Güncelleme Tarihi:
Behzat Ç. ve Dayı karakterlerinin ardından ters köşe yapıyor ve ilk kez romantik bir filmde oynuyorsunuz. O siyaset karmaşasından sonra bu tarz sizi rahatlattı mı?
- Çok. Özellikle son zamanlarda oyuncuların ideolojik birer simge yapılmak yolundaki tutumlardan sonra bir aşk filminde oynamak inan iyi geldi.
Röportajlarınızda “Yaptığım işlerin söyleyecek bir lafı olmalı” dersiniz. Peki bu işin derdi ne?
- “Ben âşık oldum” dediğin zaman aşkın ne demek olduğunu anlatacak kelime bulamıyorsun. Aslında bir soruya âşık oluyorsun. Bu filmde de “Aşk nedir” sorusunu soran bir yazar var. Seyirciyle birlikte film sürecinde bunun cevabını arıyoruz. Yani bu film biraz daha bireyin asal derdiyle ilgili.
Peki işin sonunda sizce aşk nedir?
- Rüzgârı kendinden menkul bir uçurtma.
Film bir erkeğin kadında aradığı özellikleri sorguluyor. Peki siz bir kadında neler ararsınız?
- Benim aradığım kadın elimin altında. Bulmuşum ve evlenmişim. Benim tek arayacağım şey sadakat olur.
SANATÇI KENDİ İÇİNDE BİR KARŞI ÇIKICIDIR
ESKİ TÜRKİYE GİTTİ, YENİ TÜRKİYE GELDİ
Son görüşmemizde epey siyaset konuşmuştuk. Bu sefer yeni filminizle romantizm fırtınasına kapılıp biraz gündemden uzaklaştınız mı?
- Bir insan eğer ayaklarının üzerinde durabiliyorsa, onu sağlam ve devamlı kılan düşünceleridir. O düşüncelerinden vazgeçemezsin, sadece geliştirebilirsin.
Peki son beş ayda sizce Türkiye’de neler değişti?
- Eski Türkiye gitti, yeni Türkiye geldi. Din dersleri zorunlu kılındı. Osmanlıca tartışılmaya başlandı... Değişim derken oldukça ilerleme kaydettik yani.
Yeni Türkiye tanımınız var mı?
- Eskisini aratmasın da!
Osmanlıca öğrenir misiniz?
- Bilmiyorum ki! Bu yaştan sonra öğrenmek istemem herhalde.
Peki kızınız için mecburi tutulursa ne düşünürsünüz?
- O dersten kalabilir. Ne kadar başarılı olacağını bilemem. Nihayetinde yabancı dil gibi görmek lazım herhalde!
MAHREMİME NASIL GİRİYORLAR?
SEZİN AKBAŞOĞULLARI: DEKOLTE MEVZULARINI KOMİK BULUYORUM
Müzeyyen bütün erkeklerin kıskandığı kadın. Bir kadını bu kadar kıskanılan yapan nedir?
- Müzeyyen güçlü, kendi ayakları üzerinde duran, biraz maskülen bir kadın. Onu kıskanılan yapan da Müzeyyen’in kayıtsızlığı. Normal kadın beklentilerine sahip değil.
‘Normal kadın beklentisi’ dediğiniz şey ne?
- Kadınlar erkeklerin kendilerine bakmalarını isterler ama Müzeyyen öyle biri değil. Birine ihtiyaç duymaktan çok birini istiyor. Coco Chanel’in bir sözü var. “Erkeklerin çocuk olduğunu bildiğiniz sürece her şeyi biliyorsunuz demektir” diye. Müzeyyen de bunu biliyor ve bu onu çekici kılıyor. Bir de çekip giden kadın herhalde hep daha cazip. Çünkü erkekte yenilme hissi uyandırıyor. Ve erkekler yenilmekten hoşlanmazlar.
Size benziyor mu?
- Benden çok daha akıllı, eğitimli ve güçlü bir kadın. Ama ben de birine ihtiyaç duymaktan hoşlanmam.
SEKS YIPRATICI AMA...
Filmde “Seks iyi gelir” diye bir lafınız var... Öyle bir etkisi var mıdır?
S.A: Seks bir çare değildir. Rahatlamak için kullanınca yıpratıcı bir şey ama böyle de kullanılabilir.
E.B: Seks de bir ihtiyaç. Korkunç bir şey gibi göstermenin manası yok.
Filmlerde her şeyden çok öpüşme sahneleri konuşuluyor. Sizin filmde de maşallahı var... Hazır mısınız?
E.B: O sahneleri az bile buldum.
S.A: Normalde bu filmi İtalyanlar ya da Fransızlar çekiyor olsaydı eminim o tutkunun altı farklı çizilirdi. Ama Türk filmi olduğu için biraz daha ihtiyatlı davranılmış olabilir.
Öpüşme sahneleri kesiliyor, buzlanabileceği konuşuluyor. İşin o noktaya gitmesine ne diyorsunuz?
S.A: Silahları ya da insanların birbirlerinin ağzını burnunu kırmasını buzlamayıp içkiyi, sigarayı veya öpüşmeyi buzlamak bana çok komik geliyor. Geçenlerde bir pankart açılmıştı, “Bana güvenip sarılabilirsiniz” diye. Ardından adamı tutukladılar. Bunun üzerine bir grup öğrenci kamuoyu yoklaması yapıyor. İki kişi birbirine sarılıyor. “Diğerleri bu sarılmadan rahatsız mısınız” diye soruyor. Yüzde 80’i sarılmadan rahatsız olmuş. Nasıl bu noktaya geldik?
Dekolte sorunsalına bakışınız ne?
S.A: Dekolte mevzularını komik buluyorum. İlkel zihinlerden çıkan şeyler.
AŞK İNSANI HAFİFLETİR
Günümüzde filmdeki gibi aşklar da şekil değiştirdi mi?
Erdal Beşikçioğlu: Eskiden aşklar daha özgündü şimdi fabrikasyon olmaya başladı.
Aşklarımız da ithal mi oldu yani?
Sezin Akbaşoğulları: Kendi ilişkilerimizden ve hayatımızdan beklentilerimiz genelde bize sunulan şeylerle doğru orantılı olmadığından ithal oluyor. Doğru bir biçimde yaşayamıyoruz.
Aşkın sizdeki tanımı ne?
Sezin Akbaşoğulları: Aşk bence bir çözümdür. İnsanı hafifletir.
Canlandırdığınız karakter “Ben kadın olsam” diyor ve anlatıyor. Peki siz kadın olsanız?
Erdal Beşikçioğlu: Kadın olamazdım. Olsam saçlarımı yolarlardı! Kadın bana yabancı bir şey. Söylediklerim başka yönlere gidebilir.
KİMYAMIZ UYDU
Behzat Ç.’de de birlikte çalışmış bir ikili olarak birbirinizi nasıl anlatırsınız?
E.B: Sezin çalışılması çok rahat bir partner. Ortamı germeyen tuhaf bir kimyası var. En zor sahneler bile bir-iki tekrarda çözüldü. Aşk filmi yapıyorsunuz. Birbirinize sarılıyorsunuz, öpüşüyorsunuz. Yoksa bu kimyayı oluşturmak, çekinikliği iki partnerin üzerinden atması çok zordur yani. Bu, bir meslek ve mesleki olgunlukla hareket edilmesi gerekiyor. Sezin bu konuda dört dörtlüktü.
S.A: Erdal çalışması çok zevkli bir oyuncu. Karşısındakine ilham verip kafasını açıyor.