Güncelleme Tarihi:
1) Zamanında bir dizide oynamış. Dizi köyde bir yerde geçtiğinden sanırım, dizi biter bitmez atmış kendini gece hayatına. Birkaç az ünlü sevgili, bir futbolcu sevgili yaparak kendine zemin oluşturmuş.
2) Magazinin delice sevdiği, önce ‘Hayatımın aşkını buldum’, ardından da ‘Hayatımın belasıymış meğer’ minvalinde açıklamalarıyla bir gündeme gelir gibi olmuş ama tam olamamış. Futbol camiasıyla ilgili haberleri şak diye geçtiğimden orada da bir fark edememişim bu kızı ben. Adamdan şiddet gördüğünü söylemiş çünkü. Zaten bilseydik, ‘Eyyyy bilmem ne efendi’ diye parmak sallamaktan da eksik kalmazdık o adama. Geç kaldık neyse.
3) Tabii bu arada mayolu, bikinili pozlarla orada burada salınmayı ihmal etmemiş. Kıskandığımdan söylemiyorum canım, ben ‘Türk kızı kilosu’ moda olsun diye bekliyorum! O salınmalarından birinde bu kızımız, Ümit Aslan adında, paraya para demeyen, cebinde en az iki araba anahtarıyla gezen genç bir işadamıyla tanışmış.
4) Ümit Bey, Ceren Hanım’ın kalbini kazanmak için hiçbir masraftan kaçınmamış. Kıza sürekli çiçek yollamış. Hayır, bana gelse o kadar çiçek, nereye koyacağım diye kara kara düşünürüm. Bir demet, iki demet değil çünkü. Bir araba kasası, bir yatak odası toplamı kadar. Öff böceklenir be o!
5) Ümit Bey, bir de Sevgililer Günü'nde sevgilisini umreye götürmüş. Aşklarının böylece nasıl ulvi olduğunu, bu işte ciddi olduklarını belirtmek için sanırım.
6) Buraya kadar güzel giden olaylar silsilesi küçücük bir pürüz (?) ile biraz yara almış. Meğer, ek iş olarak çiçekçilik yaptığını düşündüğümüz Ümit Aslan evli, üstüne de çocukluymuş.
7) Ceren Hindistan, yuvası olmayacak korkusuyla tabii hemen eşine saldırmış. Kadına, “Seninle aramdaki fark ne biliyor musun? Sen, seni sevmeyen bir adamın peşinde koşuyorsun” yazmalar falan. “En çok beni sevdi, bak bana daha çok gül aldı, bak bunu da bana aldı” diyerek Instagram hesabını doldurmuş da doldurmuş.
8) Bakmış olmuyor, onlar ayrılmıyor. Tamam, umreye götürdü ama gönül bir de Beşiktaş Evlendirme Sarayı’na gitmek ister. Eşi dostu çok konuşuyor diye herhalde aklına ilk geleni hemen yapmış. Hamile kalmış! Adamın eşine de ultrason fotoğrafını yollamayı ihmal etmemiş tabii.
9) Ama o nasıl hamilelik! Aspirin doğuracak gibi. İnsanın karnı hiç mi şişmez! O sırada tabii çok mutlular. Sürekli nazar duaları okuyorlar. “Bizi kimse yıkamaz, hepiniz birimiz” diye meydan okumalar... Haklarında her söylenen için, “Hamileyim, anne oluyorum, lütfen bana dokunmayın!” korumasıyla hemen unutulmuş adamın zaten evli olduğu...
10) Ve sonunda çocuk da olmuş. Bu arada kadın bir kilo bile almamış. Burası cidden bana da garip geldi. Doğumdan sonra bir fotoğrafı var kadının, karın kaslarına bile zeval gelmemiş. Töbe töbe nerende büyüttün o çocuğu?
11) Sonrası tabii bildiğimiz son. Çocuk bile evlenmeleri için yeterli olmayınca, Ceren Hindistan da çıtır fiziğiyle bir kez daha aynaya bakıp, “Ay ben buna mı kaldım be!” diyerek evi terk etmiş... Diyeceğim ama sanırım, terk ederken evi de arabayı da bayağı bir almış.
12) Sonrasında da küllerinden yeni doğmuşçasına, bekârlığı için bir kutlama yapmış. Ceren Hanım’a yeni hedeflerinde başarılar diliyor, artık ‘annelik’ kutsallığına ulaştığı için, biri ona bir kelime söylerse, “Anneyim ben anne!” diyerek ağlamasını tavsiye ediyorum. Çok işe yarıyor.