Hayat öğretmenlerim sevgili yol arkadaşlarım

Güncelleme Tarihi:

Hayat öğretmenlerim sevgili yol arkadaşlarım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 20, 2013 00:00

Güney Amerika’yı gezerken otel, hostel ve kaldığım evlerde pek çok kişiyle tanıştım. Hikayelerine tanık, hayatlarına konuk oldum. Ne kadar çok kişinin seyir halinde olduğunu görüp şaşırdım. Size üç yol arkadaşımın öyküsünü anlatacağım.

Haberin Devamı

Güney Amerika yolculuğumun ilk durağı Sao Paulo’daki hostel çok hareketli, bir o kadar da bereketliydi. En iyi arkadaşlarıma burada rastladım. İlk sabah, Alexandra’yla kaynaşmamız toplam 5 dakika aldı. 20 yaşında, 6 aydır Güney Amerika’yı dolaşıyor. Babasının “Üniversite yerine dünya turu için para vermeyi tercih ederim, sonra nasıl olsa okursun” sözü üzerine yollara düşmüş. Gittiği her yerde istediği kadar kalıyor, ne bir planı ne de kesin rotası var. Babasının gönderdiği cüzi harçlık dışında modellikle, turta yapıp satarak, hostellerde çalışarak kazandığı parayla seyahati sürdürüyor. Ücretsiz yoga, dans dersi bulunca kaçırmıyor. Küba’da apandisti patlıyor, Arjantin’de buluşup ev tuttuğumuzda fellik fellik birlikte dişçi arıyoruz, Ekvador’da pasaportunu yenilemesi gerekip üç hafta bekleyince hostel resepsiyonunda çalışıyor konaklamak için. Güney Amerika’dan sonra kruvaziyerle Hindistan’a gitmek istiyor. Beraber yazdığımız CV’yle kruvaziyerlerde iş arıyor. Kazancıyla Hindistan’da üç ay kalacak. Başvuru kabul edilmeyince saçlarını kazıtıp, satıyor. Babasıyla Venezüela’da, kız kardeşiyle Ekvador’da buluşuyor. Ayrıldıktan sonra internetten takip ediyorum onu. Gittiği her yerde elinden düşürmediği kitaplarını takas ede ede, sonunda Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi’ni bulmuş ve okurken sürekli beni düşünmüş. Alexandra yolculuğunu 5 yılda tamamladı. Yakında İstanbul’a gelecek hasret gidereceğiz.

Haberin Devamı

SOYULDUĞUNDA BİLE TEBESSÜMÜ SİLİNMEDİ

Idan’la aynı hostelin üç kişilik odasında karşılaştım. Yatağında sürekli bilgisayardan video izleyen, zayıf, tekinsiz bir İsrailliydi. “Aman pasaportumu, cüzdanımı valizime kitleyeyim” diye düşünmüştüm. İki gün sonra bu düşüncemden çok utandım. Sekiz ayda Brezilya’yı karış karış dolaşıp Sao Paulo’da biraz dinlenmeye karar vermişti. Akıcı Portekizcesi, şehir hakkındaki bilgisiyle bana ağabeylik yaptı. Brezilya’lı bir kadına aşık olmuş, onun için aylarca Sao Paulo’da kalmıştı. Ülkesine dönme konusunda kararsızdı. Kendisinden 18 yaş küçük olan bendenizin önerilerini dinlerken nasıl da çocuklaşmıştı. Birkaç hafta sonra Rio’da buluşup ATM’den para çektiğimizde, hırsız piyangosu ona çarptı. Tüm hesabı boşaltıldı. Buna rağmen yüzünden tebessüm eksilmedi. Aylar sonra, ben İstanbul’a döndüğümde arayıp tüm parasını geri alabildiğini söyledi. Ilımlı, olumlu, sakin, yüzünden hiç eksik olmayan gülümsemesiyle Idan; Güney Amerika seyahatime adını altın harflerle yazdıran dostlarımdan biri oldu.

