Güncelleme Tarihi:
Türk sinemasının, tiyatronun ve ekranların usta isimlerinden Civan Canova 1955 yılında Ankara'da doğdu.
Oyunculuğu okadar çok sevdi ki, 1974 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümüne girdi...
Civan Canova o yılları şöyle anlatmıştı:
"1974 yazıydı. Bir yandan da oyunculuk sınavına hazırlanıyordum yazlık sinemanın iki boyutlu beton perdesinin önünde; dilimde yarım yamalak Sophokles tiradları, aklımda ulaşmak istediğim geleceğin devrik cümleleri... Tanklar geçiyordu Londra asfaltından sınıra doğru. Selimpaşa pazarında tokyolar, bol paça pantolonlar, Ecevit mavisi gömlekler..."
Takvimler 1979'u gösterdiğinde o artık konservatuar mezunu bir isimdi.
Şerif Gören, Kartal Tibet, Tomris Giritlioğlu, Temel Gürsü ve Ali Özgentürk'ün de aralarında bulunduğu birçok usta isimle çalıştı.
1977'de 'Nehir', 1981'de 'Yaşamak Bu Değil', 'Mutlu Ol Yeter', 1982'de 'Berduşlar', 1983'de 'Yıkılan Gurur', 1986'da 'Hırsız' ve 'Acı Lokma'da rol aldı.
9 yıl süren beyazperde molasının ardından 1995'te Biket İlhan'ın yönettiği 'Sokaktaki Adam' filmi ile izleyici karşısına çıktı.
Civan Canova sadece sinema filmlerinde değil, çok sayıda dizide de unutulmaz karakterlere hayat verdi.
1990 yılında Osman Sınav'ın yönettiği 'Yalancı Şafak' dizisi Civan Canova'nın televizyondaki ilk işiydi...
Ardından senaristlerinden olduğu 'Bizim Aile','Çiçek Taksi', 'Gece Yürüyüşü', 'Esir Kalpler', 'Sınıf', 'Ay Işığı', 'Sensiz Yaşayamam' dizileri geldi.
2011'de rol aldığı 'Fatmagül'ün Suçu Ne'de canlandırdığı Avukat Kadir Civan Canova'nın en sevilen karakterlerinden biri oldu.
Sayısız oyun yazan bir taraftan da resim çizen hatta bunları sergileyen usta sanatçının ilk oyunu, 'Kıyamet Sularında' İstanbul Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelendi. Yönetmen koltuğunda Kenan Işık vardı...
Civan Canova "Beni oyunlar yazmaya iten başlıca neden tek başına üretme isteği idi. Kurduğum dünyaya kimse mühahale etmemeliydi. Karakterler, yaşadıkları ortam, dialoglar, kurgu, velhasıl her şey bana ait olmalıydı." sözleriyle anlatmıştı yazarlık tutkusunu...
Civan Canova 2014 yılında yıllarca amatör olarak uğraştığı resmi bir adım daha öteye taşıdı.
"Ciddi ve disiplinli bir biçimde elime palet ve fırça almaya cesaret edemiyordum. Her mesleğin kendine has bir yaşam biçimi vardır diye düşünüyordum haklı olarak. Ben her şeyden önce tiyatro oyuncusuydum. Hayatı bakışımı, algılarımı, ilişkilerimi, gündelik yaşantımı, alışkanlıklarımı hep mesleğim belirliyordu. Ressam gibi yaşamadığım, hayata öyle bakmadığım sürece benim ne haddimeydi resim yapmak. Üstelik derme çatma da olsa, bir stüdyom, ondan da geçtim bir resim odam bile yoktu. Hayatım boyunca beni korkutan ama en fazla mutlu edecek olan alanı altmış yaşımda keşfedeceğimi ve cesaretle üstüne gideceğimi aklımın ucuna bile getirmek istemiyordum. Ta ki 2014 yazına kadar."
Yaptığı resimleri birçok kez sergileyen Canova'nın en büyük destekçisi de dostları oldu...
