OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 19, 2004 00:00
Çok kalabalık içerisi. 396 insanın öldüğü spor salonunu gezerlerken çıt çıkmıyor. Getirdikleri hediyeyi yere bırakıyor ve hiç konuşmadan çıkıyorlar. Beslan’da ağır bir nem ya da sis gibi bir şey var. İklimden değil, acıdan. Kasabada büyük bir toplu mezar, o toplu mezarda 3 yaşında çocuklar, hazırda bekletilen boş çukurlar bulunuyor.İnsanlar akrabalarının cenazesinden çıkıp, yan komşusununkine yetişmeye çalışıyor. Hayat 40 günlüğüne ertelenmiş Beslan’da. Cevabı en çok merak edilen soru şu: Okuldan sağ çıkan çocuklar travmayı, anne babalar bu acıyı nasıl atlatacak? Cenaze evlerinde karşılaştığımız yaşlılar, elbette hayat devam edecek, diyor. Ama bu başka bir hayat olacak. Eskisine benzemeyecek.Beslan’ın tek gazetesi Hayat’a yayınlanması için dünyanın dört bir yanından taziye mektupları geliyor. Adres aynı: Beslan Halkına. ‘Bütün şehir sessizliğe boğuldu. Araba geçmiyor. Beslan’da köpek çok olur. Artık köpek bile kalmadı’ diyor gazetenin genel yayın yönetmeni Elyza Backalba. ‘1 Eylül’den sonra kapısı bir daha hiç açılmayan evler var. O sabah ailecek okula gitmek için evden çıktılar. Hepsi öldü.’Beslan’ın belediye başkanı, okul katliamında çocuğunu kaybettiği için ‘Artık çalışamayacağım’ diyerek istifa etti. Yerine geçen Hodov Vladimir Hadjumurzaevic de 10 yaşındaki torununu kaybetmişti aynı olayda. Yine de, ‘Kasabayı başıboş bırakacak zaman değil’ diyerek görevi kabul etti.REHABİLİTASYON EN AZ 2 YIL SÜRECEKBeslan’a her yerden gıda, ilaç ve para yardımı yağıyor. Belediye Başkanı’na soruyoruz, Türkiye’den herhangi bir yardım ulaşmadığını söylüyor. Şu anda acilen neye ihtiyacınız var, mesela Türkiye’den nasıl bir yardım gelebilir, diyoruz. O işin bambaşka bir yönüne işaret ediyor. ‘Maddi anlamda hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Bizim için şu anda öncelikli olan, insanların moralini düzeltmek’ diyor. Şu anda tüm kent, yaşadığı travmanın etkilerinden kurtulmaya çalışıyor. Kentte her şey, o şoku yaşayan insanların biraz olsun normale dönmelerini sağlamaya yönelik. Bu yüzden en az iki sene sürecek rehabilitasyon programları oluşturuluyor.Belediye binasının kapısına bir kağıt asılmış. Çocuklarının Moskova’da, İsrail’de ya da Avrupa’da tedavi görmesini isteyen varsa gelsin ve kayıt yaptırsın yazıyor. Belediye görevlileri kağıdı asalı daha 2 gün olmamış ama başvuru sayısı şimdiden yüzün üzerinde. Kayıtlar tamamlandıktan sonra listede adı olan çocuklar, rehabilitasyon merkezlerine gönderilecek.TECRÜBE KAZANMAK İSTEYEN DOKTORLAR BURAYA Beslan Hastanesi’nin psikiyatri bölümü katliamın sona erdiği günden beri 7 gün 24 saat çalışıyor. Doktorlara 24 saat telefonla ulaşmak da mümkün. Hatta sırf bu iş için özel bir telefon hattı tahsis