Hayalim korku tiyatrosu

Güncelleme Tarihi:

Hayalim korku tiyatrosu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 03, 2010 03:00

Son dönemin en beğenilen oyuncularından Engin Altan Düzyatan, şu sıralar “Kapalıçarşı” dizisiyle izleyici karşısına çıkıyor. Mahsun Kırmızıgül’ün yeni filmi “New York’ta Beş Minare”de de oynayan Düzyatan’ın en büyük hayali ise bir korku tiyatrosunda yer almak...

Haberin Devamı

Oyunculuk kariyerinize dizi filmlerle başlayıp, sinema filmi ve tiyatro projeleriyle devam etmişsiniz. Tiyatroyu yere göğe sığdıramayıp, televizyonu yeren oyunculardan değilsiniz anlaşılan. “Oyunculuk yapıldıktan sonra nerede yapıldığının önemi yok” mu diyorsunuz?
  
- Tiyatro kökenliyseniz, onun yeri her zaman ayrı oluyor tabii. Ancak bu söylediğim televizyonda, sinemada ya da başka şekillerde yapılan oyunculuğun aşağılanması anlamına gelmemeli. Televizyon sayesinde her hafta milyonlarca izleyiciye ulaşma şansınız oluyor. Böyle bir şey tiyatroyla imkansız. Televizyonda sizin oyunculuğunuzu beğenen seyirciyi ise tiyatroya çekebilmek mümkün. Durum böyle olunca, televizyon tiyatroyu bir yandan baltalasa da sanki bir yandan da besliyor diye düşünüyorum.

Dokuz Eylül Üniversitesi Tiyatro Bölümü mezunusunuz. İzmir’de tiyatro yapmayı hiç düşünmediniz mi? İstanbul’la yollarınız nasıl kesişti?       

- İzmir’de Devlet Tiyatrosu dışında tiyatro yapma şansınız yok gibidir. İzmir turne şehridir. Ben de hiçbir zaman devlet tiyatrosu kadrosuna girmeyi düşünmediğim için kendime başka bir yerde iş bulmak zorundaydım. Eğer Türkiye’de oyunculukla uğraşıyorsanız, doğru yer İstanbul’dur. Burada da başarmak zordur ama olmanız gereken yer İstanbul’dur.

Peki beyazperde ve ekranda yer alsa da tiyatrosuz yapamayan oyunculardan mısınız? Hayata geçirmek istediğiniz, hayalini kurduğunuz yeni tiyatro projeleriniz var mı?

- Tiyatro, kesintisiz bir duygu yoğunluğu ve tam konsantrasyon ister. Bir oyuncunun gelişebilmesi için buna ihtiyacı vardır. Kısacası tiyatro olmazsa yerimde sayarım. İyi oyun önüme geldiği sürece yapmak için hazırım. Hayalini kurduğum proje ise korku tiyatrosu.

HEM AŞIK, HEM CESARETLİ HEM DE NE YAPTIĞININ FARKINDA

Biraz da beyazperdeden söz edelim. “Kalbin Zamanı”, “Beyza’nın Kadınları”, “Romantik Komedi”, şimdi de merakla beklenen “New York’ta Beş Minare”. Birbirinden son derece farklı sinema projelerinde yer alıyorsunuz. Teklif edilen rolü kabul etmeden önce senaryo mu, yönetmen mi, rol mü yoksa oyuncu kadrosu mu öncelikli geliyor sizin için?


- Arada bir de “Cennet” filmi var. Saydıklarınızın hiçbiri birbirinden ayrı düşünülebilecek kriterler değil. Ama benim için öncelikli olan her zaman için rol sanırım. Farklı tarzlar olmasına genel olarak özen gösteriyorum ama bu demek değildir ki, harika iki benzer filmden kaçarım. Role aşık olduğunuzda, hiçbir şey sizi o işi yapmaktan alıkoyamıyor. Program sıkıntısı yaşanmadığı sürece tabii.

