Benim kadar hiç kimse sevilmiyor

Güncelleme Tarihi:

Benim kadar hiç kimse sevilmiyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2016 12:14

Vaziyet karanlık, darbe girişimi sonrası arabeske olan ilgimiz her an artabilir! Neyse ki Hakkı Bulut var! 72’nci yaşında, 48’inci sanat yılında, 61’inci albümünü, ‘Kutuplarda Gül Yeşertirim’i çıkardı. Bulut, arabeskin büyük dörtlüsünün -Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses- hep bir parça gölgesinde kalsa da; şimdi, somut, yeni işlerle ortada olan tek ‘baba’ olmanın getirdiği özgüvenle el artırıyor: “Yerimi alabilecek kimse gelemez.”

Haberin Devamı

Herkesin birbirine sorduğu soruyla başlarsak... 15 Temmuz gecesi neredeydiniz?

İstanbul’daki evimizdeydik. Televizyonda haberlerde rastladım. Köprüye askerlerin çıktığını görünce bunun bir darbe olduğunu anladım. Tatbikat ya da terör karşıtı önlem benzeri bir şey olmadığı çok belliydi. Evden sabaha kadar takip etmeyi sürdürdük, sokağa çıkmadık.

Uçak gürültüleri, çatışma sesleri herkesi çok korkuttu. Siz de korktunuz mu?

Eşim, kızlarım falan korktu ama ben korkmadım açıkçası, onları sakinleştirdim. Çok darbe görüp geçirdiğimizden ötürü alışkanlık herhalde.

Siz de bir darbe mağdurusunuz. 12 Eylül öncesi bir şarkınız yüzünden cezaevine girdiniz.

Evet, Selimiye’de hücrede kaldım, daha sonra Alemdağ’da hapis yattım. Orada işkence gördük. Cezaevindeki direnişi kırmak için askerler içeri gaz bombası attılar, iki arkadaşım öldü. (24 Aralık 1981, Alemdağ Askeri Cezaevi katliamı). Ama ben bunu oradaki askerlerin bireysel hatası saydım, TSK’yı suçlamadım hiç.

 

Haberin Devamı

Benim kadar hiç kimse sevilmiyor

 

Peki hem bu yaşadıklarınızı hem 15 Temmuz gecesini de katarak, nedir düşünceleriniz?

Darbeler bütün toplumlar için bir yıkımdır. Toplumun bütün dinamiklerine dinamit koyar. Darbeler, olağanüstü haller, sıkıyönetimler asla tecrübe etmememiz gereken uygulamalar.  Gönül ister ki Türkiye bir an önce normal bir demokrasiye dönsün, insanların fikirlerini açıkça söylediği bir ortama kavuşalım. Kimsenin kimseden korkmadığı, halkın polisini askerini sevdiği bir toplum olsun. Ben insanların birbirine kin gütmedikleri, yayınlarını rahatça yaptıkları, sosyal güvencelere sahip oldukları bir demokrasi istiyorum.

Peki darbe dönemleri ile arabesk arasında bir bağ kurulabilir mi? Örneğin 1980’lerdeki ilgiyi 12 Eylül’e bağlamak mümkün mü?

Hayır. 1968-69’da başladığımızda ortada darbe falan yoktu. Bir bağ kurulamaz. Müzikle darbenin alakası yoktur.

 

Haberin Devamı

HEP ARABESKÇİYDİM, HEP DE ARABESKÇİ OLACAĞIM

Benim kadar hiç kimse sevilmiyor

 

Eski röportajlarınızda, insanların CD bastırmanızı istediğini ama satın almadığını söylüyorsunuz. 60’ıncı albümden 57 bin lira zarar etmişsiniz. Neden 61’inciyi çıkarıyorsunuz?

- Niyetim 100’e tamamlamak. Bu meslek aşkıdır, para meselesi değil. Şarkılarımda sadece kendi aşklarımı, hüzünlerimi, neşemi anlatmam. Toplumun kanayan yaraları, mutluluk ve mutsuzluklarını anlatırım. Anlatmadan duramam. Zarar ediyoruz elbette ama bunu neden yaptığımı biliyorum: Ben bugünkü hayat standardımı, çocuklarımın eğitimini, Hakkı Bulut olmamı bu işe borçluyum. Konserlerimde 50 bin, 70 bin kişi olurdu...

Haberin Devamı

Evet, ama geçen hafta Trabzon’da çay bahçesinde sahneye çıktınız. Kimi zaman küçük gazinolarda da görüyoruz sizi. İçinizden “Bir zamanlar kimlere kimlere söyledik” gibi bir şey geçiyor mu?

- Geçmiyor. Ben sahneye adım atınca kim gelmiş, kaç kişiymiş görmem. Esen rüzgârı, düşen yaprağı, alkışları da görmem. Şarkıyı yaşarım. Seyirci de büyük bir hayret ve sevgiyle dinler çünkü albümde nasılsa öyle okurum. Ama büyüklüğüm sahnede kalır. İnince sıradan Hakkı Bulut’um.

Bu albümünüzdeki şarkılar, arabesk köklerinize bağlı olduğunuzu gösteriyor. Geçen albümdeki ‘İtiraf’ şarkınız hayranlarınızdan “Hakkı Baba bu pop olmuş” gibi yorumlar almıştı. Böyle eleştiriler size yön veriyor mu?

