Anlat, ne oldu sana Mischa?

Güncelleme Tarihi:

Anlat, ne oldu sana Mischa
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2014 01:18

Lolita güzelliği ‘The O.C.’ sahillerinden taşıp tüm dünyaya yayılmış, ekranların bir zamanlar fırtınalar estiren Mischa Barton’u ile kaderde Adana’da buluşmak, nehir kıyısında dertleşmek varmış! Ters giden kariyerinin, uzun mutsuzluğunun sebebini birlikte aradık bakın feri sönmüş bakışlarının altından ne dertler çıktı.

Haberin Devamı

“Bayan Barton KARİYERİ hakkında konuşmak istemiyor.” Tadını çıkarın, böylesi kırk yılda bir gelir. Özel hayatına dokundurmayanı, skandallarından bahsetmeyeni artık çok bilindik, çok klişe. The O.C. sonrası kariyeri de özel yaşamı da tepetaklak olup iki seksen düz yatmış Mischa Barton, ‘Onu konuşmam/bunu söylemem’ polemiğine yeni bir boyut katıyor. Ve kafada deli sorular: Bu kızcağıza neler olmuş? Burada ne işi var? Başına neler gelmiş?

Tane tane gidelim... Altın Koza komitesinin ‘uluslararası konuk’ kontenjanından Mischa Barton’u getirmesi, Barton’un da en ufak bir fikri olmadığı festival için kalkıp Adana’ya gelmesi kulağa başlı başına bir fıkra gelebilir, doğrudur. İşin aslı şu(ymuş): Festivallere ‘uluslararası ünlü’ taşımaktan sorumlu menajer/ ‘booking’ insanı Cassandra Gava, Altın Koza’ya giderken “Yanımda arkadaşımı da getirebilir miyim?” diye soruyor, ‘arkadaşı’ da tesadüfen Mischa çıkıyor! Tüm o “evine haciz geldi/nakit için alakasız davetlere gidiyor” dedikodularının aslı astarı yokmuş, Altın Koza için de beş kuruş almamış, kayıtlara geçirelim.

Haberin Devamı

YAŞI GEÇKİN, RUHU BEZGİN GİBİ

Anlat, ne oldu sana Mischa

Üç saat gecikmeyle Adana Hilton’daki odasından çıkıp lobiye indiğinde üç çocuğu evde bırakmış, kocayı yeni boşamış, iş hayatına atılıp yeniden doğrulma derdindeki yaşı geçkin, ruhu bezgin, mutsuz ve husursuz orta yaş kadınlarından farkı yok. Henüz 28’inde olduğunu, çok değil 6-7 sene evvel beline kadar uzanan saçlarını savura savura nasıl da bir kuşağı kendine hayran bıraktığına inanmak güç. Sayesinde uluslararası şöhrete kavuşmuş The O.C.’ye dair en ufak bir laf bile duymak istemiyor. Deneme yanılma yöntemiyle öğreniyoruz: Meğer dizinin yerli versiyonu Medcezir de yasak kelimeler arasındaymış. Duyduğu gibi kafasını çeviriyor sinek vızıltısından rahatsız olmuş gibi. Yine sonradan öğreniyoruz: Meğer Türk yapımcılar hem Serenay Sarıkaya ile yan yana getirmek hem dizide ‘konuk oyuncu’ olarak yer alması için çoktan iletişime geçmiş
fakat Mischa duymazlıktan gelmiş!

