Güncelleme Tarihi:
Bir an için balon balığı olduğunuzu hayal edin. Yaşadığınız yer olağanüstü karışık. Büyük balık küçük balığı, insan ise denizden değil balık, babası çıksa yiyor. Üstelik taşıdığınız zehre rağmen... Hal böyleyken bir yol bulup Süveyş Kanalı’ndan geçerek Akdeniz’e geliyorsunuz. Burada yemek bol, düşman yok. Çoğaldıkça çoğalıyor, yayıldıkça yayılıyorsunuz. Ne var ki durumdan hoşnut olmayanlar baş gösteriyor: “Onlar, bizim yemeye doyamadığımız balıkları tüketiyor. Köklerini kurutalım” diyorlar.
İşte denizlerimizde geldiğimiz nokta burası. Balon balığı, papağan balığı, sokkan balığı, zehirli denizanaları ve daha nicesi... Onlar denizlerimizin mültecileri gibi, sayıları her geçen gün artıyor. Onlar arttıkça yerli türlerin sayısı azalıyor. Yerli türler yendiği ve para ettiği için balıkçılıkla uğraşanlar istilacı türleri topyekûn yok etme planları yapıyor. Peki karada birçok örneği olan yabancı türleri yok etmek deniz altında mümkün mü? Hadi diyelim bu mümkün... Böyle bir katliam yapılmalı mı?
BÖYLE GİDERSE 20 YILDA DENİZ EKOSİSTEMİ ÇÖKER
Sualtı Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Çevre Bilimleri Uzmanı Ozan Veryeri Akdeniz’de haftada bir yabancı turun girdiğini söylüyor. “Bu, özünde yabancı türlerin denizlerimize gelmesinden çok ekosistem sorunu. Denizin ısısının ve kimyasının değişmesini durduramazsak, seçici avcılık da yapsak sorunu çözemeyiz. Balık gelir, bu normal. Ama onların burada yaşayacakları bir ortam oluşması normal değil. Örneğin Ege halen onların yaşayamayacağı kadar soğuk. Önlemlerle oradaki kırılganlığı sağlamlaştırabiliriz. Bunun için ülke yönetiminin net bir irade koyması lazım. Denizlerin kimyasını korumalıyız” diyor.
Veryeri, denizlerde seçici avcılık yapılmasının yani sadece belirlenen türü yok etmeye yönelik bir yöntemin etik olduğunu düşündüklerini ama konunun yine de şiddetle ve hızlıca tartışılması gerektiğini düşündüklerini söylüyor.
ANCAK SÜVEYŞ KANALI KAPATILIRSA SORUN ÇÖZÜLÜR
Yıllardır denizlerimizde çalışan Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim Üyesi Biyolog Prof.Dr. Murat Bilecenoğlu sorunun yegâne çözümünün Süveyş Kanalı’nı kapatmak olduğunu, bu yapılamayacağı için de sorunun çözümü olmadığını söylüyor. Bilecenoğlu, “Balon balığınınki de bir yaşam, insanınki de... Onlar buraya geldiler ve artık denizlerimizin bir parçası. Bana göre ‘bunların burada olmaması gerek, yok edelim’ demekle ‘Suriyelilerin burada olmaması gerek’ diyen mantık arasında çok büyük fark yok” diyor. Sorunun sulardaki ısınmayla açıklanamayacağının altını çizen Bilecenoğlu, “Balon balığını Marmara’da ilk bulan kişi benim. Bu türler çok soğuk sularda da görülüyor. ‘Küresel ısınma’ diye kestirip atamayız. Kaldı ki Akdeniz ile Kızıldeniz’in sıcaklıkları birbirine yakın. Sorun iki deniz arasındaki bariyeri süveyş kanalı ile kaldırmış olmamız.”