edilmiş. Psikiyatri bölümü başkanı İgory Elbrusovia, 4 Eylül’den bu yana yüzde 80’i çocuk olmak üzere 800 kişiyle görüşmüş. Kendisine başvuran bütün çocuklara psikoterapiye devam etmelerini öğütlüyor, gerekli gördüğü vakalarda ilaç tedavisine başlıyor. Beslan Hastanesi’ndeki Doktor Elbrusovia ve ekibi dışında katliamdan ruhsal olarak etkilenenlerle ilgilenmek için ayrıca kurulmuş ulusal ya da uluslararası bir merkez yok. ‘Biz profesyonel bir ekibiz. Şu anda yardıma ihtiyacımız yok. Arada bir Alman psikologlar geliyor, gidiyor. Eğer yabancı doktorlar tecrübe kazanmak istiyorlarsa gelsinler’ diyor Elbrusovia.Hastanede tedavi gören çocukların büyük bölümü hálá şokta. ‘Onları konuşturmaya çalışıyoruz. Çok sessizler, cevap vermiyorlar. Hiç konuşmayanlar var. Bazen de anlatmaya başlıyorlar. O zaman bütün yaşadıkları,
film gibi gözlerinin önüne geliyor. Dinlerken onu hissediyorum’ diyor doktor. Çok sinirliler, uyumakta zorluk çekiyorlar. Uykuya daldıklarında da mutlaka kabusla uyanıyorlar. Bir daha hiç okula gitmek istemediklerini söylüyorlar.Beslan’da eğitim 1 Eylül’deki okul baskınından beri durmuş durumdaydı. Geçtiğimiz çarşamba tekrar açıldı. Tabii saldırıya uğrayan 1 numaralı okulun öğrencileri için devam mecburiyeti yok. İsteyen okula gidebilecek, isteyen 2 ay boyunca hükümet tarafından tahsis edilen tatil bölgelerinde dinlenebilecek.Kasabadaki geri kalan 6 okul, çarşamba günkü ilk okul gününden önce didik didik arandı. Bu sırada bahçede bekleyen öğretmenler kızgındı. ‘Bu aramayı çok daha önce yapsalardı, bu katliam hiç yaşanmayacaktı. 1 Eylül’de o okulda sadece iki polis bulunuyordu ve hiç arama yapılmamıştı’ diyorlardı.Ama Beslan halkının içini en çok burkan şey, saldırı öncesi yaşanan ihmallerden çok teröristlerin rehin aldıkları çocukları susuz ve aç bırakmış olmaları. ‘İnsanlar bunu düşündükçe çıldıracak gibi oluyor. Zaten her tarafa bakın su şişeleri dolu. Mezarlar dahil. Yoksa bizim adetimiz değildir mezara
yemek ve su koymak’ diyor doktor Elbrusovia.DİNDAR DEĞİLDİM ARTIK İNCİL’İ AÇIP OKUYORUMÖyle evler var ki Beslan’da, aynı gün 3-4 cenaze kalkıyor. Anne, baba ya da büyükanne, çocukları o gün okula götürmüş. Hiç geri dönen olmamış. Öyle evler var ki Beslan’da, sakinleri hálá çocuklarını ya da eşlerini arıyor. Ve öyle evler var ki, morgda teşhis edilmeyi bekleyen 90 yanmış cesede her gün gidip bakıyor, yanında dişçiyi götürüyor, kan örnekleri veriyor. Acaba oradaki benim kızım mı, karım mı, diye ölüsünü arıyor. ‘Bir daha çocuk yapamayacak olan 50-60 yaşındaki anne babalar için her şey daha zor’ diyor doktor Elbrusovia. Hayat’ın Genel Yayın Yönetmeni Backalba’ya göre insanlar dine sarılacak. ‘Bu acıyı ancak dualar dindirebilir’ diyor, ‘Ben hiç dindar bir kadın değildim ama son günlerde İncil’i açıp dua okumaya başladım.’ İNTİHARLAR ARTAR MI HENÜZ CEVABI YOKKatliamdan sonra üzüntüden kalp krizi geçiren iki kişi var Beslan’da. Çocuklarını kaybeden kimselerin intihar ettiğine dair söylentilerin doğru olup olmadığını soruyoruz doktor Elbrusovia’ya. ‘Resmi bir yerden bana öyle bir bilgi gelmedi. Ama kocasını, tüm çocuklarını kaybeden ve kimsesi kalmayan bir kadının kendini astığını ben de sizin gibi duydum. Ailelerinin büyük bölümünü kaybeden çok insan var’ diyor. Belediye Başkanı da duymadığını söylüyor. İntiharlar artar mı kesin bir şey söylemek çok zor ama doktora göre ‘Burası çok güçlü gelenekleri olan, insanların birbirine destek olduğu bir kasaba.’TEK SERVETİ 6 VOTKA FABRİKASI OLAN SIRADAN BİR KASABABeslan’da 35 bin kişi yaşıyor. 8 köyü var. Rusça ve Osetçe konuşuluyor. İnsanlar en çok iki katlı eski evlerde ya da Sovyet döneminden kalma lojman tipi 5 katlı apartmanlarda yaşıyor.n Kentteki 7 okul arasında 1 numaralı okul, bunların içinde en iyisiydi. Halkın söylediğine göre ‘paralı ailelerin’ çocukları giderdi.Kentte endüstri olarak 6 tane votka, bir tane un fabrikası var.n Bir tane kilise, inşaat halinde bir cami var.n Beslan’da bir doktor ayda 80 dolar, polis 150 dolar, votka fabrikasında çalışan işçi 100 dolar kazanıyor. Emekli maaşı 40 dolar. Kasabanın en zenginleri votka fabrikası müdürleri. Gambe Teyze’nin şahane Osetçesi bizi her beladan kurtardıAtatürk Havalimanı’ndan bavul ticareti yapan Ruslar ve kolileriyle birlikte Minvodi’ye doğru hareket ettik. Minvodi Havaalanı’nda duvarda bir arananlar tablosu var. Çeçen teröristlerin fotoğrafları sıra sıra dizilmiş. Pasaport kontrolünden geçemiyoruz. Vizemiz var ama olmuyor. ‘Nereye gidiyorsunuz’ diye soruyorlar. Sebati ‘Beslan’ diyor. O noktada galiba bizim işler bozuluyor. Bekletiliyoruz. İkimizi ayrı ayrı bir odaya alıyorlar. İki istihbarat ajanı pasaportumun her sayfasına tek tek bakıyor. Hemen gidebilmek için aldığımız turist vizesi elimizi kolumuzu bağlıyor. Ayrıca son bir haftada havaalanından dönen çok gazeteci hikayesi duyduk, riske atmak istemiyoruz.Adamlar soruyor niye gitmek istiyorsunuz Beslan’a diye. ‘İçerideki sakallı arkadaşın ailesi oralı, başsağlığına gidiyoruz’ diyorum. Yalan sayılmaz. Sebati’nin anne tarafı Asetin. Ama ajanlar aptal değil. Siz gazeteci misiniz diyor, yapıyorum öyle işler gibi kırık cevaplar veriyorum. Acaba içeride Sebati ne diyor? Zaten onun pasaportu her şeyi o kadar net açıklıyor ki. Irak, Afganistan, Ermenistan... Daha oralardan yeni gelmiş. İstihbaratçılardan takım elbiseli olanı ‘Yazacak mısınız Beslan’ı’ diyor, artık uzatmıyorum. ‘Yazacağım’ diyorum. Gülümsüyorlar. Sonradan öğreniyorum ki aynı soruya Sebati felsefenin doruklarına çıkan bir cevap vermiş: Bazı soruların bazen hiç kesin bir cevabı yoktur. İşte tecrübe farkı. Bir tanesi bana, ‘Türkiye, Çeçenleri niye destekliyor?’ diye soruyor. ‘Türkiye Cumhuriyeti terörü desteklemiyor’ diyorum. Bu cevap tutuluyor, kafa sallamalardan anlıyorum.Atlıyoruz bir taksiye, Osetya’ya doğru gidiyoruz. Sınırdan Sebati’nin, Osetçe 1’den 10’a kadar hatasız sayabilmesi ve annesinin Asetin olduğunu söylemesi sayesinde sorunsuz geçiyoruz. Artık Beslan’dayız. Fakat uzaylı gibi dikkat çekiyoruz. 5 kere Osetya polisi tarafından, bir kere Rus askerleri, bir kere de FSB yani istihbarat tarafından sorgulanıyoruz. Nerede sizin gazetecilik belgeniz diyorlar. Bu durumda Sebati hemen annesi Gambe Teyze’yi devreye sokuyor. Gambe Teyze’nin doğduğu toprak Beslan, şahane Osetçe konuşuyor. ‘Ha Gambe bak’ diyor Sebati ‘Şimdi sana bir arkadaşı vericem telefona, sen anlat ona bizim durumu, Asetin olduğumuzu, niyetimizin iyi olduğunu...’ Gambe Teyze telefondaki herkesi güldürüyor ve bizi neredeyse her beladan kurtarıyor. Asetinleri böyle uzaklardaki bir akrabadan
haber almak çok mutlu ediyor.En son Kuzey Osetya sınırından uçaÄŸa bineceÄŸimiz Kabartay bölgesine geçmek istiyoruz. Arabayı durduruyorlar. Sebati, ben ve Azeri taksicimiz Murad iniyoruz. Arıyorlar beni. Ama ne arama. Çırılçıplak soyuyorlar. Bu bir yıldırma politikası sanki. Çünkü ne Sebati, ne taksici, ne araba, ne bagaj, ne çanta, baÅŸka hiçbir ÅŸey aranmıyor. Bozuluyorum. Sebati ‘Olur böyle ÅŸeyler kızım, dağılma’ diyor. Havaalanında yine aynı soru: Türkiye niye Çeçenlere para yardımı yapıyor? Bize yarım yamalak Türkçe bilen bir çocuk tercüme yapıyor. Sebati’nin tahammülü de orada bitiyor. ‘Turkish Republic never supports terrorists...’ (Türkiye Cumhuriyeti teröristleri asla desteklemez) gibi can havliyle bir ÅŸeyler söylüyor. Adamlar bizi biraz daha yorup bırakıyorlar.Üç kuÅŸak böyle bir arada olur mu?Babaanne Ä°nessa, 1 Eylül sabahı 35 yaşındaki oÄŸlu Vadim ve iki torunuyla birlikte evden çıktı. Çocukları okula götürüyorlardı. Vadim güçlü kuvvetli, yetiÅŸkin bir erkek olduÄŸu için, teröristlerin ilk öldürdüklerinden biri oldu. Babaanne Ä°nessa da bir kurÅŸun yiyerek öldü. Torunlarından Yorgi yaralı olarak okuldan çıkarıldı ama aynı gün hastanede öldü. Daha iki yaşındaydı.OÄŸlunu kaybetti67 yaşındaki Viktor Amatrima, 36 yaşındaki oÄŸlu Yesiyev Elbruz’u kaybetti. Çocuklarını okula getirmiÅŸ Yesiyev. ‘OÄŸlum bana hep para verirdi, hep yardım ederdi, çok iyi bir çocuktu’ diyor.9 yaşındaki Arsen annesini böyle azarlıyor: Ben kan içinde insanlar gördümArsen 9 yaşında. Annesinin elinden tutmuÅŸ rehin tutulduÄŸu okulun spor salonunda yürüyor. Kendisi gelmek istemiÅŸ. Çünkü iki yaşında bir kız varmış o gün yanında, ona ne olduÄŸunu merak ediyor. Salonda tam olarak nerede oturduÄŸunu çok iyi hatırlıyor. Annesinin elini bırakıp gidip gösteriyor. Ama nasıl kurtulduÄŸunu