Haberin Devamı

- Vermez. Ben ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyorum. Yenilikleri uyarlarım ama ana tema aynıdır. Şunu söyleyeyim; arabesk çıktığında Türkiye’de müziği yerle bir etti. Öyle olunca bazı arkadaşlar kıskançlıkla karalamaya giriştiler.

 

Benim kadar hiç kimse sevilmiyor

 

Siz nasıl tanımlıyordunuz o zaman arabeski?

- Arabeskin anafikri, süsleme sanatıdır. Ben de Anadolu’da var olan müzik tarzlarına bateri, bas, keman, hatta bazen Çin enstrümanları soktum. Bunu yaparken de arabeskçi olduğumu hiç inkâr etmedim. Bazı arkadaşlarımız kimlik inkârına girdi. Ben hep arabeskçiydim, hep de arabeskçi olacağım!

Arabesk devlet tarafından yıllarca reddedildikten sonra kendini kabul ettirmeyi başardı. Siz şimdi 1980’lerde yaptığınız ‘Seven Kıskanır’ parçasını ve ‘acısız arabesk’ tartışmalarını gereksiz görüyor musunuz? “Keşke arabesk-devlet uzlaşması topuna girmeseydim” diyor musunuz?

Haberin Devamı

- Ama ben de TRT’nin kapısını aşındırıyordum. Orhan Bey’i (Gencebay), Ferdi’yi (Tayfur), Kibariye’yi çıkarıyorlardı hiç değilse yılbaşında falan ama beni çıkarmıyorlardı. O yüzden bakanlığın teklifine “Tamam” dedim. Ismarlama şarkı yapmadım zaten. TRT benden şarkı istediğinde ben ‘Seven Kıskanır’ albümünü çıkaralı bir ay olmuştu. Sadece rahmetli Esin Engin’le bateri ve bası öne çıkardık, o kadar. ‘Acısız arabesk’ lafını da Metin Uca söylemiş. Gördüğümde takılırım ona “Başıma iş açtın” diye.

 

Benim kadar hiç kimse sevilmiyor

 

Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses, Müslüm Gürses ve Hakkı Bulut... Bu beşlinin yerini dolduracak kimse gelmiyor sanki, doğru mu?

- Gelmez. Bir kere benim durumum çok farklı. Kendim eser de ürettiğim için benim yerim dolmayacak. Sesim de farklıdır. Bazen bir kahvehanede oturuyoruz. Kimi at yarışı oynuyor, kimi loto... Bakıyorum, televizyonda benim şarkım çaldığında, abi kimse loto oynamaz! Bu ülkede bütün sanatçılara saygı duyarız, o başka... Ama benim kadar hiç kimse sevilmiyor. Şu andaki varlığıma nasıl inanıyorsam, karşında oturduğumu biliyorsam, buna da öyle inanıyorum: Yerimi alabilecek kimse gelemez.

GENÇLER AŞKI FACEBOOK’LARDA YAŞIYOR

Diğer isimler?

- Eskiden okudukları eserler insanların duygularını anlatırdı. Aşksa aşk, öfkeyse öfke, toplumsal yaraysa toplumsal yara... Şimdi sadece albüm yapmak için yapıyorlar. Yerlerinde duruyorlar ama ilerlemiyorlar.

Aranızda arkadaşlık var mıydı?

- Yok be, herkesin evi falan başka yerlerde. Diğerleri arasında varsa bilmiyorum ama benle yok. Bazen bir kokteylde, bazen MESAM toplantısında falan karşılaşırız, o kadar.

Peki gençler?

- Gençler aşklarını Facebook’larda yaşıyor. Geçici duyguların yaşandığı kalplerle üretilen eserler de geçici oluyor tabii.

Facebook çağında arabesk olmaz mı yani?

- Onu demiyorum. Arabeskte çok güzel söz yazmalısınız. Basit bir-iki kelime alıp onun etrafında dönerseniz, yetmez.

 

120 YAŞINA KADAR ALBÜM YAPACAĞINI SÖYLÜYOR

** İstanbul’un ortasınıf semti Şirinevler’de ortalama bir apartman dairesi... Az önce kızıyla, ‘Arabayı verirsin-vermem’ diye çekişen, “Evin önü açıktı ne güzel, şimdi önümüze iki tane kocaman hastane yapıyorlar” diye dert yanan adam, aslında bir yaşayan efsane. Arabeskin kurucu babalarından Hakkı Bulut, bu müzik doğarken, ortalığı birbirine katarken, devlet tarafından ikinci sınıf görülürken ve sonra kendini kabul ettirirken hep vardı. ‘İkimiz Bir Fidanız’la, ‘Son Mektup’la, ‘Ben Tövbemi Geri Aldım’la, ‘Seven Kıskanır’la, daha yüzlercesiyle... Uzun yıllar da üretmeye devam edecek gibi görünüyor. Sorunca, 120 yaşına kadar albüm yapacağını söylüyor gülerek.

** Evin salonuna girdiğinizde sizi duvarda Fransız ressam Georges de La Tour’un bir tablosunun (‘The Cheat with the Ace of Diamonds’)kopyası karşılıyor . Kumar oynayan kadınların resmedildiği tabloyla Bulut’un doğrudan ilgisi yok, kızlarından biri (dört kızı, bir oğlu var) beğenip asmış.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!