Güncelleme Tarihi:
O bir zamanlar aşk hayatıyla olduğu kadar moda zevkiyle de adından söz ettiren İngiltere’nin ‘it girl’üydü. Özel hayatı medyaya yansıyıp düşüşe geçmesine yol açana kadar, sıra dışı güzelliği ve çekici mizacıyla büyük bir film yıldızı olmak için yaratıldığı düşünülüyordu. Jude Law ile tekrar bir araya geldiğinde de aradığını bulamayan Sienna Miller, sonunda mutluluğu nişanlısı Tom Sturridge’de ve Temmuz 2012’de, Marlowe isimli kızının doğumuyla yakaladı. Bu hem Miller’ın özel hayatında hem de kariyerinde bir dönüm noktası oldu. Gösterime girecek bazı önemli filmleri ile şu anda kariyerinde bir Rönesans yaşadığını söylemek hiç de yanlış olmaz.
Fimlerden en dikkat çekeni, askeri tarihin en büyük keskin nişancısı olarak tanınan Amerikan Özel Kuvvetleri’nden Chris Kyle’nın gerçek hikâyesine dayanan, yönetmenliğini Clint Eastwood’un yaptığı ‘American Sniper’. Filmde Bradley Cooper, ‘Ramadi’nin Şeytanı’ takma adını aldığı Irak’ta, söylentilere göre görevi sırasında 200’den fazla insanı öldürdüğü belirtilen Kyle karakterini canlandırıyor. Miller ise savaştan uzakta, hayatına bir eş ve baba olarak adapte olmaya çalışan Kyle’a yardım eden, sadık eş Taya rolüyle ona eşlik ediyor. Bu, şu an doğru yolda olduğunu düşünen yetenekli oyuncu için hayli önemli bir rol.
Miller ve nişanlısı Tom Sturridge kızları Marlowe ile Cotswalds’ta şık bir evde yaşıyorlar. Sienna, anneliğin hayatındaki önemli bir boşluğu nasıl doldurduğunu şöyle ifade ediyor: “Bunun nasıl normal hissettirdiğini fark edince şaşkına döndüm. Bu tıpkı, ‘İşte sen, arıyor olduğum şeysin’ gibi. İkimizin de sadece bizim bildiğimiz bir şeyi paylaşıyor olmamız ve bu kadar küçük bir şeyle suç ortağı olmanın inanılmaz hissi.”
EASTWOOD VE COOPER İLE ÇALIŞMAK
Clint Eastwood gibi bir efsaneyle film çekmek nasıl bir duyguydu?
Böyle bir tecrübe edinebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu tıpkı, ‘Ölmeden Önce Yapılacaklar Listeniz’den bir maddenin üzerini çizebilmek gibi. Eastwood, şu ana kadar çalıştığım en rahat yönetmen. Aynı zamanda, en hızlısı. Genelde yalnızca iki ya da üç çekim ve işte bu kadar! (Gülüyor) Çok fazla çekim tekrarı yapmadığını bildiğim için önceden buna hazırlıklıydım ama bu, daha ilk çekimden elinizden gelenin en iyisini yapabilmek için hazır olmayı gerektirdiğinden farklı bir disiplin istiyor.
‘American Sniper’da rol almaya karar verirken sizi ne etkiledi?
Clint Eastwood’un yönettiği ve Bradley Cooper’ın rol aldığı bir filmin parçası olma imkânınız varsa, geriye fazla seçeneğiniz kaldığını zannetmiyorum (gülüyor). Böyle bir şansa eriştiğiniz için sadece minnettar olabiliyorsunuz. Daha senaryoyu bile okumadan uçağa atladım. Sonradan senaryoyu okumaya başladığımda, son derece iyi yazıldığını ve zorlayıcı olduğunu gördüm.
Bradley Cooper ile çalışmayı nasıl buldunuz?
Bradley inanılmaz bir performans sergiledi. Kendini tamamen rolüne adadı. Karakterinin gerektirdiği fiziksel görünüme erişmek için gerçekten çok çalıştı ve muazzamdı. Yaklaşık 18 kilo aldı ve şu anki görünümüyle kıyasladığımızda neredeyse tanınmayacak haldeydi.
AŞKTA HUZURLU DÖNEM
Bir anne olarak kendi deneyiminizi nasıl tanımlarsınız?
Şu an farklı bir hayatım var. Zamanım kızım, ona yemek yapma, onunla oyun oynama, onun büyüdüğünü izleyerek bundan keyif alma ve onunla çok mutlu vakit geçirme etrafında dönüyor. Kızım ve nişanlım ile hayatım çok huzurlu ve durağan. Ben de daha sakin ve hafif hissediyorum. Artık medyanın baskısını hissetmiyorum ve böylece artık istediğim kadın olabilirim.
Bunun, şu an kariyerinize yaklaşımınıza bir yardımı olacağını düşünüyor musunuz?
Kariyerimi nasıl devam ettirmek istediğimi daha iyi biliyorum. Bir çocuk sahibi olmak, bazı şeylere daha iyi odaklanmanızı ve hayatınızdaki her şeyi daha net görebilmenizi yol açıyor. Kızımdan ayrı kalmak benim için çok zor ve bu, kızımla geçirdiğim güzel günlük rutinimi bozmanın getirdiği olumsuzluğa gerçekten değecek filmleri seçmek anlamına geliyor.
Özel hayatınıza yapılan müdahaleleri engellemek için de büyük bir mücadele vermiştiniz.
Artık normal bir hayat sürdürebileceğimi hissediyorum. Bulvar gazetelerinin getirdiği stresle uğraşmak zorunda kalmamak epey rahatlatıcı. Leveson soruşturması sırasında kendimi çok savunmasız hissediyordum ama olabildiği kadar çok mücadele ettiğim için memnunum. Artık medyanın benim için yarattığı imaja hapsolduğumu hissetmiyorum. Şu an benim de bir özelim var ve böyle bir boşluk, çalışmayı daha da keyifli hale getiriyor.
Röportajın devamı Tempo’nun şubat sayısında…