Güncelleme Tarihi:
C.K. Müzik Eğitim Merkezi, sadece bir kurs değil müziğin ağırlıkta olduğu bir yaşam alanı. Herkesin ikinci yaşam alanı oalrak gördüğü eğitim merkezinde üyelere enstrüman çalmanın yanı sıra, konser dinletileri, bol bol müzik, dans ve sanatla tanışma fırsatı sunuluyor.
C.K. Müzik Eğitim Merkezi'nin kurucularından Cem Kadırgan, kendi kaleminden sizleri yepyeni biri dünyaya davet ediyor;
Tarihin her evresinde siyaset, ekonomi ve sanat birbirini etkilemiş ve bu disiplinler yaşam tarzları üzerinde belirleyici etkiler bırakmıştır. Yaşamın, dolayısı ile sanatın çok üretken olduğu ya da durgunluğa girdiği dönemler olmuştur. Toplumların farkındalığının yüksek olduğu, dünya meseleleri ile ilgilendiği, kimi zaman baskı altında olduğu ve hatta savaşların yaşandığı ve bütün bunların karşısında ideallerin, fikirlerin ve dünyayı kurtarma derdinin olduğu ve özetle insanların usta yazar Çetin Altan’ın söylediği gibi “varlıklı olmakla, var olmanın farkına vardığı” dönemlerde sanatın tüm kolları en üretken dönemlerini yaşamıştır.
Bu dönemlerde insanlar da daha bilinçli yaşamıştır. Doğalarına uygun yaşamışlardır.
Sanat bir ifade şeklidir, özellikle müzikten bahsedersek müzik ya da müziğin sözle birleşmesi inanılmazdır. Burada en önemli nokta, ifade edecek bir şeylerinizin olmasıdır. Yani hayata dair söyleyecek birkaç sözünüzün olmasıdır.
Boşuna değildir bazı dönemlerin özlenmesi. Örneğin 70’ler - 80’lerin özlenmesi aslında basit bir nostalji değildir. Belki de sosyolojik açıdan incelendiğinde insanların aşağı yukarı belli bir dengede olduğu, bir şarkımda yazdığım gibi imkânsızlıkların bile eşit dağıtıldığı, şehir hayatının insanın ömrünü tüketmediği zenginliklerin insanın gözüne bu kadar sokulmadığı, insanların farklı görüşlerde olsa bile memleket meseleleriyle, hayatla ilgilendikleri dönemlerdi.
Aşkların her şart altında yaşandığı ve aşka büyük emekler verildiği yıllardı.
Joan Baez ve Bob Dylan ile protest müziği dinlediğimiz, Beatles ve Elvis Presley ile dünyaya hakim olduğumuz, Yesterday ile Are you lonesome tonight ile veya Simon&Garfunkel’in Sound of Silence’ı ile romantikleştiğimiz 80’lerin başında Pink Floyd ile isyan ettiğimiz günler ve daha niceleri sadece müziklerini dinlediğimiz günler değil, aynı zamanda bu sanatçıları ve dünyayı takip ettiğimiz günlerdi. (Queen, Dire Straits, Scorpions, Supertramp, Eagles, Smoke, Santana, Rolling Stones hakkında neler söylenmez ki… Hotel California ya da Angie ile kaç kişi aşık olup dans etmedi…)
Tabii aynı sırada Türkiye’de de benzer olaylar yaşanıyordu. 60’ların sonu ve 70’ler Anadolu rock kavramının oluştuğu yıllardı. Barış Manço Dağlar Dağlar’la ağladık, Kol Düğmeleri ile hüzünlendik. Erkin Koray ile Yalnızlar Rıhtımı, Ankara Sokakları ile hüzünlüydük, Arkası Gelmez Dertlerimin derken efkârlıydık. Cem Karaca hepimizi heyecanlandırıyordu. Tamirci Çırağı bir isyandı, Beni Siz Delirttiniz başkaldırıydı, Resimdeki Gözyaşları hüzündü, Gülhane Parkındaki Ceviz Ağacı hepimizin simgesiydi.
Bülent Ortaçgil bir yaşam şeklini anlatıyor ve hem dik duruşun sınırlarını çiziyordu “Olmalı mı Olmamalı mı” ya da “Benimle Oynar mısın” diyordu. “Ama ben öğrenmezsem ben olamam ki” diyordu. Yüzünü Dökme Küçük Kız’la yalnız olmadığımızı anlatıp teselli ediyordu.
Fikret Kızılok bir anlamda Aşık Veysel’den aldığı feyz ile bize neler neler anlattı. “Güzel Ne Güzel Olmuşsun” dedi. O saf sevgiyi aşkı anlattı. Zaman Zaman ile Serserinim ile sevgiyi tarif etti.
Ve daha niceleri...
Hepsindeki ortak nokta ise hayata dair anlatacaklarının olması ve dünya ile ilgili hiçbir olaya kayıtsız kalmamaları ve bunları müzik ile ifade etmeleridir.
Bugünün en büyük eksiği işte budur. Tüketimin hâkim olduğu, teknolojinin insanın hayatını kolaylaştırmak yerine insanı esir aldığı, bir araç olmaktan öte yaşam şekli haline dönüştüğü, yalnız ve izole hayatların yaşandığı, çocuklarımızın evlere, servislere, dershanelere hapis olduğu ve bunun gerekli olduğuna, başarının anca bu yolla geleceğine inanılan bir dönemden geçiyoruz.
