Yorgo KİRBAKİ-Serkan OCAK
Oluşturulma Tarihi: Eylül 29, 2014 01:10
İki adanın hikâyesi… Ya da iki ülkenin… Bozcaada’da imar planlarıyla el değmemiş koylar bile yapılaşmaya açılıyor. Tam karşısında da Yunanistan’ın Limni’si… Orada değil yeni ev yapmak çivi çakmak ciddi mesele. Doğanın bozulacağı düşüncesiyle yüzde 35 eğimli alanlara bile inşaat izni verilmiyor.
Türkiye’de bakir kalan yerleri imara açma çalışmaları hız kesmiyor. Son hedef, bugüne dek tamamı sit alanı olan Bozcaada. Çıkan kısmın özetini verelim: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2013’te Bozcaada’yı da içine alan bir imar planı hazırlamıştı. Ancak sivil toplum örgütleri plana itiraz etti. Tartışmalar ve yargı süreci devam ederken Bozcaada’nın da sınırları içinde bulunduğu Balıkesir ve Çanakkale’yi kapsayan yeni bir plan hazırlandı. An itibariyle askı sürecinde (bir aylık itiraz etme süresi) olan plana göre, Bozcaada’nın Akvaryum Koyu gibi el değmemiş güzellikleri yapılaşmaya açılıyor. Plan onaylandığı takdirde tarımsal arazilere dahi ‘bağ evi’ adı altında yeni inşaatlar yapılabilecek.
Bozcaada’daki eşsiz Akvaryum Koyu da yeni imar planından etkilenecek.
Haritaya baktığınızda Bozcaada’nın hemen karşısında Yunanistan’ın Limni adasını göreceksiniz. Ama komşuda işler farklı; Türkiye’dekine benzer bir tartışmaya rastlamak zor. Yunanistan’ı ziyaret ettiğinizde özgün yerel mimari özellikle dikkatinizi çekiyor. En çok da adalarında... Mavi pancurlu, beyaz, ufak ve eski evler... Limni gibi pek çok adada ‘denize sıfır’ turistik tesise, hatta evlere rastlamanız çok zor. Gördüklerinizin çoğu da Albaylar Cuntası döneminden kalma. Yani 1967-1974 yıllarına aitler. Adalarda yeni bir ev yapmak ya da bir turistik tesis inşaat etmek için, hani derler ya, “bin dereden su getirmek” gerek.
BOZCAADA MI, LİMNİ Mİ? İKİ ADANIN HİKÂYESİ
Yunanistan topraklarının yaklaşık yüzde 25’i ‘sit alanı’. Türkiye’de bu oran yüzde 7.24.
Yunanistan’ın turizm gelirlerinin toplam gelire oranı yaklaşık yüzde 50. Türkiye’de bu rakam 2012’de yüzde 3.7’ydi.
Rodos, Girit, Midilli, Korfu gibi büyük adaların şehir merkezlerinde 4-5 katlı yapılar inşa edilebiliyor. Bunun dışında hem büyük adalarda hem de Limni veya Simi gibi çok sayıdaki küçük adada iki katlı ve 4.5-7.5 metreden yüksek bina inşası yasak. Limni’de iki kattan yüksek otel bile inşa edilebilmesi imkânsız.
Bozcaada ve Gökçeada’da yeni inşa edilecek yapıların yüksekliği, şu an tartışılan plandan hareket eden alt ölçekli planlarla belirlenecek. Şu an belirsiz.
Limni’de İnşaat için bir arsanın en az 4 dönüm olması şart. Yunanistan’da bazı adalarda söz konusu arsanın 10 dönüm olması şartı da bulunuyor. Eğer bu şartlar sağlanmışsa ancak 100 - 150 metrekare yapıya izin veriliyor. 8 Eylül 2014’te askıya çıkan 1/100 bin ölçekli çevre düzeni planına göre, Bozcaada’da tarım alanları ‘bağ evi’ adı altında, Akvaryum Koyu ise ‘kentsel gelişim alanı’ ve ‘turizm tesis bölgesi’ adı altında imara açılacak. Tarım alanlarında 75 – 100 - 150 metrekarelik evler yapılabilecek. Ancak bu değerin taban alan mı, inşaat alanı mı yoksa toplam inşaat alanını mı olduğu belirsiz.
Yunan adalarında yüzde 35’den fazla eğimi olan yerlerde ev inşası yasak. Bu yasak sayesinde de özellikle küçük adaların doğal yapısı korunuyor. Bu yasak büyük ölçekli planlarda bizde de var; ancak yüksek eğimli adalar Yunanistan’daki kadar çok değil.
Yunan adalarında imar planına dahil olan sahillerde, ev veya turistik tesis inşası için arsanın denizden en az 30 metre, imar planına dahil olmayan sahillerde ise en az 100 metre mesafede olması gerek.
Türkiye’de Kıyı Kanuna’na göre, kıyı kenar çizgisinden itibaren 100 metrede yapılaşmaya izin verilmiyor. Ancak çoğu yerin imar planı yapılmadığı için kanundan önce denize sıfır yapılmış çok sayıda yapı bulunuyor.
Yunanistan’ın Limni Adası'nda tarihi doku itinayla korunuyor.
Yunanistan’da her bölgenin ayrı bir
imar mevzuatı var. Örneğin,
Bozcaada’nın karşısındaki
Limni Adası’nın imar planı yok. Ancak buna rağmen adada herhangi bir inşaat faaliyet yapmak kolay değil. Midilli Adası’nın imar planı da 1955 sonrasında yapıldı. Türkiye’de planlamaya dair kurallar kanunlar ve yönetmelikler mevcut. Boğaziçi Kanunu, Kıyı Kanunu gibi özel alanlara yönelik mevzuatlar da var. Sit alanlarındaysa koruma amaçlı ayrı planlar hazırlanıyor. Bu planlarda doğal çevreyi korumaya yönelik yapılaşma kurallarının belirlenmesi gerekiyor. Ancak uygulamada ciddi sıkıntılar var. Pek çok yerin halen imar planı yok.