Haberin Devamı

KOLEKSİYONU YAKINDA İSTANBUL'DA

Anlat, ne oldu sana Mischa

Konuşmak istemediği kariyeri, her genç yaşta şöhrete bulaşmış Hollywood kızlarının yaşadığı klişelerle dolu: Britney ve Lindsay ile arkadaş olup ortalığı dağıtmak, kendi kılık kıyafet ve çanta koleksiyonunu yaratmak, rehabilitasyon, herkesin gözü önünde ruhsal çöküş yaşamak, tutmayan diziler, tekrar rehabilitasyon, paparazzi ordusuna yem olmak ve tekrar rehabilitasyon... O güzel yılların hatırına tüm şefkatle “Nooldu sana böyle?” diyesi geliyor insanın. Ama o önce uzun uzun İstanbul’da geçirdiği 24 saate neler sığdırdığı konusunu anlatmakta ısrarlı: “Ulus 29’un ne kadar güzel manzarası var.... Vanessa & Raisa ve Başak Tan, ne kadar da yetenekli tasarımcılar...” Ve aralara itinayla serpiştirilmiş turistik tatlar: “Sultanahmet Camii ne kadar büyüleyici! Eminönü’ndeki o restoranın köfteleri ne kadar lezzetli!” İstanbul’dan en etkilenerek aldığı şey de Nuri Bilge Ceylan’ın fotoğraf kitabıymış. ‘Yeni Mischa’ böyle biri. Kitaplardan, fotoğraflardan, yaptığı çizim ve resimlerden bahsetmek derdinde, yeni koleksiyonunu Türkiye’de üretmek derdinde: “İstanbul’da birkaç üretici ve satın almacılarla çalıştım. Kıyafetlerim yakında burada üretilebilir, kozmetik koleksiyonum da İstanbul’da satılmaya başlanabilir.”

Haberin Devamı

İÇMEDEN SARHOŞ OLMAK

Anlat, ne oldu sana Mischa

Ruhu solmuş, gözünün feri sönmüş, kiloyu ikiye katlamış bir halde görünce tasarladığı ıvır zıvırlar tabii ki merak ettiğimiz son şey. Meğer, her şey ve herkes bir anda üstüne gelmiş, ne yapacağını bilememiş, kendisini hiç de istemediği hallerde bulmuş: “Hayranlar, hediye edilen mücevherler ve kıyafetler, parti davetiyeleri, Oscar’lara, Emmy’lere katılıp ünlülerle kaynaşmak ve herkesin ama herkesin senin arkadaşın olmak istemesi. Her şey o kadar fazla geldi ki içmeden kendimi sürekli sarhoş buldum.” Araya çok da kibirlenmeden, aksine gayet kanadı kırık bir halde genç aktrislere tavsiye veriyor: “Çalışın. Kafanızı kaldırmadan, etrafınızla ilgilenmeden. Siz sadece işinize bakın, yeter.” Ve pek tabii ‘ah o paparazziler yok mu’ feryadı... “Korkunçlar! Sapık gibiler!” demekte haksız sayılmaz. Küçük bir Google taraması yapın, Mischa’ya şefkat göstermek için sıraya girebilirsiniz. Araya
kaynak yapmayalım lütfen!

Haberin Devamı

DİVALIK YAPMADIM, JET LAG DE DEĞİLDİM

Bir günlük Adana macerasının ardından Martin Sheen ile başrollerini paylaştığı son filmi ‘Bhopal, A Prayer for Rain’in galası için New York’a uçuyor ama telefon/mail trafiğimiz bitmiyor. Arkasından konuşulanlardan rahatsız, “Divalık yapmadım” diyor. Odasından çıkmamasının sebebi de jet lag filan değil kıyafet sorunuymuş: “İstanbul’da tanıştığım Başak Tan’ın kıyafetlerini giymek, tanıtımında yardımcı olmak istedim. Kıyafetlerin Adana’ya gelmesi anca
akşamı buldu.”

O GECENİN BÜYÜK BULUŞMASI

Anlat, ne oldu sana Mischa

Arkasından yazılan çizilenlere bakmayın. Mischa, Altın Koza gecesinin gayet güzel geçtiğini, Türk sineması hakkında çok şey öğrendiğini, birçok Türk filmini ‘izlenecekler’ listesine eklediğini ve en önemlisi çok tatlı Türk aktörlerle tanıştığını anlatıyor. Ve, evet, Nuri Alço da bunlardan biri. Mischa’nın elinde tuttuğu gazlı içecekte Nuri Alço’nun parmağı olup olmadığı hâlâ araştırılıyor!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!