Bu tabii çok tartışılabilir. Kimileri ”Şartlar bu, istemesek de ayak uydurmak zorundayız. Çocukların geleceği söz konusu” diyebilir. Kimileri de “Hayır, hayatı belli bir dengede yaşamalıyız” diyebilir.
İşte biz burada bir şey yapmak istiyoruz.
Çocuk, genç, yetişkin fark etmez; hepimizin hayatı bir koşuşturmadır gidiyor; girilecek sınavlar, kazanılacak okullar, ileriye götürecek kariyer hedefleri uğruna çoğu zaman kendimizi, mutluluğumuzu, hayallerimizi erteliyoruz.
Bu sınırların dışına çıkmak, hiçbir şey beklemeden sadece kendiniz için bir şeyler yapmak, bir iki saatliğine kendinizle baş başa olmak ya da ortak zevkleri olan insanlarla bir arada olmak, çok zor değil aslında.
Sadece çocukların dersleri, “benim işim gücüm” mazeretlerinden kurtulmak ve bunları bir boş zaman aktivitesi değil, kesinlikle yaşamın gerekli bir parçası olarak görmeye çalışmak yeterlidir. Çünkü
Biz burada profesyonel müzisyen yetiştirmek hayali kurmadık,
Biz burada herkes için ikinci bir yaşam alanı oluşturmak hayali kurduk.
Hangi meslekten olursa olsun, ilerde hangi mesleği seçerse seçsin, çocukların yanlarında sanatı, müziği taşımasını istiyoruz. Bugün en büyük şirketlerin profesyonel yöneticilerinin orkestralar kurup konserler verdiklerini okuyoruz.
Hayatı, sadece iş kariyeri olarak görmemek lazım. Bu sizi, kariyeriniz süresince mutlu eder, ama sonrasında hayatınızda birçok keşke oluşur. Maddi açıdan probleminiz olmayabilir, ama anlatacak bir şeylerinizin olmaması sizde son derece büyük bir yalnızlık ve tatminsizlik yaratır.
Kariyerden anladığımız iş kariyeri değil yaşam kariyeri olmalı. Yani işin, ailenin, çocukların, özel uğraşların, sanatın, her şeyin dengede olduğu bir yaşam ideal bir kariyerdir. Bunlardan birisi artarsa bilin ki diğerleri azalacaktır.
C.K. Müzik Eğitim Merkezi’ni bunun için kurduk. Burası sadece bir kurs değil müziğin ağırlıkta olduğu bir yaşam alanı, herkesin ikinci yaşam alanı olsun istiyoruz. Sadece enstrüman çalmayı öğretmek değil, konserler seyretmek, müziği tartışmak, sanatı tartışmak amacındayız.
Sık sık konserler düzenliyoruz. Çünkü insanların özellikle çocukların kendilerini özel hissetmelerini istiyoruz. Bu güzel bir duygudur, sizi birçok tehlikeden korur. İleriki yaşlarınızda ruhsal hayatınızın emniyet anahtarı olur.
Merkezimizde sanat tarihi derslerimiz var. İnteraktif bir şekilde yürüyen sanat dolayısı ile hayatı anlamamızı kolaylaştıran mükemmel bir ders.
Ayrıca bu yıl çocuklara ücretsiz olarak vereceğimiz müzik tarihi derslerimiz olacak. 4-6 yaş grubu çocukların müzikle, ritim ile tanışması, el-kol koordinasyonları açısından, müziği tanımaları açısından çok önemli ve bu yıl bu programa da başlıyoruz.
Ayrıca ders saatlerinin dışında da merkezimiz öğrencilerimize her zaman açıktır. Onların burada mümkün olduğu kadar çok vakit geçirmelerini istiyoruz.
Bu şekilde kendilerini daha iyi ifade edebileceklerini, çünkü hayatla daha farklı bir ilişki kuracaklarını düşünüyoruz.
Hayatı dolu dolu yaşamalarını hedefliyoruz.
Bunları gerçekleştirmek için gerçekten çok iyi bir kadro ile çalışıyoruz. Öğretmenlerimizin hepsi konservatuar ya da müzik bölümü mezunu, alanında uzman isimler. Ama daha da önemlisi katılımcıların mükemmel enstrüman çalmaları değil, bildiklerini aktarabiliyor olmalarıdır. Buna da çok dikkat ediyoruz.
Ayrıca modern dans ve Flamenko dans derslerimiz mevcut. Enstrüman olarak gitar (klasik, Flamenko, elektro, bas), piyano, keman ve davul derslerimizin yanı sıra, şan ve sanat tarihi derslerimiz devam ediyor. Diğer taraftan, bu yıl müzik tarihi ve kids müzik derslerine de başlayacağız.
Unutmayın, hayat yaşanan anlardan ibarettir. Bu anları yaratmak ise sizin elinizde. Bütün bunlar bir lüks değil, hayatın olmazsa olmazları. Bugün “Gelişmiş Avrupa” dediğimiz coğrafyanın en büyük tarihsel avantajı Rönesans’ı yaşamış olmasıdır ve her şey onun üzerine kurulmuştur.
O yüzden kendinize bir yaşam alanı açın ve bunu istediklerinizle ve istediğiniz zaman paylaşın.
Sevgiler...
C.K. Müzik Eğitim Merkezi
Acarlar Mah. Acarkent 3.Kısım 3.Cadde
T29 10/1 Beykoz-İSTANBUL
Tel : 0(216) 485 46 60-61-62
Fax : 0(216) 485 46 63