Ayşe Şule BİLGİÇ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 15, 2008 00:00
Aklımda bir türlü, bir yere koyamadığım bu enteresan makine için pek de heyecanlı bir merak hissetmiyordum. Enduro desen değil, 17 inç jantlarla enduro olamaz. Çıplak motor desen hiç değil, 2 metre süspansiyonları var.
Süpermoto desen 181 kilogram ağırlıkla biraz ağırsıklet kalıyor. ’Böyle kırma bir şeyden ne olur ki?’ derken, testten sonra anladım ki, ummadık taş çok fena baş yarabilirmiş. Kawasaki sihirli bir karışım ile tüm bu sınıflardan aldığı olumlu özellikleri Versys’te bir araya getirip, tam bir ’keyif makinesi’ yapmış. Versys’ den, beklentileri düşük olananlar bu motosikleti kullanınca, benim gibi kamyon çarpmışa dönebilirler.
Versys’i test için almaya giderken, yabancı yayınlarda okuduğum testlerden kaynaklanan, kafamda bir sürü soru işareti vardı. Şimdi hepsi tamamen silindi mi? Hayır! Bunun için Versys ile geçirdiğim 5 gün tatminkar ama yeterli değildi. Karmaşık ve gizemli hali ile Versys, tekrar, tekrar görmek, tanımak istenecek bir motosiklet.
TASARIM-ERGONOMİ
Filmi başa saralım. Versys biraz hilkat garibesi gibi görünüyor. Evet. Özellikle kurukafa tipi farları ile başlayan, büklümlü kafa karenajı estetik olarak ilk anda zor kabullenilir görünüyor. Ancak Versys ile vakit geçirdikçe kuru kafa şekli bile gözünüze hoş gelmeye başlıyor. Motosikleti büyüteç altında inceleyince aslında son derece kaliteli parçaları ve işçiliği ile önyargılarımı sallamaya başladı. Özellikle kibar kuyruğu, papatya fren diskleri, herkesten saklanmış utangaç egzozu ve açılı arka salıncağı ile "yahu güzel bir şey bu" bile dedirtti bana. İlk bakışta Versys biraz cüsseli ve yüksek görünüyor. Hayır, hayır görünmüyor, tam da öyle. Üstündeyken de, 840 milimetrelik sele yüksekliği ile iş ciddileşiyor. Yalvarırcasına açılan kollarla tutmak zorunda kaldığım geniş gidon ile Versys iyice endurovari bir havaya bürünüyor.
Gösterge panelinde kocaman bir devir göstergesine, çok fonksiyonlu, küçük bir sayısal gösterge eşlik ediyor. Okuması rahat ama sayısal göstergedeki farklı ekranlara geçmek için oldukça eğilmek gerekli. Yolda giderken değiştireyim demek için orangutan kolları lazım. Ortalama boyda bir binici için oturuş pozisyonu oldukça rahat. Selenin bacak kısımları biraz oyuk. Bu sayede yere ayakları basmak hiç de uzaktan göründüğü gibi zor değil. Ama yine de, ’Neden biraz daha uzun bacaklara sahip değilim?’ diye kendi kendime söylenmedim değil. Yolcu selesi beklediğimden daha dardı. Fakat kalın dolgusu, yolcu tutacaklarının ve ayaklıkların konumunun isabetli seçilmesi ile artçılarını pek rahat ettiriyor. Köşeli aynalar ise, yüksek destekleri ile omuzları kadraja almadan arkada olup biteni gayet temiz gösterebiliyor. Ama iyi gösteriyor diye takılıp kalmamakta fayda var.
TEKNİK DETAYLAR
Kawasaki Versys yeni bir tasarım olmasına rağmen kullanılan motor oldukça tanıdık. Kawasaki’nin yeni nesil iki silindirli motorunu geçtiğimiz yıl üretilmeye başlanan ER6 serisinden tanıyoruz. Paralel iki silindirli motor, üst seviyedeki mühendisliği ve bolca elektroniği ile ER6 serisinde oldukça iyi bir şöhret yapmıştı. Versys’de Kawasaki, daha düzgün bir tork eğrisi için motorun beygirinden çalmış. İkiz silindirli motor ilk çalıştırmada bilindik çift silindirin tır-tır sesiyle açıkçası öyle aklımı başımdan almadı. Yolda, beygir gücü ile tork dengesinin uyumu konusunda bana ders verircesine canlı bir motor vardı altımda. Devir saatinin en tepeleri haricinde motor gaz koluna kadife yumuşaklığında tepkiler veriyordu. Bu yumuşaklık biraz CBF 1000’deki gibi insanın ruhunu dinlendirmeye yönelikmiş gibi görünmesin. Eli karıncalanan tipler için gaz kolunun her bükülüşü gökkuşağı renklerinde bir eğlencenin de kapılarını açıyordu. Alt devirlerde dahi son derece dolu dolu çekebilen Versys özellikle 7.000 ile 10.000 d/d arasında tren gibi çekiyor. Virajlı yollarda bu aralığı kullanırken altımdakinin 64 beygir olduğuna inanmakta zorlandım. Versys’in motoru, tüm devir aralığında iki silindire göre şaşılacak kadar titreşimsiz çalışıyor. 6 oranlı vites kutusu, İsviçre saati gibi işlerken, debriyaj kolu uzun bir hareket mesafesi içinde son derece hassas bir kavrama ile çalışıyordu.