"Evet, çok severek resim yapıyorum. Ama korka korka paylaştığım resimleri dostlarım beğenip de beni yüreklendirmeseydi onlar da öncekiler gibi yersizlik ve yetersizlik gibi nedenlerle yok edilecekti."
Civan Canova 4 Ağustos'ta hastane odasından bir video mesaj yayınlayarak sağlık sorunlarından bahsetti.
Canova mesajında "Size vereceğim haber güzel değil ama vermek zorunda hissediyorum kendimi. Her şey 2014 yılında Gümüşlük sahilinde dolaşırken başladı. Sol bileğimden ameliyatlıydım, kemik ölümü vardı bileğimde onu çıkardılar. Kafeye doğru giderken kapkara bir köpeğin üzerine bastım. Hayvan da gayrı ihtiyari sıçradı tabi, beni yere attı. Sağ kolumun üzerine düştüm. Kemik ölümü, tendon kopması, adele erimesi meydana geldi. MR çekildi ve doktor 'Protez taktırman gerek' dedi. Onu da ben istemedim, ihmal ettim. 2.5, 3 ay önce feci ağrılarım başladı. Gece uyutmayacak kadar. Hastaneye geldim ve MR çektirdim. Koluma protez takılması gerektiğini söylediler. Ama o şimdi 2. planda kaldı. Çünkü Akciğer filmi çekerken, belirsiz bir kitle olduğu tespit edildi. 15 gündür hastanedeyim. Ailem yanımda. Birkaç gün sonra taburcu edecekler." dedi.
SOL ELİM UĞRUNA SAĞ ELİMİ FEDA EDEMEM!
Civan Canova verdiği bir röportajda da geçirdiği operayonlardan bahsetmiş; 'Hayat, her dönemde bizden alır. Yaşamınızda ne ya da neleri sizden almasın diye, hayata neler vermeyi göze alırsınız?' sorusuna şu yanıtı vermişti:
"Sol elim uğruna sağ elimi feda edemem. Bu da nereden aklına geldi diyeceksiniz. Sol omuzumdan ve bileğimden çok önemli iki operasyon geçirdim. İlkinde çocuktum ve omuzumda beliren bir kitle nedeni ile az kalsın kolumu kaybediyordum. Çok korkmuştum. Üstelik solağım. Sonra ‘Fatmagül’üm Suçu Ne’ dizisi çekilirken, ikinci operasyonu geçirdim sol bileğimden. Eski bir darbe sonucu oluşan kemik ölümü nedeniyle. Hatta dizide de kullandık bunu. Kulakları çınlasın sevgili Ece Yörenç izin vermişti de o sahne ile ilgili diyalogları kendim yazmıştım, yaşadıklarımı karaktere uygun hale getirerek. İlkokul birinci sınıftayken de öğretmen döverdi, ‘Kötü elini kullanma, güzel elini kullan’ diye. Neyse, bunlar uzun konular. Diyeceğim doğanın bana verdiği ve yaşamım boyunca benim kendime kattığım hiçbir şeyi kaybetmek istemem. Biri doğanın bana armağanıdır, diğeri kendi emeğimin, çabalarımın. Ama bunları yaşayacak kadar özgür olamazsam sanırım özgürlüğüm uğruna hepsini feda edebilirim. Öyle fazla özgürlük değil benimkisi. Rahat nefes almak ve de kendi alanımda rahat hareket edebilmek. Bu rahatlık da resim yapmak, yazı yazmak, ıvır zıvır işler işte. İncir çekirdeği ama içerisinde sayısız atom barındıran, benim için paha biçilmez bir çekirdek. Zaten zamanı gelince doğa hepsini toptan geri alıyor sizden. Sizi bile... Gene de insan güzel şeyler bırakmak, güzel anılmak istiyor."
Türk Sinema ve Tiyatrosuna adını yazdıran Civan Canova 67 yaşında aramızdan ayrıldı. Geride hafızalara kazınan diziler, filmler ve resimler bırakarak...