Geçen yıl rol aldığınız “Bir Bulut Olsam” ve şu an hâlâ devam eden “Kapalıçarşı” dizileriyle geniş bir hayran kitlesine kavuştunuz. Canlandırdığınız iki karakter de ne durumda olursa olsun sevdikleri için en doğru kararı almaya çalışan ideal erkek figürleri. Başarınızı söz konusu karakterlerle ilişkilendirebilir miyiz?

- Elbette televizyon izleyicisi ideal karakterlerden hoşlanıyor. Hayatın içinde birçok insan, birçok farklı karakter tanıyoruz ama hem cesaretli, hem aşık hem de ne yaptığının farkında olan insanlarla çok sık karşılaşmıyoruz. Bu özel ve değerli bir durum. Seyirci de bunu seviyor.

Haberin Devamı

SEVİLEN OYUNCUNUN ROLÜNÜ DEVAM ETTİREMEZSİNİZ

Haberin Devamı

“Kapalıçarşı” ekibine katılırken “Nejat İşler’in yerine mi geçiyor?” gibi yorumlar yapıldı. O dönemde duruma nasıl yaklaştınız ve kendinizi seyirciye kabul ettirmeyi nasıl başardınız?

- Sevilen bir oyuncunun rolünü devam ettiremezsiniz. Bunu oyunculukla uğraşan herkes bilir. Ben de biliyordum. O yorumlara şaşırmıştım “nasıl böyle bir şeyi yapacağımı düşünürler” diye. Ama o sırada daha zor işlerim vardı; o da oynadığım rolü sevdirmek... O yüzden söylenenlere çok takılmadım. Yazarlarımız önüme keyifli bir rol getirdi, ben de oynadım. Üstelik seyirci de sevdi. Söylenecek fazla bir şey yok.

Son olarak her oyuncuya sorulan klasik soruyu size de soralım. Tiyatro, sinema, televizyon arasında en çok hangisi sizi heyecanlandırıyor?

- Nesillere aktarılması anlamında tabii ki sinema. Anında tepki ve takdir duygusunun hazzı anlamında tiyatro.
Popülerlik içinse televizyon. Aslında oyunculuk bir bütündür ve nerede yapıldığının bence önemi yok. Oyun oynama halinin her türlüsünden heyecanlanıyorum ve keyif alıyorum.

MODELLİK YAPMAYI DÜŞÜNMÜYORUM

Oyunculuk kariyerinizin yanı sıra geçtiğimiz sezon bir de model olarak karşımıza çıktınız. Türkiye’nin önde gelen giyim markalarından birinin yüzü olarak sizi billboard’larda görmeye başladık. Bu proje nasıl gerçekleşti?


- Oyunculuk kariyerinden bahsederken model olarak karşınıza çıktığımı düşünmüyorum. Beymen Club’la çalışmamız tüm dünyada da yapıldığı gibi markaların oyuncu ya da şarkıcı gibi ünlü isimlerle kampanya yapmasına benziyor. Böylelikle o isimlerin de gerçek meslekleri dışında bir modellik kariyeri başlamış olmuyor. Sadece o markayla bir işbirliği söz konusu oluyor. Marka bu yolla ismini daha fazla ön plana çıkarmış oluyor.

Peki bu tür projelerde yer almaya devam edecek misiniz?

- Sıcak bakabileceğim teklifler gelirse, bana ve markaya katkısı olacağına inanırsam yapabilirim.

Haberin Devamı

TAKSİM’İ DE SEVİYORUM BEBEK’İ DE

Sizi Asmalımescit sokaklarında sık sık görüyoruz. İstanbul’un en sevdiğiniz yerleri oralar mı?


- Taksim ve Tünel civarını seviyorum. Rumelihisarı ve Bebek’i de çok seviyorum. Ruh halime göre nerede ne yapmak istediğim değişebiliyor. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!