VERSYS İLE YAŞAMAK
Birkaç sınıftan aldığı genleri Versys’i çok özellikli bir ’mutant’ yapmış . Şehir içinde, yağmurda, şehir dışında, otobanda kolayca kullanılabilirken performans olarak, asla hayal kırıklığı yaratmayan bir motosiklet yapabilmek zor iş. 17 inçlik jantları ve 150 mm hareket mesafeli ön süspansiyonu ile bu işte bir gariplik vardı. 17 inç jantlar yüzünden bozuk yollarda alınan darbeler gidonda hissedilebilir veya uzun hareket mesafesi yüzünden ani frenlerde motosikletin kafası dalabilirdi. Ama ikisi de olmuyor. Öndeki ters amortisörler ve sihirli bir süspansiyon sertliği ile bozuk yollardan çok az etkilenirken, sert frenlerde motor dalmıyor. Yol motorlarından yumuşak, endurolardan sert olan süspansiyon, Türkiye’deki yol koşulları için ideal sertlikte. Bu ayarı beğenmeyen olursa, tam ayarlı süspansiyon ile biraz oynayarak biniciye özel ayarlamalar yapmak da mümkün. Ayrıca, bu fiyat etiketinde bir motosiklet için tam ayarlı, ters konumlandırılmış süspansiyonlar etkileyici. 180 mm lik yerden açıklık ise ancak şehir içinde ufak kaldırımlardan veya hafi f engebelerden geçmek için uygun. Frenler için üst seviye bir sistem tercih etmek yerine, standart bir sistem üzerine etkili bir ABS eklenmesi ile güvenilir bir fren performansı garanti altına alınmış. ABS son derece temiz çalışıyor. Sessizce ve pedalı fazla tekmelemeden devreye giriyor. Arka fren üzerinde hafi f bir temas oluşturup saniyelerce motor üstünde ayaklarımı yere koymadan kalabildiğime göre ağırlık merkezini bir noktada toplaya-bilme konusunda Versys, bir cambaz kadar başarılı. Yüksek hızlarda ise beklenenin aksine ön tarafta hafifleme ve yolda gezinme yok. Küçük rüzgár saptırıcı görevini iyi yapıyor. Rüzgár omuzları etkilese de, kaskın üstünden geçiyor.
Virajlarda kuğu gibi süzülen bir motosiklet Versys. Yerden yüksekliği fazla olmasına rağmen dengeli ağırlık dağılımı, hisli süspansiyonları, geniş gidonu ile virajlarda güven verici. Bu güvenin sınırlarını zorlamak çok yetenek istemese bile yüksek yapısı sebebiyle virajlara düşer gibi yatıp kalkmak biraz cesaret istiyor. Versys’in ön tarafı gidon komutlarına çok hızlı cevaplar verebiliyor. Arka süspansiyon, viraj içindeki gaza çok duyarlı değil. Bunun avantajı, viraj çıkışlarında bol miktarda ivmelenmeyi, eğlenceye dönüştürerek hissettiriyor kendini. Virajlarda tek sıkıntım viraj girişlerinde gazı kapattığımda motor freninin aniden devreye girmesi oldu. Hani bu da bana, pek acemi olduğum dönemlerde, gaz dozajlamayı pek bilemediğim için habire öne arkaya kaykıldığım zamanlarımı hatırlattı. Versys ile her gaz kesişimde, selede hacıyatmaz gibi sallanmaya alıştım ama gaz kolunu yavaş kapatsam bile motor freniyle Versys’in öne kapaklamasına alışamadım. Buna alışmam için Z-Motor’dan, aramıza girmeyip, bu motorla biraz daha flört etmeme izin vermelerini istiyorum. Nitekim belki bu flört döneminin sonunda hayırlı bir iş için, çiçeğimle, çikolatamla soluğu Z-Moto’da alabilirim.