değdiği yere neden kulak kirinizi sürüyorsunuz?” dedim. Verdiği cevap yaptığı şeyden bile daha tuhaftı: “Rahatsız oluyorsan taksiye bin!”
“Asıl sen git de bu pislikleri evinde yap, insanların kullandığı yere kirlerini saçamazsın” dedim ve daha da uzatmamak için kalktım, metrobüs durduğu an indim. O kadar rahatsız olmuştum ki o adamla aynı metrobüste yolculuk yapamazdım.
Bir diğer gariplik ise Gayrettepe metro durağında başıma geldi. İstasyonda metro beklerken 30’lu yaşlarında görünen bir adam yasak olmasına rağmen sigara yaktı. Önce bir baktım fark eden, tepki verecek olan var mı diye ama kimseden ses çıkmadı. Yanına gittim, “Burada sigara içmek yasak beyefendi” dedim. “Biliyorum” dedi ve içmeye devam etti.
O sırada metro geldi, adam elindeki sigara ile metroya bindi. Ben de arkasından binip söylenmeye başladım. Beni duyan birkaç yolcu daha sesini yükseltince adam izmariti metronun zeminine attı ve yolculuğuna devam etti. Sırf dikkat çekmek için ya da kurallara uymamış olmak için yaptığı o kadar belliydi ki…
Ben uzun süredir toplu taşıma araçları kullanmaktan nefret ediyorum. Pandeminin getirdiği en güzel şey evden çalışmak oldu. Böylece çok mecbur kalmadıkça toplu taşımaya binmiyorum. Sosyalleşeceğim zaman ise yürüyerek gidebileceğim yerleri seçiyorum.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir. Bu tip sahneler sadece toplu taşıma araçlarında meydana gelmiyor. Günümüzde toplumun farklı alanlarında normal dışı ya da anormal olarak tanımlayabileceğimiz davranış biçimleri ile karşılaşabiliyoruz. Burada normali ya da normal olanı tanımlamak önemli. Her toplumun kendine has toplumsal normları mevcut. Bizde normal olarak görülen bir kural, davranış ya da tutum başka bir toplumda anormal olarak görülebiliyor. Haliyle, normal olanın göreceli olduğunu söyleyebiliriz.
Sosyolog ve Sosyal Psikolog Doç. Dr. Ahu Özmen AkalınMAÇ GÜNLERİ METRODA MEŞALE YAKILIYORMUŞ, BİLMİYORDUM
Feyza Z. (23)
Bundan üç yıl önce, hayatımda ilk kez futbol maçı saatlerinde metroya bindim. Binmez olaydım. Yaşadığım korkuyu unutamıyorum.
Metroda güzel güzel yolculuk yaparken bir durakta birden yüzlerce insan bindi. Zaten klostrofobik bir insanım, kapalı alanlarda çok zor durabiliyorum. Üstüne bir de bir anda metroya doluşan, bağırıp çağıran, tezahürat yapan bir sürü insan eklenince, panik oldum.
Kendimi sakinleştirmeye çalışırken sağ tarafımdan bir duman yükseldiğini gördüm. Taraftarlar metronun içinde meşale yakmıştı! O kadar çok korktum ki, bağırmaya ve ağlamaya başladım. Nefes alamıyorum sandım. Tabii insanlar benim ağladığımı görünce çok şaşırdılar, ne olduğunu falan sormaya başladılar ama cevap veremiyordum. Kalabalığın içinden kapıya ulaştım ve metro durur durmaz kendimi dışarı attım.
İstasyondan çıktım, nerede indiğime bile bakmamıştım. Hemen babamı aradım, yaşadıklarımı anlattım. “Maç saati metroda ne işin var kızım, bunu hep yapıyorlar maalesef” dedi. Ne yani, maç saatinde metroya bindiğim için ben mi suçluyum? Meşale yakmayı normal kabul edip o saatlerde metroyu kullanmayacak ya da bu saçmalığı görmezden mi geleceğiz?
Toplu taşıma alanlarında görülen bu davranış türleri tabii ki normal olarak tanımlanamaz. Zaman içerisinde, toplumsal kültür ve toplumsal yapı çerçevesinde, bazı kurallar, normlar ve davranış biçimleri şekillenmiştir. Haliyle her ortamın, her mekânın kendine has normları ve kuralları gelişmiştir. Toplu taşıma ortamında bir insanın ayakkabısını çıkartıp oturmasının toplumun geneli tarafından anormal olarak görülmesi anlaşılabilen bir durumdur. Çünkü zaman içerisinde ortak yaşam alanlarında bu tip bir davranışın gelişmediğini biliyoruz. Sigara konusunu örnek olarak verecek olursak, bilindiği üzere, ortak alanlarda sigara içmek yasaktır. Yasakların toplumlarda cezai yaptırımı vardır. Örneğin, yüklü bir para cezası ödemek bu yaptırımlardan biridir. Fakat görüldüğü üzere, insanlar cezai yaptırımı olan kurallara bile uymuyorlar ve sanki bu davranışlar normalmiş gibi davranmaya devam ediyorlar.