Haberin Devamı

HOSTELDEKİ PATRON
 
Çok şanslı mıyım neyim, Güney Amerika’daki ilk durağımda karşılaştığım diğer arkadaşım Sun da hayatımda o günden beri çok önem taşıyan insanlardan biri haline geliyor. İlk başlarda tam bir Güney Koreli gibi sessiz, sakin. Az konuşuyor. Bir akşam yemeğinden sonra dost oluyoruz. O gece Rio’ya gidecekken bir gün beni bekliyor, beraber yola çıkıyoruz. Telefonda, hostelde ısrarla tek kişilik odada kalmamı öğütleyen anneme “Merak etme, en iyi arkadaşım Sun’la kalacağız” diyorum. “İki gün önce tanıştığın adam nerden en iyi arkadaşın oluyor” cevabını veriyor. Sun, Amerika’da en iyi okullardan birinde eğitim görürken, kaydını dondurup seyahate çıkmış. Aslında Kanada’da yaşıyor ve kendi şirketi var. Birçok işi bir arada yürütebilen bir dahi. Genç yaşına bir sürü başarıyı sığdırmış. Rio’daki ilk akşam hostelde yer bulamadığımız için ben dört kişilik, Sun 10 kişilik odada kalıyor. Sabah yanına gittiğimde “koğuş kalk” diyesim geliyor ama Sun bu espriyi anlayamayacak. O kadar çok gülüyorum ki, o da gülmeye başlıyor. Sun’a bir sürü Türkçe kelime ve nida öğretiyorum. O da bana Korece’sini. Hosteldekilere ertesi gün “Kardeşim Sun’ı gördünüz mü” diye sorduğumda, bizi gerçekten kardeş sanıyorlar. Tatil sonunda gözyaşlarıyla ayrılıyoruz. İrtibatımız hiç kopmuyor. Geçenlerde evlendiğini söylemek için aradığında ne kadar şaşırdığımı anlatamam. O daha çocuktu, ne zaman büyüdü?
Alexandra, Idan ve Sun, Güney Amerika seyahatimin incileriydi. Rio’da şimdilerde çocuğunu büyüten, eski hippi Şilili sevgilim Jorge, hostelde çalışan, son zamanlarda Endonezya’da görülen Arjantinli arkadaşım Genaro, Peru’da gönüllü çalışan Amerikalı Elijah ve Tom, aynı odayı paylaştığım bir sürü İngiliz, Fransız, Amerikalı, Perulu dostlarım, hosteldeki Hintli kuzenler… Hepsinin ayrı ayrı yeri var bende. Onlarla yaşadım, paylaştım ve büyüdüm. Hepsi bana ayrı değerler kattı, bambaşka bir bakış açısına erişmemi sağladılar. Gezmenin, keşfetmenin, özgür yaşamanın benim için ne kadar önemli ve değerli olduğunu bir kez daha hissetmiş oldum.

Haberin Devamı

Güney Amerika hostelleri

Hosteller genç bütçesine uygun. Günlük oda temizliği, toparlaması, kahvaltı çeşitliğiyle tam bir otel aslında. Güney Amerika’da sokaktaki tehlikeden de koruyor. Gençlere yönelik muhteşem organizasyonlar, tekne turları, ektrem spor ve dans dersleri, dil kursları düzenleniyor. Uzun konaklayana aile ortamı sunuluyor. Arkadaşlıklar kuruluyor. Arjantin’dekilerin çoğu eski, tarihi binalarda, şık ve bohem. Rio ve Sao Paulo’dakiler daha genç işi, hepsi temiz. Uruguay’dakiler daha çok pansiyon gibi. Hepsi otellere göre ucuz. Buna karşın güvenli. Sadece ihtiyatlı olmak gerekiyor: Cepte nakit az olmalı, dolaplara değerli eşya bırakılmamalı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!