Güncelleme Tarihi:
iizci@hurriyet.com.tr - Fotoğraflar: Selçuk Şamiloğlu
Cenazeden hemen birkaç gün sonra ‘askeri nezaket kurallarına uymamaktan’ uyarı disiplin cezası aldı Alkan. Anlattıklarına göre, çocuğu gibi büyüttüğü kardeşinin kaybından sonra kendini iyi hissetmiyordu. Albaylığa terfi edip emekli olmak istedi, ama hiç beklemediği bir şey oldu: Bu ayın başında Kanun Hükmünde Kararname’yle ordudan ihraç edildi. Geçen hafta İstanbul’da bir araya geldiğimizde hâlâ şaşkındı ama daha çok öfkeliydi…
KARDEŞİNİZİN CENAZESİNDE SÖYLEDİKLERİNİZİ BUGÜN OLSA YİNE SÖYLER MİSİNİZ?
-Söylerim! O söz, o günkü konjonktürde herkesin dilinde olan bir şeydi, benimki malumun ilamı oldu. İki yıldır yürütülen bir çözüm süreci vardı. Böyle barış olmayacağını, terör örgütüyle masaya oturulamayacağını herkes söylüyordu. Ama bunlar dile getirildiğinde “Siz kandan mı besleniyorsunuz” diyorlardı. Sonra baktık ki bunu diyenler “Sonuna kadar savaş” diyor. Herkesin söylediğini ben orada yaşadığım acının da etkisiyle haykırdım.
CENAZEDEN SONRA NE OLDU?
-Jandarma Genel Komutanlığı’ndan çağrıldım. Bana “Sen haklısın, bu çözüm süreci yanlış bir şeydi. Güzel bir gidişat vardı, mücadeleye devam ediyorduk, birden durdu” dediler. O sırada bir sürü şey oldu, şehirler bombalarla dolduruldu. “Bunlar yanlıştı, bunu biz de biliyoruz. Senin dediklerine biz de katılıyoruz” mealinde sözler söylediler. “Bir işlem yapmamız gerekiyor, bu şekilde konuyu kapatalım” dediler ve ‘askeri nezaket kurallarına uymamaktan’ uyarı disiplin cezası verdiler. Olay kapanmıştı.
SONRA NASIL OLDU DA İHRAÇ EDİLDİNİZ?
-Mayıs ayında iki kardeşimle Osmaniye’deki, Şehit Yakınları ve Gaziler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne gittik. Şehit yakınlarıyla da benzer şeyler konuştuk: Teröristle mücadele eden asker ve polisin üzerine düşen görevi fazlasıyla yaptığını ancak bu süreçte devletin tüm kurumlarıyla bir bütün olarak terörle mücadelede yetersiz kaldığını… Asker ve polis dışında bu konuda kimsenin bedel ödemediğini, yapılan yanlışların son dönemde şehir merkezlerinde meydana gelen olaylara sebep olduğunu… Hakkımda siyasi faaliyette bulunmaktan soruşturma açıldı.
KİM AÇTI?
-Bizzat darbe kalkışmasına katılanlardan Jandarma Okullar Komutanı Tuğgeneral Sadık Köroğlu, Kurmay Albay Cengiz Tarım ve JAMYO komutanı Kurmay Albay İbrahim Aydın. Şimdi anlıyorum ki FETÖ’cü olan bu kişiler, hakkımda işlem yaptırarak “Bakın bunlar şehit abisine bile neler yapıyorlar” diye karşı tarafa darbe vurmak istiyordu. İfadeye çağırdılar ama kuruldan bir sonuç çıkmadı. Beni ihraç edebilirlerdi; idari yargı yolu açıktı, dava açar, geri dönebilirdim. Ama bunu yapmadılar. Olaylar üzerine “Albay olup emekli olayım” dedim, başvurumu yaptım. Ancak terfi listeleri açıklandığında ismim yoktu. Avukatım, kanun hükmünde kararnameyle ihraç edildiğimi söyledi.
15 TEMMUZ’DAN SONRA, BAZI ÇEVRELERCE FETÖ ÜYESİ OLMAKLA SUÇLANDINIZ. ÖYLE MİSİNİZ?
- Benim o yapılanmayla alakam olamaz, hayatımın hiçbir alanında bir kesişme, bir birlikteliğim olmadı. Avukatıma da zaten “Bu işte bir yanlışlık var, böyle saçma şey olamaz” dedim. Ertesi gün Jandarma Genel Komutanlığı’na gittim, kapıdan dahi içeri almadılar. En ufak bir sorgu sual yok. Hakkımda açılmış herhangi bir dava yok, işlem yok.
ARTIK ASKER DEĞİLSİNİZ. NE HİSSEDİYORSUNUZ?
-İhraç edilenler er olarak terhis ediliyor. Haksızlığa uğradığımı düşünüyorum çünkü FETÖ’yle hayatımın hiçbir döneminde bağlantım olmadı. Bu şekilde FETÖ’cülerin arasında gösterilmek ve o gerekçeyle atılmak zoruma gitti. Bana bunu yapanlara büyük bir nefretim var. Bu dünyada da, öte dünyada da iki elim Jandarma Genel Komutanlığı’nın yetkili yöneticileri ve o kararnameye imza atanların yakalarında olacak.
