Güncelleme Tarihi:
4 yaşında dans ve piyano derslerine başladınız. 11 yaşında da ‘Kiddy Contest’ adında bir şarkı yarışmasını kazandınız. Bu ne hırs, şöhret olmak sizin için önemli bir konu muydu?
Hayatta hiçbir şey bedava değil. Ben de elde ettiğim her şey için çok çalıştım. Kariyerim öyle haybeye olmadı. Dediğiniz gibi çok genç yaşlarda şarkıcı olmaya karar vermiştim. Müzikle hep derin bir bağlantım vardı. Bilinçliydim.
Yani çocukluk hayalinizdi… Şu anda “Hayallerim gerçek oldu” dediğiniz bir noktada mısınız?
Tabii ki büyük sanatçı olmak en büyük düşümdü. Ama dediğim gibi hiçbir şey boş yere olmaz. İşin sırrı sürekli çalışmak, hedeflediğiniz şeylere ulaşabilmeniz için açık fikirli olmak ve dirayet göstermek. Eğer hayalleriniz sizi korkutacak seviyede değilse, demek ki yeteri kadar büyük düşünmüyorsunuz.
Çocukluğunuzdan bahsedelim... Nasıl bir ailede yetiştiniz?
Çok korumacı ve sevgi dolu bir ailem var. İhtiyacım olan sevgi ve güveni fazlasıyla verdiler, hayatımın her aşamasında destek oldular. Hâlâ da oluyorlar.
2006’da Almanya’da yayımlanan ‘Popstar’ yarışmasını kazanınca neler değişti hayatınızda?
Her şey. Birdenbire şöhret olmak kolay değildi. Kısa sürede olgunlaşmam ve bana gösterilen olağanüstü ilgiyi hazmetmem gerekti. Ama böyle bir tecrübe yaşadığım için kendimi şanslı görüyorum, bana çok şey kattı. Bugün faydalarını görüyorum.
Bir zamanlar parçası olduğunuz Monrose grubunda bir Türk şarkıcı, Bahar Kızıl vardı. O zamandan Türk kültürüyle ilgili bir fikir oluşmuştur...
O grupta farklı birçok kültürden üyeler vardı. Zaten bizi enteresan yapan da buydu. Birlikte İstanbul’a gelmiştik, MTV Türkiye’de çekim yapmıştık. İstanbul harika bir kent. Çok seviyorum. Burada konser vermeyi ve Türk hayranlarımla şahsen tanışmayı çok istiyorum. Hâlâ Türkiye’deki nefis yemekleri düşünmekten kendimi alamam. Yani, aman tanrım diyorum!
Blogunuza koyduğunuz fotoğraflardan sürekli seyahat halinde olduğunuzu görüyoruz. New York ve Londra arasında mekik dokuyorsunuz. Nasıl bir hayatınız var, günlerinizi nasıl geçiriyorsunuz?
Çok farklı bir şey yok işte: Çalışmak dışında fazla bir şey yapmıyorum. Köpeklerim Capone ve Balboa’yla ilgileniyorum, kitap okuyorum filan… Televizyon izlemeyi ise hiç sevmem. Dediğim gibi vakit de kalmıyor zaten, hep stüdyodayım. Albümümü tamamlıyorum ve bu çok heyecan verici. Siz de benim için heyecanlanmalısınız. Hiç ummadığınız bir şeyle karşılaşacaksınız.