hatırlamıyor. Hastanede hemÅŸire olan annesine katliamdan sonra Arsen’de ne gibi deÄŸiÅŸiklikler olduÄŸunu soruyoruz. ‘Hiç aÄŸlamıyor ama çok sinirli oldu. Geceleri uyanıyor. Sürekli televizyona bakıyor. Ölüm haberleri görünce de kötü oluyor’ diyor. Geceleri uyanınca annesi Arsen’e ‘Korkma oÄŸlum, geçti’ diyormuÅŸ, Arsen de büyük bir adam gibi annesini paylıyormuÅŸ, ‘Ben kan içinde insanlar gördüm, korkacak bir ÅŸey kalmadı’ diye. Bandajını sökmek istiyorAlina 10 yaşında. Teröristlerin elinden yaralı kurtuldu. Nasıl yaralandığını hatırlamıyor. Yarası da zaten artık acımıyor. Bandajları söküp, her ÅŸeyi unutmak istiyor. Alina’nın annesi öğretmen, babası ise votka fabrikasında çalışıyor.SaÄŸ olduÄŸuna eminim ama neredeCemile de en kötüsünü aklına getirmek istemeyen, aramaya, her gün okula gelip bakınmaya devam eden o insanlardan. 41 yaşındaki kız kardeÅŸi okulun ilk günü iki çocuÄŸunu okula götürmüştü. Çocuklar biri ağır yaralı olmak üzere kurtuldular ama anneden haber yok. Çocuklar en son büyük bir patlama olduÄŸunu, annelerinin onları korumak için kollarıyla sarılıp üstlerine yattığını, patlamadan sonra da annelerinin kafasında kan gördüklerini hatırlıyor. Ä°ki çocuk daha sonra bir bombanın spor salonundan yan odaya açtığı delik sayesinde kaçabilmiÅŸler. Cemile, ‘Kafasında kan görmeleri bir ÅŸey demek deÄŸil. KonuÅŸmuÅŸ, çocuklara ev adreslerini öğretmiÅŸ. Yaşıyor’ diyor gözleri dolarak ‘Ama nerede?’İkiz torunlarını kaybetti68 yaşındaki Yorgi katliamda ikiz torununu kaybetti. 9 yaşındaki oÄŸlanların anne babası boÅŸanmışlardı, bu yüzden çocuklar dedeleriyle kalıyorlardı. Ä°kizlerden biri okuldan ölü çıktı, diÄŸeri ikinci gün hastanede öldü.DÃœNYADA EŞİ OLMAYAN BÄ°R MEZARLIK: HER YERDE SU ŞİŞELERÄ° VE OYUNCAKLARBeslan’da okul katliamında ölenler için ayrı bir mezarlık yapılmış. Ãœstünde demet demet çiçek olan yüzlerce mezar. Ãœstlerine oyuncak, muz ve çikolata, kenarına su ve meÅŸrubat ÅŸiÅŸeleri konulmuÅŸ yüzlerce mezar. Dünyada eÅŸi benzeri olmayan bir mezarlık. Mezarlığın en ucunda bir vinç harıl harıl çalışıyor. Bir ileri bir geri yeni mezarlar kazıyor. Hazırda açık yaklaşık 40 mezar var.48 yaşındaki Murad, okulun tam karşısındaki apartmanda oturuyor. Kaçan çocukları kucaklayıp kurtaran insanlardan. Kurtardıkları arasında ne yazık ki 15 yaşındaki kızı Alana yoktu. Murad ve 3 gündür odasından çıkmayan eÅŸi, kızlarının yatağını onun eÅŸyalarıyla ve en sevdiÄŸi ÅŸeylerle doldurdu. Neler yok ki? DiÅŸ fırçası, deodoranı, açılmamış çorabı, saati, yüzüğü, kolyesi, minik oyuncak ayısı, eski doÄŸum günü kartları, sabunu... DiÄŸer ölü evlerinde de hazırlanan bu ‘anıt-yatak’ Osetya halkı Asetinlerin yıllardan beri sürdürdüğü bir gelenek. Alana’nın 40’ı çıkıncaya kadar yatak olduÄŸu gibi kalacak, kimse dokunmayacak.Â
button