ORDUDAKİ YAPILANMAYI NASIL ANLATIRSINIZ?
-Herkes biliyordu. Ama bunların bu kadar cani olacağını, ellerine silah alıp halka, meclise, devletin kurumlarına saldıracakları sanırım kimsenin aklından geçmemişti. Son yıllarda güçlenince artık köşe başlarını tutuyorlardı. Personel başkanlıkları, istihbarat başkanlıkları… Bakıyorsunuz bunların ekibinin görev yerleri, sorunsuz, sıkıntısız yerler. Bunlar aleniydi. Kendi karargâhlarında kendi personeli tarafından derdest edilen kişilerin derhal istifa etmesi gerektiğini düşünüyorum.
SİZ NEDEN İHRAÇ EDİLDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
-Tahminimce kardeşimin cenazesinde sarf ettiğim sözler... Bence tek suçum doğruları dile getirmek, itiraz etmek ve sorgulamaktı. Bir asker olarak herkesin düşünüp de söylemediklerini açıkça dile getirmem bazılarını rahatsız etti. Buna komutanlar da dâhil çünkü onlar benim çıkışım nedeniyle “Acaba bize bir zarar gelir mi” diye düşündü. Yanlışlıkları dile getirmesi gereken, en üst koltuklarda oturanlardı. Ama kendi koltukları insan hayatından daha önemli olsa gerek ki ses çıkarmıyorlar.
SİZİ ŞEHİT CENAZESİNDE ŞOV YAPMAKLA SUÇLAYANLAR, “MAAŞINI ALDIĞI İŞİN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMEKTEN KORKAN ADAM” DİYENLER OLDU.
-Empati kurmadan yorum yapanlar, umarım yaşadığımdan daha büyük acılar yaşar, maruz kaldığımdan daha büyük haksızlıklara maruz kalırlar. O zaman kim şov yapıyormuş anlarlar. Hatta bir vekil “Ben bunların yeminine baktım, öleceğim yazıyor” dedi. Evet, biz “Vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine ant içerim” diye yemin ediyoruz. Ama askersen illa sorgusuz sualsiz öleceksin diye bir mantık yok! Askerin öncelikli görevi ölmek değil, vatanı korumaktır. Bu ülkede 32 yıldır ölüyoruz zaten. Neden sadece asker, polis bedel ödüyor? Bu ülkeyi yöneten siyasiler neden bedel ödemiyor?
SİZİN FİKRİNİZ NEDİR?
- Ben devletin 32 yıldır terörle mücadele ettiğine inanmıyorum. Bu, sadece askerin ve polisin üzerine yıkılmış bir vazife. “Şu kadar adam öldürüldü” diyorlar, eee bitiyor mu? O teröristin elindeki silah nereden geliyor?
BARIŞ SİZCE NASIL GELİR?
-Şu an kim kimle neden kavga ediyor, önce onu bulalım. Problemi çözecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir ama şu an meclis devre dışı; yargı, hükümet, kamu kurumları devre dışı. Bırakın mevcut durumu, böyle giderse normal vatandaşlar arasında da savaş olacak; giderek uçurumu keskinleştiriyorsunuz. Bir devletin halkını bu kadar kategorize etmesi doğru değil. Hatta bana göre şehitler arasında bile ayrımcılık yapılıyor, 15 Temmuz şehitleri ayrı bir tarafa konuyor.
UNUNU BEN GÖNDERİRİM
Hem ilk zamanlar hem de ihraçtan sonra hiç tanımadığım çok sayıda insan bana destek verdi. change.org sitesinde 202 binden fazla imza toplandı. Erzincan’dan bir vatandaşımız “Kardeşim köyde yaşıyorum, para gönderemem ama unundur, peynirindir, salçandır gönderirim” dedi. Tavşanlı’dan bir vatandaşımız “Lojmandan çıkarılıyormuşsun, Tavşanlı’ya yerleşmek istersen gel buyur beş kuruş ödemeden sana bir ev tahsis edelim” dedi. “İhtiyacın varsa bildir” diyen çok insan oldu.
15 TEMMUZ’DA NEREDEYDİNİZ?
-Raporlu olduğumdan Ankara’da lojmandaki evimdeydim. Gelişmeleri televizyondan izledim.
TÜRK TELEKOM’U BASANLARDAN BİRİ OLDUĞUNUZA DAİR BİR HABER ÇIKTI SONRADAN.
-Böyle bir eylem yapsam bunun bir görüntüsü olmaz mı? Bu haberi haber7 adlı site yaptı ve bana göre kesinlikle kasıtlıydı. Bu haber sosyal medyada da çok sayıda kişi tarafından çeşitli hakaretler eklenerek paylaşıldı. Bence bu haberi ihracıma zemin hazırlamak için kasıtlı olarak yaptılar. Başka bir neden bulamıyorum.