Güncelleme Tarihi:
23 yıl önce vefat eden Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal, 46 yaşına giren oğlu Ali Sunal'ın doğum gününü kutladı.
Sosyal medya hesabından oğlunun yeni yaşını kutlayan Sunal, paylaştığı fotoğrafın altına şu notu düştü:
"Doğum günü kutlamalarını çok seversin Ali'm... Albümlerden bir ve iki yaşlarındaki fotoğraflara baktım, benim için hiç büyümedin. Hep benim bebeğimsin. Bugün beraber olamasak da dönünce kutlarız doğum gününü canım yavrum."
Gül Sunal, 23 yıl önce kaybettiği hayat arkadaşının bilinmeyen yönlerini YouTube kanalında takipçileri ile paylaştı.
"BİR DAHA BANA CİMRİ DİYECEK MİSİN?"
En çok ailece birlikte vakit geçirdikleri zamanları özlediğini ifade eden Gül Sunal, usta oyuncunun bir yönetmenle arasında geçen 'cimrilik' olayını da şu sözlerle anlattı:
"Kemal'in arkadaşlarıyla gittiği bir mekan vardı. İş adamları, oyuncular, bankacılar oraya gidiyordu. Kemal ve arkadaşları da piyasa dedikodusu için buluşuyordu. Çok ünlü bir yönetmen eskilerden, o yüzden adını vermeyeceğim. Girmiş bir gün kapıdan içeri ve "Bu Kemal de insana hiçbir şey ısmarlamaz" demiş. Kemal de hiçbir şey söylemeden masaya oturup garsonu çağırmış. Garsona; "Beyefendi ne içiyorsa aynısından götürün. Ancak elindeki bitmeden yenisini götürün" demiş."
Gece sonu ünlü yönetmenin gelen her bardağı içip ayakta duramayacak hale geldiğini belirten Gül Sunal, bunun üzerine yönetmenin yanına giden Kemal Sunal'ın, "Bir daha bana cimri diyecek misin?" sorusuna; "Katiyen" cevabını aldığını söyledi.
"Saygılar Bizden' adlı diziyi çekerken; Umur Bugay, Zeki Ökten'le köfte yemeye gidiyorlar, set Sultanahmet'te olduğu için. Kadroda yaşlı bir amcamız var. Adını söylemek istemiyorum şimdi. O da diyor ki 'Beni de götürsene Kemal'. Kemal (Sunal) da diyor ki "Yok kardeşim, biz üç kişi gidiyoruz, ne çekeceğimizi konuşuyoruz. Bugüne kadar çektiklerimiz için fikir alışverişi yapıyoruz." Tabi adam sinir oluyor, Kemal'in adını çıkarıyor, 'Bu adam cimri' diyerek. Bu tabi Kemal'in kulağına gidiyor. Bir gün amcaya diyor ki 'Seni de götüreceğim". Abi de "Yanımıza birkaç kişi daha alalım" diyor. Bunu kabul eden Kemal de "Yalnız bir şartla. Orası çok pahalı bir yer. Eğer hesap 1000 liranın altında gelirse sen ödersin, üstünde gelirse ben öderim" diyor.
Bunu kabul eden abi, tüm set ekibini de çağırıyor. Amacı hesap çok gelsin, Kemal ödesin. Yemek sonunda hesap geliyor 960 lira. Bu ödüyor tabi parayı ama bozuluyor. Sonra kadro gidiyor, yine Zeki, Umur ve Kemal kalıyor. Az sonra garson geliyor, Kemal'e faturanın üstünü getiriyor. Meğer Kemal, restoranın sahibiyle konuşup, iddiadan bahsetmiş 'böyle bir hesap getirin sonrasında kalanı ben ödeyeceğim' diye. Hakikaten de iki bin liranın üzerinde hesap gelmiş. Ama bundan bugüne kadar hiç kimsenin haberi olmadı."
'EN ÇOK GÖZLERİNDEN ETKİLENDİM'
"En çok gözlerinden etkilendim. Kemal’in gözleri, birçok insana albenisi olmayan bir çift göz gibi gelebilir ama çok derin bakardı. Çok hüzünlüydü bir kere. Ona ne yaparsanız yapın ya da o size ne yaparsa yapsın en sonunda “Aman üzülmesin” dersiniz."
'HİÇBİR ZAMAN ŞOFÖRÜ OLMADI'
"Ben kendimi değiştirmedim. Kemal de sıradan bir ev erkeğiydi. Biz onun star olduğunun farkında bile değildik. Bazı arkadaşlarımız var -belki zamanın ruhundan kaynaklanıyor- menajerleri var, ulaşmak zor. Kemal telefonlarını kendi açardı, oynayacağı şeye kendi karar verirdi. Hiçbir zaman şoförü olmadı mesela."
'SIRADAN BİR TÜRK AİLESİ'
"Akşam 8.30’da eve gelirdi. Herkes benim yüzümden zannederdi ama hayır. Yemeği evde yemek istiyordu. O geldiğinde sofra hazırdır, akşam mutlaka bir misafirimiz olur. Sıradan bir Türk ailesi gibi. Ev dışında yemek yemeyi hiç sevmezdi. Seyahate gidiyorsa arabanın bagajına pazartesi, salı, çarşamba yenecekler diye yemekleri koyduğumu hatırlarım. Tatlı bile koyardım. İlla evden olacak yemek. "