Sosyolog ve Sosyal Psikolog Doç. Dr. Ahu Özmen AkalınOTOBÜSTE UYUMA İŞİNİ ABARTIP ARKA KOLTUĞU KAPATMIŞ
Cemil T. (48)
Şehir içinde otobüsle (özellikle İstanbul’da) yolculuk yapmak yeterince zor değilmiş gibi insanlar bunu daha da zor hale getiriyor. Yer kapmak için kavga edenlere, telefonla bağıra çağıra konuşanlara, yer versin diye gençlere laf sokan yaşlılara, bebek arabalı yolculardan ekstra para almak için sorun çıkaran şoförlere maalesef alıştık ama otobüste sanki yatağındaymışçasına uyuyan, başkalarının hakkını gasp edenlere alışmak zorunda değiliz.
Geçtiğimiz ay işe gitmek için sabah otobüse bindiğimde en arka üçlü koltukta bir adamın uyuduğunu gördüm. Otobüste yolculuk yaparken hepimiz oturduğumuz yerde uyuyakalmışızdır ama eminim kimse koltuklara yatmayı aklından geçirmemiştir. Tıklım tıklım otobüste iki kişinin daha oturabileceği alanı gasp eden şahsı, tüm uğraşlarımıza rağmen uyandıramadık. Uyandırsaydık da ne olurdu inanın bilmiyorum. Tek bildiğim artık kimsenin kimseye saygısı kalmadığı…
* * * * *
NEDEN BU OLAYLARLA KARŞILAŞIYORUZ?
Doç. Dr. Ahu Özmen Akalın, toplu taşımalardan karşılaştığımız garip davranışların nedenlerini anlattı:
-- Büyük şehirler kozmopolit yapıları ile tanımlanırlar. Metropollerde, kentlilerle kırsal alanlardan gelen insanların bir arada olduğu karışık, çok kültürlü, çok çeşitli bir yapı vardır. Kırsal alanlardan gelen insanların alışkanlıkları ve değerleri kentli insanlardan farklılık gösterir. Haliyle bu insanlar kentte yaşarken, kentsel kurallar ve değerler ekseninde değil, kendi kültürel değerleri ekseninde yaşamaya ve davranış sergilemeye devam eder. Bu da kent ortamında bir tür kültürel uyuşmazlığa neden olur. Bu da toplumun belli kesimleri tarafından yadırganmayı ve ayıplanmayı getirir.
-- Konuya başka bir çerçeveden bakacak olursak, toplum tarafından norm dışı kabul edilen davranışlar, bireylerin aşırı özgürlükçü tutumundan, “Ben özgürüm, istediğim her şeyi yapabilirim” düşüncesinden de kaynaklanabilir. Zaten büyük şehirler, özgürlükçü yapılarıyla da bilinir. Günümüz sosyologları, günümüz toplumlarını, aşırılıkla tanımlar, aşırı bireyselliğin hüküm kurduğunu savunur. Bu aşırılık, toplumlarda olağan dışı davranışların gelişmesine ve anormalliği de aşarak patolojik davranış biçimlerine dönüşmesine neden olur.
-- Toplumlarda bu aşırılıklar devam ettikçe, neyin normal, neyin anormal ya da neyin patolojik olduğunu sorgulamaya devam edeceğiz. Ve zaman içerisinde de artık normalin tümüyle göreceli bir durum halini aldığını göreceğiz.
KAYITSIZ KALANLAR VE TEPKİ GÖSTERENLER
Doç. Dr. Ahu Özmen Akalın, "Bu tür davranışlar karşısında, birbirine zıt iki tür davranış biçimi sergileyebiliriz; kayıtsız kalma ya da tepki gösterme. Her iki davranış biçimi de kişinin tercihine göre şekillenir" dedi ve şunları söyledi:
"Tepki gösteren insanların zihninde genelde 'Bu kişiyi ıslah edeceğim' düşüncesi yatar. Kayıtsız kalan insanlarda ise 'Bana ne, ben mi terbiye edeceğim?' düşüncesi hakimdir. İnsanların bu tip manzaralar karşısında nasıl tepki vereceklerini bilemeyiz. Fakat kabul etmemiz gereken bir gerçek var: Aynı ortamı paylaşan her insanın toplum tarafından inşa edilmiş ve zaman içerisinde normlaşmış değerlere ve kurallara uyması gerekir. Bunu da bireyler sosyal öğrenme yoluyla başarabilirler. Bu öğrenme ailede başlar, okulda ve iş hayatında devam eder."