Güncelleme Tarihi:
Bir toplantıda tanışıp, birbirlerine aşık olan ve muhteşem bir düğünle evlenen iki güzel insan düşünün.
‘Hayalimdeki evlilik’ dediğinizi duyar gibiyim. Ama zurnanın zırt dediği şey yaprak sarması! Evet bir tencere yaprak sarması yüzünden sonlanan bir evlilik…
Yemek.com’da yan masadaki kadın isimli kullanıcının yazdığı yaprak sarması yüzünden biten bir evlilik hikayesi tüm ezberimi allak bullak etti.
Parmakla gösterilen çiftin hikayesi söyle devam ediyor:
Akşam yemeklerinde üst düzey konuklarını ağırlayan çift, bir süre sonra evde ağırladıkları misafirlerden, akşam yemeklerinde masalarından eksik olmayan dünya mutfağından seçme lezzetlerden, ülkenin durumunu ve şirketlerin geleceğini konuştukları sohbetlerden sıkılırlar. Her rutin bir gün sıkar ama değil mi?
“YAPRAK SARMA YAP DA YİYELİM”
Ve erkek bir gün eşine dönüp “Yaprak sarma yap da yiyelim” der.
Kadın şaşkınlıktan ne cevap vereceğini bilemez. Ertesi gün şirkete geldiğinde öğle yemeğinin konusu tabi ki yaprak sarmadır. Kadın konuya bu cümleyle girer: “Dün akşam benden yaprak sarma istedi, düşünebiliyor musunuz? Ben Boğaziçi mezunuyum!”
Masada koca bir sessizlik. Ardından da bir arkadaşının desteğiyle hararetli bir ‘kadın haklı’ konuşması yaşanır. Masada bir kişi hariç herkes hemfikirdir. Kadın, akşam eve geldiğinde erkeğin “Akşam ne yiyoruz” demesini bekler. Ama erkek hiçbir şey sormaz. Yemekten kalkıp ayrı ayrı bilgisayarlarının başına geçerler.
Ve yaprak sarma vukuatının üzerinden altı ay geçer. İdeal çift boşanır. Çevrelerindeki kimse bir anlam veremez bu boşanmaya. Aradan üç yıl geçer ve hikayeye tanık olan kişi, erkeğe ‘Neden boşandınız?’ sorusunu sorma fırsatı bulur.
BOŞANMADAN ÜÇ YIL SONRA ERKEĞİN VERDİĞİ CEVAP
Aldığı cevap oldukça ilginç: “Bir ev nasıl yuva olur biliyor musun? Birçok insanın imrenerek baktığı boğazdaki yalılar yuva değil, sadece ev benim gözümde. İçinde kucaklaşmayan, birbirini dinlemeyen insanların yaşadığı kocaman ve bomboş bir yapı sadece… Çocukken hatırlıyorum da yattığımız odalar soğuk olurdu. Hepimiz sobanın olduğu odada toplaşır, muhabbet ederdik, ders çalışırdık. Annem sobanın üzerinde yemekler pişirirdi. Hele bir sarma yapardı, tüm mahalleyi mis gibi kokusu sarardı. Sokağın başından alırdık sarma kokusunu, koşarak eve gelirdik. İşte o koku yoktu bizim evde, o sıcaklık yoktu. Çok istedim olmasını ama bir türlü olmadı. O koku hala burnumda tütüyor…”
Hikayeyi okuduğumda bir tuhaf oldum. Düşünün mükemmel evlilik diye parmakla gösterilen bir ilişkinin bitmesinin müsebbibi: Yaprak sarma. Peki neden bir tavuk sote değil de yaprak sarma? Hiç dikkatinizi çekti mi? Böyle yazınca kulağa komik geliyor ama yaprak sarma ilişkideki emeği anlatıyor aslında. Çünkü tavuk sote beyaz yakalıysa, yaprak sarma mavi yakalıdır, işçidir, emek verendir.
Erkek, kadından nasıl işi için emek veriyorsa, evliliği için de aynı emeği vermesini istemiş. Peki kadın ne yapmalıydı? Ertesi gün elinde bir tencere yaprak sarmayla mı karşılamalıydı kocasını? Ya da şöyle mi demeliydi: “Yaprak sarma istiyorsan gel birlikte hazırlayıp, yiyelim” Erkeğin kalbine giden yol yaprak sarmadan mı geçer?
Söyleyin sizce kim haklı?